Danıştay Kararı 4. Daire 1998/2847 E. 1999/1031 K. 15.03.1999 T.

4. Daire         1998/2847 E.  ,  1999/1031 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1998/2847
Karar No: 1999/1031

Temyiz Eden Taraflar : 1-Sincan Vergi Dairesi Müdürlüğü ANKARA
2-…
İstemin Özeti : Akaryakıt alım satımıyla uğraşan davacının 1994 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu bir kısım satış hasılatının kayıt dışı bırakıldığı, asfalt bedelinin aktifleştirilmeden doğrudan gider yazıldığı, senetli bir alacak bulunmadığı halde reeskont faiz gideri kaydedildiği ileri sürülerek belirlenen matrah farkı üzerinden re’sen gelir vergisi salınmış, fon hesaplanmış, bu vergilere ve geçici vergiye bağlı olarak kaçakçılık cezaları ve özel usulsüzlük cezası kesilmiştir. … Vergi Mahkemesi, … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacının 1994/Ekim dönemine ilişkin olarak ibraz ettiği satış faturalarının yevmiye defterlerindeki hasılat toplamlarından farklı olduğu ve bu tutarın beyan dışı bırakıldığı, bunun nedeni olarak da, davacı tarafından bir kısım alımlar için fatura alınamamasının gösterildiği, inceleme elemanınca beyan dışı bırakılan hasılattan belgesiz akaryakıt alışının maliyeti düşülerek belirlenen matrah farkının yasal bulunduğu, davacının benzin satış istasyonunun sahasının kaplamasında kullanılmak üzere satın aldığı asfaltın bedelinin tamamının gider kaydedilemeyeceği, bedelin aktifleştirilerek amortisman ayırmak suretiyle gider kaydedileceği, reeskont faiz gideri olarak ayrılıp sonuç hesaplalarına yansıtılan miktarla ilgili olarak senetli bir alacağın mevcut olmadığının hatırlatılması üzerine davacının bu giderin bankalara olan borçtan kaynaklanan faiz gideri olduğunu ifade ettiği,ancak davacının incelemeye ibraz ettiği defterlerde bankalardan borç alındığına ilişkin herhangi bir kaydın bulunmadığı, bu matrah farkının da isabetli görüldüğü,matrah farkı defter ve belgelerden belirlendiğinden vergi aslı ve fon payı üzerinden kesilen kaçakçılık cezasının kusur cezasına çevrilmesine, bir vergilendirme dönemi için ikmalen veya re’sen vergi tarhı halinde, bu vergi tutarı üzerinden takip eden vergi dönemi için, geçici vergi hesaplanması mümkün bulunmadığından, vergi ziyaına yol açıldığından söz edilerek geçici vergi hesaplanmasının da söz konusu olamayacağı,bu nedenle geçici vergi üzerinden kesilen kaçakçılık cezasının kaldırılması gerektiği gerekçesiyle vergi aslına ve fon payına ilişkin davanın reddine kaçakçılık cezasının kusur cezasına çevrilmesine, geçici vergiye bağlı kaçakçılık cezasının kaldırılmasına karar vermiştir. Davalı İdare, kaçakçılık cezasının kesilmesini gerektiren objektif unsurların olayda gerçekleştiğini, davacı ise, faturasız alım ve satımlarının bulunmadığını,yevmiye defterine kaydedilen hasılatın daha yüksek olduğu ve bu miktarın beyan edildiğini, asfalt gideri için amortisman ayrılmasının zorunlu olmadığını,bankalardan alınan kredilerin faizlerinin gider yazılabileceğini ileri sürmekte, kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi:1994 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu yükümlü adına resen salınan gelir vergisi ile fon payını onayan, kesilen kaçakçılık cezalarını kusur cezasına çeviren,geçici vergi üzerinden kesilen kaçakçılık cezasını ise kaldıran Vergi Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmektedir.
Yükümlü tarafından temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, vergi aslı ile kusur cezası yönünden, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın bu kısmının dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bu kısmının bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Salınamayan geçici vergiye uygulanan kaçakçılık cezasına gelince;
Gelir Vergisi Kanununun “Geçici Vergi” başlıklı mükerrer 120 nci maddesine 1.1.1994 gününde yürürlüğe giren 3946 sayılı Kanunun 24 üncü maddesiyle eklenen fıkrada, “Kurumlar da dahil olmak üzere yapılan incelemeler sonucu geçmiş dönemlere ait geçici verginin eksik beyan edildiğinin tesbiti halinde, eksik beyan edilen bu kısım için resen veya ikmalen geçici vergi tarh ediler.
Ancak yıllık beyanname verme süresi geçtikten sonra geçici verginin aslı aranmaz bu vergiye gecikme faizi ve ceza uygulanır” hükmü getirilmiş bulunmaktadır.
Olayda da, yükümlünün 1994 takvim yılına ilişkin işlemleri incelenerek geçici verginin eksik beyan edildiği saptanmış olup yukarıda sözü edilen yasa hükmü uyarınca geçici verginin aslının aranmasına olanak bulunmamakta ise de,vergiye ceza uygulanması cezanın da kaçakçılık değil kusur cezası olması gerektiğinden Mahkemece cezanın terkininde isabet görülmemiştir.
Diğer taraftan; ikmalen ve resen salınan vergiler üzerinden ayrıca fon payı hesaplanacağına dair hüküm bulunmadığından Vergi Mahkemesince kusur cezalı fon payının da onanmasında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle taraflar temyiz isteminin kısmen kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının fon payı ile kesilen kusur cezasına ilişkin hüküm fıkrası ile geçici vergiye kesilen kaçakçılık cezasına ilişkin hüküm fıkralarının bozulması,yükümlünün vergi aslı ile kusur cezasına yönelik temyiz isteminin ise reddi gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Davacının akaryakıt satış istasyonu sahasının kaplanmasında kullandığı asfaltla ilgili harcama miktarını doğrudan gider kaydı eleştirilmiş ve giderin amortismana tabi tutulması gerektiği belirtilmiştir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 315 inci maddesinde amortismana tabi tutulacak iktisadi kıymetlerin niteliği açıklanmış olup, asfalt giderinin bu özellikleri taşıdığı söylenemez. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 40/1 inci maddesi uyarınca ticari kazancın elde edilmesiyle ilgili bulunan bu giderin doğrudan gider yazılabileceği açık olduğundan mahkeme kararının buna ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 313 üncü maddesinde işletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya ve kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle 269 uncu madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edavat, mefruşat,demirbaş ve sinema filmlerinin birinci kısımdaki esaslara göre tespit edilen değerinin bu kanun hükmelerine göre yok edilmesinin amortisman mevzuunu oluşturduğu öngörülmüştür. Buna göre bu iktisadi kıymet için amortisman ayrılabilmesi, iktisadi kıymetin envantere dahil olması, iktisadi kıymetin bir yıldan fazla kullanılması ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunmasına bağlıdır.
Öte yandan 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinde safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı,193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin 1 inci fıkrasında ise, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tesbitinde indirileceği hükme bağlanmıştır.
Davacı, … Anonim Şirketinden asfalt satın almış ve bu asfaltı akaryakıt satış istasyonu sahasının kaplanmasında kullanmıştır. İnceleme elemanı asfalt harcamasının doğrudan gider kaydını eleştirmiş, bu giderin amortismana tabi giderlerden olduğu ve Vergi Usul kanununun 315 inci maddesi uyarınca ilk yıl için % 25 oranında amortisman ayrılabileceğinin kabulüyle matrah farkını tespit etmiştir. Söz konusu asfalt giderinin 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 40/1 inci maddesine göre ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel gider olarak kabulü ile kayıtlara bu suretle intikal ettirilmesine bir engel bulunmamaktadır. Zira asfalt gideri niteliği itibariyle amortisman ayrılmasını gerektirecek iktisadi kıymet özelliği taşımamaktadır. Bu itibarla mahkemenin bu matrah farkına ilişkin kararında isabet görülmemiştir.
3824 sayılı Bazı Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un “Gelir ve Kurumlar Vergileri Üzerinden Alınan Fonların Birleştirilmesine İlişkin Hükümler” başlıklı 18 inci maddesinin 1 inci fıkrasında 5 bent halinde gösterilen gerçek kişi ve kurumların gelir veya kurumlar vergilerinin % 10’u oranında ayrıca fon payı ödeyecekleri, 19 uncu maddenin 2 nci fıkrasında yıllık, münferit ve özel beyanname veren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, beyannamelerinde hesaplayacakları fon payının ilgili gelir veya kurumlar vergilerinin ödeme süreleri içinde ödeneceği öngörülmüştür.
Bu durumda yükümlülerin beyannamelerinde hesapladıkları vergi üzerinden fon payı ödemeleri gerektiğinden, ikmalen ve re’sen yapılacak tarhiyatlarda ayrıca fon hesaplanmasına olanak yoktur. Re’sen salınan gelir vergisi üzerinden hesaplanan fonlar ile bu fonlar üzerinden kesilen kaçakçılık cezasının kaldırılması istemini reddeden mahkeme kararı yasal bulunmamıştır.
Davacının, temyiz dilekçesinde akaryakıt hasılatı ve reoskont faizine ve kusur cezasına ilişkin olarak ileri sürdüğü iddialarla Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü hususlar bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Bu nedenle, davacı temyiz isteminin kısmen kabulüyle, … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının asfalt gideri, fon payı ve bunun üzerinden kesilen cezaya ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına,tarafların diğer temyiz iddialarının reddine 15.3.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.