Danıştay Kararı 4. Daire 1998/2355 E. 1999/850 K. 05.03.1999 T.

4. Daire         1998/2355 E.  ,  1999/850 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1998/2355
Karar No: 1999/850

Temyiz Eden : …
Karşı Taraf : Seğmenler Vergi Dairesi Müdürlüğü/ANKARA
İstemin Özeti : … Limited Şirketi adına 1994 yılı kurumlar vergisi ve 1995 yılı geçici vergi borçlarının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emri davacıya tebliğ edilmiştir. … Vergi Mahkemesi … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacının 5.2.1994 tarihi itibariyle şirket ortaklığından ayrıldığı, hisselerinin tamamını devrettiği, bu hususun 30.10.1997 tarihli Ticaret Sicil Gazetesiyle ilan edildiği, davacının müdürlük sıfatının da bulunmadığı, bu durumda şirket tüzel kişiliği adına düzenlenen ödeme emirleri için dava açma ehliyetinin şirket tüzel kişiliğine ait olduğu, şirket ortağı ve müdürü olmayan davacı tarafından bu davanın incelenemeyeceği gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar vermiştir. Davacı, davanın ehliyet yönünden reddinin ödeme emrinin iptal edilmemesi sonucunu doğurduğunu, bu durumun ise idarenin borçlu olarak kendisini takip etmesine neden olduğunu ileri sürmekte, kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Yasal dayanaktan yoksun bulunan temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. Fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 94 üncü maddesinde, tebliğin mükelleflere bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı, tüzel kişilere yapılacak tebliğin bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcisine vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde bunları idare edenlere veya temsilcilerine yapılacağı, tüzel kişilerin müteaddit müdür veya temsilcisi varsa bunlardan birine yapılmasının yeterli olduğu belirtilmiştir. Anılan Kanunun 377 nci maddesinde ise mükelleflerle kendilerine vergi cezası kesilenlerin tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabileceği öngörülmüştür.
… Limited Şirketi adına düzenlenen ödeme emrinin kanunen yetkili Şirket temsilcisine veya yöneticisine tebliğ edilmeyip, şirketteki hisselerini devreden, dolayısıyla ortak sıfatı da taşımayan davacıya tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Şirket adına düzenlenen ödeme emrinin mükellef idarece veya ortak sıfatı bulunmayan olayda üçüncü bir şahıs durumunda olan davacıya tebliğ edilmiş olması bu ödeme emrinin şirkete tebliğ edilmiş sayılmasını gerektirmeyeceği gibi bu ödeme emrinde yer alan ve şirket adına istenilen vergi ve cezalardan davacının şahsen sorumlu tutulması sonucunu da doğurmaz.Sözü edilen ödeme emrine dayanılarak davacının vergi ve cezadan sorumlu tutulması ve takip edilmesi mümkün bulunmadığından, tebligatın şahsına yapılmış olmasının davacının menfaatını haleldar ettiği kabul edilemez.
Bu nedenle, davanın ehliyet yönünden reddinde isabetsizlik bulunmadığından temyiz isteminin reddine 5.3.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.