Danıştay Kararı 4. Daire 1998/2956 E. 1999/858 K. 05.03.1999 T.

4. Daire         1998/2956 E.  ,  1999/858 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1998/2956
Karar No: 1999/858

Temyiz Eden : …
Vekili : …
Karşı Taraf : Nuruosmaniye Vergi Dairesi Başkanlığı İSTANBUL
İstemin Özeti : 16.5.1996 tarihli noter satış sözleşmesiyle …’den satın alınan aracın trafik kaydına söz konusu şahsın vergi borçlarından dolayı uygulanan haciz işleminin kaldırılması istemiyle yapılan başvuruya davalı İdarece 30 günlük sürede cevap verilmemesi üzerine dava açılmıştır. … Vergi Mahkemesi … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un ilgili hükümleri uyarınca istihkak iddiasına ilişkin ihtilafların adli yargıda inceleneceği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiştir. Davacı, noter satış sözleşmesi ile aracın mülkiyetinin kendisine geçtiğini, dolayısıyla istihkak iddiasının söz konusu olmadığını, ayrıca aracın üzerine fiilen bir haciz uygulanmadığını, trafik kaydına uygulanan haczin kaldırılması istemiyle davanın açıldığını ileri sürmekte, kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Yasal dayanaktan yoksun bulunan temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi: Uyuşmazlık,noter satış senedi ile satın alınan aracın trafik kaydı üzerine önceki malik …’nin vergi borcu nedeniyle uygulanan haciz işlemine karşı açılan davayı,istihkak iddiasının mahalli adli mahkemece inceleneceği davanın görev yönünden reddine karar veren mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
6183 sayılı Kanunun 66.maddesi uyarınca istihkak iddiasında bulunabilmek için,borçlunun elinde bulunan bir malı üçüncü şahsın mülkü veya rehni olarak göstermesi veya üçüncü bir şahıs tarafından o mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia edilmesi gerekmektedir.
Olayda lise,davacının söz konusu taşıtı 16.5.1996 tarihinde noter satış sözleşmesi ile satın aldığı ihtilafsız olup bu taşıt üzerine 3.şahısların vergi borcu nedeniyle uygulanan haciz işlemine karşı istihkak iddiasında bulunulmasına olanak bulunmadığı gibi istihkak davası açılmasında davacının menfaati de bulunmamaktadır.
Her ne kadar satın alınan taşıt trafik siciline davacı adına kayıt ve tescil edilmemiş ise de,noterlikçe kati satış senedi düzenlenmekle Borçlar Kanununun 182.maddesinde öngörülen satım akti gerçekleşmiş ve mal teslim edilmekle mülkiyeti alcıya geçmiş bulunduğundan bu durum sonucu değiştirmez.
Dava,mülkiyeti davacıya ait taşıt üzerine uygulanan haciz işlemine karşı açılmış bulunduğundan mahkemece davanın 2577 sayılı Kanunun 15/1-a maddesi uyarınca reddi yolunda verilen kararda isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile işin esası hakkında karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi :Olayda, noter satış sözleşmesiyle 16.5.1996 tarihinde satın aldığı araca önceki araç sahibinin vergi borçlarından dolayı haciz uygulandığını öğrenen davacı, bu haczin kaldırılması istemiyle dava açmıştır. Noter satış sözleşmesinin düzenlenmesinin ardından 30 günlük sürede trafik tescil işlemleri yapılmamakla birlikte, mülkiyetin devri noterde düzenlenen satış sözleşmesiyle davacıya geçmiş olup, tescil işlemlerinin yapılmamasının müeyyideleri Karayolları Trafik Kanunu’nun 20 inci maddesinde açıklanmıştır. Dolayısıyla aracın mülkiyeti davacıya geçtiğinden açılan bu davada istihkak iddiasında bulunulması söz konusu değildir. Bir başkasının vergi borcu nedeniyle davacının aracının haczedilmesine ilişkin olarak açılan bu davanın mahkemece çözüme kavuşturulması gerektiğinden, mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Dava, noter satış senedi ile satın alınan aracın trafik kaydına, aracın önceki sahibinin vergi borcu nedeniyle uygulanan haciz işleminin kaldırılması istemiyle açılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Tescil süresi ve bildirme mecburiyeti, satış ve devirler ile noterlerin sorumluluğu” başlıklı 20 inci maddesinin d fıkrasında; tescil edilmiş aracların her çeşit satış ve devirlerinin aracın motorlu taşıtlar vergisi bulunmadığına dair belgenin ibrazı halinde araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi esas alınarak noterlerce yapılacağı öngörülmüştür. Satış işleminin ayrıntılarına maddede yer verilmiş ve satışın noterlerce tescil belgesine tarih konularak ve tasdik edilmek suretiyle işleneceği,ayrıca tescil edilmiş araçların satış ve devir işlemlerinin noterler tarafından siciline işlenmek üzere işlemin tamamlanmasını müteakip en geç onbeş işgünü içinde ilgili tescil kuruluşu ile vergi dairesi müdürlüğüne bildirileceği, noterlerin vergi dairesi müdürlüklerine satış işlemlerini bildirmesi üzerine Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu hükümleri uyarınca önceki malikin vergi mükellefiyetine son verileceği, yeni malik adına vergi mükellefiyeti tesis edileceği belirtilmiştir. Bu işlemlerin yapılmaması durumunda ne gibi müeyyidelerin uygulanacağı da açıklanmış ve tescil sürelerini geçirdiği tesbit edilen araçların trafikten men edileceği, aracın trafikten men edildiği yer tescil kuruluşunda, aracın alıcı adına tescil işlemleri yaptırılacağı, bu süre içinde araçta veya taşınan yükte meydana gelecek zararların yeni araç sahibine ait olacağı ifade edilmiştir.
Maddede öngörülen usul çerçevesinde davacı 16.5.1996 tarihinde noterde düzenlenen satış sözleşmesiyle aracı satın almıştır. Hukuken geçerli bir satış sözleşmesiyle aracın mülkiyeti davacıya geçmiştir. Bu işlemlerin yapılmasının ardından davacı 9.2.1998 tarihinde aracın trafik tescilini yaptırmak istediğinde aracın trafik kaydına önceki malikin vergi borçlarından dolayı haciz konulduğunu öğrenmiştir. Dolayısıyla satış ve mülkiyeti devir işlemlerinin tamamlanmasından
sonra aracın trafik kaydına haciz konulmuştur. Burada artık aracın mülkiyeti ihtilaflı bulunmadığından 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 66 ve 67 nci maddelerinde düzenlenen borçlu ya da üçüncü şahıs elinde haczedilen mallara karşı istihkak iddiasından söz edilemez. Bu durumda bir başkasının borcundan dolayı davacıya ait araca uygulanan haciz işleminin hukuka aykırı olup olmadığının çözüme kavuşturulması gereklidir. Mahkemece bu konu incelenerek bir karar verilmesi gerektiğinden uyuşmazlığın istihkak iddiasına ilişkin olduğundan söz edilerek davanın görüm ve çözümünün adlı yargının görevine girdiği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14/3-a bendi gereğince reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Bu nedenle, … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına 5.3.1999 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

AZLIK OYU
… plaka no.lu aracı …’den 16.5.1996 tarihinde noter senedi ile satın aldığını ileri süren davacı …’nin vergi borcundan dolayı söz konusu aracın trafik belge kaydına bu şahıs adına konulan haciz işleminin iptalini istemektedir.
Görüldüğü üzere uyuşmazlık trafik kaydına göre …’ye ait olduğu anlaşılan aracın haciz konulduğu tarihte mülkiyetinin davacıya geçip geçmediğinin belirlenmesine ilişkindir. Dolayısıyla davanın konusunu davacının istihkak iddiası oluşturmaktadır. Kaldı ki haciz işleminin noterdeki satıştan sonra olduğu da anlaşılamamaktadır.
Belirtilen sebeplerle; 6183 sayılı Yasanın 67 nci maddesi kapsamında görülen davanın görev yönünden reddedilmesine ilişkin Vergi Mahkemesi kararında isabetsizlik bulunmadığı görüşüyle bozma kararına karşıyım.