Danıştay Kararı 4. Daire 1998/2746 E. 1998/4282 K. 17.11.1998 T.

4. Daire         1998/2746 E.  ,  1998/4282 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1998/2746
Karar No: 1998/4282

Temyiz Eden : …
Karşı Taraf : Kağıthane Vergi Dairesi Müdürlüğü-İSTANBUL
İstemin Özeti : 1994 yılı için eksik beyanda bulunduğu ileri sürülen davacı adına re’sen takdir olunan matrah üzerinden gelir vergisi salınmış, fon hesaplanmış, kaçakçılık cezaları kesilmiştir. … Vergi Mahkemesi 5.2.1998 günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; vergi mahkemelerinde dava açma süresinin 30 gün olduğu, dava açma süresi içinde işlemi yapan İdareye düzeltme için başvuran yükümlülerin, düzeltmenin reddedildiğine ilişkin tebliğin geç yapılması nedeniyle dava açma süresini geçirmeleri halinde şikayet yoluyla Maliye Bakanlığı’na başvurabilecekleri, olayda gelir ve katma değer vergilerine ilişkin ihbarnamelerin davacının bilinen adresinde 2.10.1996 tarihinde eşine tebliğ edildiği, davanın ise 20.11.1996 tarihinde açıldığı, savunmaya cevap dilekçesinde davacının idareye başvurduğu ve kendisine cevap verilmemesi nedeniyle dava açtığını bildirdiği, ancak düzeltme talebinin 1994/12 nci ayı katma değer vergisine ilişkin olduğunun anlaşıldığı, bu durumda 30 günlük süreden sonra açıldığı gerekçesiyle davanın süreaşımı nedeniyle reddine karar vermiştir. Davacı 16.10.1996 tarihli dilekçeyle gelir vergisi için düzeltme dilekçesi verildiğini, 2577 sayılı Kanunun 11 inci maddesi uyarınca davanın süresinde açıldığını ileri sürmekte, kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Yasal dayanaktan yoksun bulunan temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi : İleri sürülen bozma nedenleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin 1 numaralı bendinde öngörülen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden, temyiz isteğinin reddi ile hukuka ve usul hükümlerine uygun bulunan vergi mahkemesi kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “üst makamlara başvurma” başlıklı 11 inci maddesinde ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurunun işlemeye başlayan dava açma süresini durduracağı öngörülmüştür. Bu maddenin vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümlülerin, tarh tahakkuk ve tahsilinden bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda uygulanamayacağına ilişkin 4 üncü fıkra 4001 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesiyle 18.6.1994 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır. Bu hükmün yürürlükten
kaldırılmasıyla tıpkı diğer idari işlemlerde olduğu gibi tarh, tahakkuk ve tahsil işlemlerinde yükümlülerin bu işlemlerle ilgili olarak idareye başvuru yolları açılmış ve uyuşmazlıkların dava aşamasına gelmeden idare tarafından yeniden incelenmesi sağlanmaya çalışılmıştır.
Vergi tarhı da bir idari işlem olduğundan, bu işlemin yükümlülere duyurulmasına yarayan ihbarnamelerin tebliği üzerine doğrudan doğruya vergi mahkemelerine dava açılabileceği gibi istendiğinde yükümlüler tarafından vergi hatalarının düzeltilmesi istemiyle işlemi yapan Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne başvuruları da mümkündür. Bu başvuru dava açma süresi içinde yapılmışsa, işlemeye başlayan dava açma süresini durduracaktır. Dava konusu olayda, 1994 yılı vergi ve ceza ihbarnameleri davacıya 2.10.1996 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı 16.10.1996 tarihinde Vergi Dairesine düzeltme dilekçesi vermiş, bu dilekçe üzerine davalı İdare aynı ihbarnameleri 22.10.1996 tarihinde davacıya yeniden tebliğ etmiştir. Bu durumun değerlendirmesi yapıldığında davacı, dava açma süresi içinde İdareye başvurmuş ve İdare de eski işlemini tekrarlar nitelikte bir cevap vermiştir. idarenin cevabı aynı nitelikteki ihbarnamenin yeniden tebliği şeklinde olduğundan 20.11.1996 tarihinde söz konusu ihbarnameye konu vergi ve cezaların kaldırılması istemiyle açılan davayı, davalı İdarenin cevabı üzerine açılmış bir dava olarak da değerlendirmek mümkündür. Böyle olunca davanın süresinde açıldığı sonucuna ulaşılmaktadır. Bu itibarla davanın süreaşımı nedeniyle reddine ilişkin mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddine 17.11.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.