Danıştay Kararı 4. Daire 1998/1606 E. 1999/1461 K. 19.04.1999 T.

4. Daire         1998/1606 E.  ,  1999/1461 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1998/1606
Karar No: 1999/1461

Temyiz Eden : Dış Ticaret Vergi Dairesi Başkanlığı-İSTANBUL
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : 27.10.1992 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında davacı şirket sermaye artırımına gitmiş, sermaye artırımı nedeniyle ihraç edilen hisse senetlerinden, hissedarlardan … Holding Anonim Şirketinin rüçhan hakkı kapsamı dışında edindiği tutar yönünden emisyon primi doğduğu ve bu primin davacı şirketce tahsil edilmemek suretiyle … Holding Anonim Şirketi’ne örtülü kazanç dağıtıldığı ileri sürülerek 1992 yılı için belirlenen matrah farkından yatırım indirimi tutarının indirilmesi sonucu 1993 yılında yararlanılabilecek yatırım indirimi tutarının azalması nedeniyle 1993 yılı için ikmalen kurumlar vergisi salınmış, fon hesaplanmış, kusur cezaları kesilmiştir. … Vergi Mahkemesi … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; sermaye artırımından önce herbiri 10.000 lira nominal değerli 826.086 adet hisse senediyle temsil olunan şirket sermayesinin, artırımdan sonra yine her biri 10.000 lira nominal bedelli, 5.000.000 adet hisse senediyle temsil edilir hale geldiği, artırımdan önceki şirket sermayesinin % 51’ine tekabül eden hisse senedine sahip bulunan … Holding Anonim Şirketi’nin davacı şirketle aynı tarihlerde gerçekleştirdiği sermaye artırımı esnasında, 10 … hissedarının bu hisseleri … Anonim Şirketi’ne aynı sermaye koymaları karşılığında elde ettiği, … sermaye artırımında, ortakların sermaye artırımına katılım oranları yönünden herhangi bir kısıtlama getirilmediği, sermaye artırımına …’la birlikte 3 ortağın katıldığı, 7 ortağın ise rüçhan haklarını kullanmadıkları, … dışındaki 2 ortağın sermaye artırımında aldıkları yeni hisselerinin rüçhan hakkı oranında olduğu, …’ın ise sermaye artırımı sonrasındaki hisse oranlarının % 51 den % 82 ye ulaştığı, inceleme elemanınca Anonim Şirketlerde sermaye artırımı dolayısıyla ihraç edilen yeni hisse senetlerinden ortakların alabileceği hisse senedi oranlarının artırımdan önceki şirket sermayesindeki hisse oranlarıyla sınırlı olduğu, rüçhan hakkının bu sınırlar dahilinde kullanılabileceği, … Anonim Şirketi’nin gerçekleştirdiği sermaye artırımı sonucu hissedarlardan …’ın artırılan sermayeye isabet eden hisselerden ancak 2.128.676 adedine öncelikli alım hakkına sahip olabileceği, bunları 10.000 lira nominal bedelle alabileceği, 1.568.854 adet hisse senedinin ise rüçhan hakkı kapsamı dışında alındığı ve bunların alınmasında …’ın üçüncü kişi konumunda olduğu, dolayısıyla bu hisse senetlerinin rayiç bedelle satılması gerektiği, rayiç bedelle, nominal değer arasında meydana gelen farkın emisyon primi olduğu, bu şekilde …’dan tahsil edilmeyen tutarın örtülü kazanç olarak bu kuruma aktarıldığı sonucuna varıldığı, uyuşmazlığın özünü oluşturan emisyon primi kavramının 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8 inci maddesinin 13 üncü fıkrasında, Türk Ticaret Kanunu’nun 394 üncü maddesinde, Sermaye Piyasası Kanunu’nun 12 nci maddesinin 5 inci fıkrasında tanımlandığı, buna göre anonim şirketlerin kuruluşu ya da sermaye artırımı nedeniyle çıkarttığı hisse senetlerinin bu senetlerin üzerinde yazılı itibari değerlerinin üzerinde bir bedelle ihracı durumunda elde edilen olumlu farkın
emisyon primi olduğu, primli hisse senedi çıkarılabilmesi için mevzuatımız gereği şirket kurullarınca karar alınması, kayıtlı sermayeli anonim şirketlerde ayrıca şirket sözleşmesinde itibari değerin üzerinde hisse senedi çıkarılabileceği konusunda hüküm bulunması gerektiği, davacı şirket genel kurulunca sermaye artırımı nedeniyle çıkarılacak hisse senetlerinin itibari değerin üzerinde ihraç edilebileceği yolunda karar alınmadığı, herbir hisse senedinin 10.000 liralık itibari değerle ihraç edildiği, bu nedenle inceleme elemanının … Anonim Şirketi’nin sermaye artırımı sırasında emisyon primi oluştuğu yolundaki iddiasına itibar edilemeyeceği, dolayısıyla doğmayan bu kazancın örtülü olarak bir başka kuruma aktarılmasının da söz konusu olmayacağı, Türk Ticaret Kanunu’nun 394 üncü maddesi dikkate alındığında hissedarların rüçhan haklarının mutlak olmadığı, şirket genel kurulunun sermayenin artırılmasına ilişkin kararlarında aksine bir karar alabilecekleri, dava konusu olayda 10 ortaktan 7 sinin sermaye artırımına katılmayacaklarını bildirmelerinden sonra şirket genel kurulu …’a artırıma katılmayan ortakların hisselerine isabet eden tutarı taahhüt ederek karşılaması yolunda teklif götürdüğü, bu durumun 394 üncü maddede yer alan “……umumi heyetin sermayenin artırılmasına müteallik kararlarında aksine şart olmadıkça….” ifadesi kapsamında mütalaa edilerek rüçhan hakkının ortakların kendi hisseleri ile sınırlandırıldığının kabul edilemeyeceği, inceleme elemanının … Anonim Şirketi ile aynı tarihlerde sermaye artırımına giden …’ın sermaye artırımını yeterince incelemediği, … Anonim Şirketi’nin sermaye artırımına katılmayan 7 ortağın, …’ın sermaye artırımına katılan 10 ortak arasında bulunduğu, diğer taraftan örtülü kazanç dağıtımından bahsedilebilmesi için emsaline göre göze çarpacak derecede yüksek veya düşük bedeller üzerinden işlem yapılması gerektiği, … Anonim Şirketi ile … Anonim Şirketi’nin yaklaşık olarak aynı tarihlerde ve bazı ortakların girift olarak katılmasıyla gerçekleştirilen sermaye artırımları nedeniyle ihraç edilen hisse senetlerinin karşılaştırılabileceği bedelin, ancak bu ilişkiye katılan diğer hissedarlara ihraç edilmiş hisse senetleri bedeli olabileceği, dolayısıyla kurum dışından emsal belirlenmesi yönündeki inceleme elemanı yaklaşımının hukuken kabul edilebilir bir tarafı bulunmadığı, bu yönüyle de örtülü kazanç dağıtımından sözedilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle tarhiyatın kaldırılmasına karar vermiştir. Davalı İdare, üzerinde durulması gereken hususun şirketin sermaye artırımı işlemi sırasında rüçhan hakkı kullanılmayan hisse senetlerini, şirketle herhangi bir ilişkisi bulunmayan kişilere de aynı fiyatla satıp satmayacağı olduğunu, mevcut ekonomik ve ticari şartlar ve teamüllere göre bu soruya olumlu yanıt vermenin mümkün olmadığını ileri sürmekte, kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Yasal dayanaktan yoksun bulunan temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek işin esası incelendi:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddine 19.4.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.