Danıştay Kararı 4. Daire 1998/3479 E. 1998/4821 K. 07.12.1998 T.

4. Daire         1998/3479 E.  ,  1998/4821 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1998/3479
Karar No: 1998/4821

Temyiz Eden : …
Vekili : …
Karşı Taraf : Dış Ticaret Vergi Dairesi Başkanlığı-İSTANBUL
İstemin Özeti : Davacı şirketin 1993 yılı işlemlerinin örtülü sermaye üzerinden faiz dağıtıldığından bahisle incelenmesi sonucu düzenlenen rapor doğrultusunda kurumlar vergisi salınmış, fon payı hesaplanıp, kaçakçılık cezası kesilmiştir. … Vergi Mahkemesi … günlü ve E:…,K:… sayılı kararıyla; davacı kurumun hissedarları aynı olan … Anonim Şirketi, … Anonim Şirketi ve … Anonim Şirketi’nden devamlı surette kaynak temini yoluna gittiği, belirtilen şirketlerden sağlanan kaynakların şirketin öz sermayesine göre bariz fazlalık oluşturduğu, davacı şirketle adı geçen şirketler arasındaki vasıtalı ve vasıtasız ilişkinin inceleme elemanınca ortaya konulduğu gerekçesiyle, davayı reddetmiştir. Davacı şirketlere ödenen vade farklarının tamamının para kullanımı ile ilgili olmadığını, gider kaydedilen vade farklarının gurup firmalar tarafından bankadan alınan kredilerin şirketçe kullanılan kısmına ait faiz tutarları olduğu, vade farkı faturaları düzenleyen gurup firmalarının vade farklarını kanuni defterlerine hasılat olarak kaydettiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : Yükümlü şirketin 1993 yılı hesaplarının incelenmesi sonucu ortağı bulunduğu şirketlerden kullandığı para karşılığı ödenen faizlerin örtülü sermaye olduğu iddiasıyla adına resen salınan kurumlar vergisi ve fon payı ile kesilen kaçakçılık cezasına karşı açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararı temyiz edilmektedir.
İnceleme raporunda,yükümlü şirketin hissedarlarının hemen hemen tamamı kendi hissedarları ile aynı kişiler olan … Tekstil A.Ş. … İplik San.A.Ş. ve … Tekstil San.A.Ş den devamlı surette kaynak temin ettiği,borçlanılan tutarların kurumun öz sermayesine oranının bariz bir farklılık gösterdiği,bu borçlar üzerinden faiz ödenmesinin Kurumlar Vergisi Kanununun 16.maddesine göre örtülü sermaye dağıtımı olduğu kabul edilmiştir.
Kurumlar Vergisi Kanununun 16 ncı maddesine göre,örtülü sermayenin varlığından söz edebilmek için öncelikle kurumun dolaylı veya dolaysız bir şirket ilişkisi veya devamlı ve sıkı bir iktisadi işbirliği içinde bulunduğu gerçek ve tüzel kişilerden borçlanma yapması gerekmektedir.
Olayda ise,yükümlü şirketin ilgili bulunduğu şirketlerden borç para almadığı,bu şirketlerden mal satın almak ve bu şirketlerin banka kredilerini kullanmak suretiyle borçlandığı anlaşılmaktadır.
Böyle olunca da,yükümlü şirketin ilgili bulunduğu şirketler tarafından düzenlenen faturalar karşılığı yaptığı vade farkı veya faiz ödemelerinin gider olarak deftere kaydedilmesi,iktisadi,ticari ve teknik icaplara uygun olduğundan,yükümlü şirket adına örtülü sermaye üzerinden faiz dağıtıldığı iddiasıyla yapılan cezalı tarhiyatın Vergi Mahkemesince onanmasında Kanuna uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Uyuşmazlık konusu olayda, davacı kurum adına aynı gurup bünyesinde yer alan şirketlerin düzenlediği vade farkı faturaları esas alınarak matrah farkının tespit edildiği anlaşılmaktadır. Vergi inceleme raporunda yalnızca davacı şirketle gurup bünyesinde yer alan şirketlerin sermaye bağlantıları esas alınarak örtülü sermaye üzerinden faiz dağıtıldığı sonucuna varılmıştır. Aynı gurup bünyesinde yer alan şirketler arasında finans kaynaklarının işbirliği içinde kullanılması örtülü sermaye olarak kabul edilemez. Nitekim olayda vade farkı faturalarının büyük kısmının diğer gurup şirketlerinin kullandığı banka kredilerini davacı şirkete aktarmaları nedeniyle davacı şirketin yaptığı faiz ödemelerine ilişkin olduğu anlaşılmakta olup diğer şirketler elde ettikleri vade farklarını da hasılat olarak kaydetmiştir. Bu durumda örtülü sermaye üzerinden faiz dağıtıldığı iddiasıyla yapılan tarhiyatta isabet bulunmadığından, mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 16 ncı maddesinde, kurumların aralarında vasıtalı, vasıtasız bir şirket münasebeti veya devamlı ve sıkı bir iktisadi münasebet bulunan gerçek ve tüzel kişilerden yaptıkları istikrazlarla kurumun öz sermayesi arasındaki nisbet, emsali kurumlarınkine nazaran bariz bir fazlalık gösterirse mezkur istikrazların örtülü sermaye sayılacağı hükme bağlanmış, aynı Kanun’un15/2 maddesinde ise örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faizlerin kurum kazancının tespitinde gider olarak indirilmesinin kabul edilmeyeceği, hükmüne yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, uyuşmazlık konusu döneme ilişkin olarak davacı kurum adına aynı gurup bünyesinde yer alan şirketlerin düzenlediği vade farkı faturaları esas alınarak matrah farkının tespit edildiği anlaşılmaktadır. Tarhiyatın dayanağını teşkil eden vergi inceleme raporunda yalnızca davacı şirketle gurup bünyesinde yer alan şirketlerin sermaye bağlantıları esas alınarak örtülü sermaye üzerinden faiz dağıtıldığı sonucuna varılmış olup gerek borcun işletmede devamlı olarak kullanılması, gerekse ödenen vade farklarının özsermayeye nispetinin emsali kurumlardakine nazaran bariz farklılık gösterdiği konusunda belirleme yapılmamıştır. Öte yandan şirket amaçları doğrultusunda aynı gurup bünyesinde yer alan şirketler arasında finans kaynaklarının işbirliği içinde kullanılması örtülü sermaye olarak kabul edilemez. Uyuşmazlık konusu olayda da vade farkı faturalarının büyük kısmının diğer gurup şirketlerinin kullandığı banka kredilerini davacı şirkete aktarmaları nedeniyle davacı şirketin yüklendiği faiz ödemelerine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Davacı şirkete finans kaynağı sağlayan diğer gurup şirketlerinin elde ettikleri vade farkı gelirlerini kayıtlarına intikal ettirdikleri sabittir.
Bu durumda yükümlü şirketin ilgili bulunduğu şirketler tarafından düzenlenen faturalar karşılığı yaptığı vade farkı veya faiz ödemelerini gider olarak kaydetmesinde mevzuata aykırılık bulunmadığından, yükümlü şirket adına örtülü sermaye üzerinden faiz dağıtıldığı iddiasıyla yapılan tarhiyata karşı açılan davanın reddi yolunda verilen kararda isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, … Vergi Mahkemesi’nin … günlü ve E:…,K:… sayılı kararının bozulmasına 7.12.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.