Danıştay Kararı 4. Daire 1998/1477 E. 1999/767 K. 03.03.1999 T.

4. Daire         1998/1477 E.  ,  1999/767 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1998/1477
Karar No: 1999/767

Davacı : …
Davalı : Maliye Bakanlığı/ANKARA
Davanın Özeti : 6 Şubat 1998 günlü ve 23250 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 209 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin; Gelir Vergisi Kanununun geçici 39 uncu maddesinin 7 numaralı fıkrasında yer alan “1.1.1997” ibaresinin hükümetçe sunulan kanun tasarısında “1.1.1998” olduğu, dolayısıyla 1997 yılında elde edilen faiz gelirlerinin beyan zorunluluğunun bulunmadığı iddiasıyla iptali istemidir.
Savunmanın Özeti : Kanuna uygun olarak yapılan düzenlemeye yönelik davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi : Dava 6.2.1998 gün ve 23250 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 209 nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin iptali istemiyle açılmış bulunmaktadır.
Dava 31.3.1998 tarihinde açıldığından davalı İdarenin süreaşımı defi yerinde görülmemiştir.
İşin esasına gelince;
Gelir Vergisi Kanununa 3946 sayılı Kanunla eklenen geçici 39 uncu maddenin 7 numaralı bendinde, Gelir Vergisi Kanununun bu Kanunla değişik 85,86 ve 87 nci maddelerinde yer alan hükümlerin, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının 5,7,12 ve 14 numaralı bentlerinde yer alan ve 1.1.1997 tarihinden önce elde edilen menkul sermaye iratları hakkında uygulanmaz. Ticari İşletmeye dahil olan bu gelirler, bu maddenin kapsamı dışındadır. hükmü yer almıştır.
Gelir Vergisi Kanununda 3946 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle 1.1.1997 tarihinden itibaren elde edilen 75 nci maddenin ikinci fıkrasının 5,7,12 ve 14 numaralı bentlerinde yazılı bulunan menkul sermaye iratlarının, belli bir tutarı aşması halinde yıllık beyanname ile beyan edilmesi mecburiyeti getirilmiştir.
Dava konusu Genel Tebliğde de, yukarıda sözü edilen menkul sermaye iratlarının beyanı ve istisna uygulaması ile ilgili açıklamalar yapılmış olup, bu açıklamalarda kanuna aykırılık bulunmadığı gibi bu uygulamanın 1.1.1997 tarihi esas alınmak suretiyle yapılacağı yolundaki düzenlemede de kanuna aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Kanun yapma ve değiştirme yetkisi TBMM’de bulunduğundan, hükümetin verdiği bir değişiklik tasarısı ile de kanunun değiştiğinden bahsedilemeyeceğinden, kanuna uygun olarak yapılan düzenlemeye yönelik davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Gelir Vergisi Kanunu’nda 3946 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerle,
1.1.1997 tarihinden itibaren elde edilen, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının 5,7,12 ve 14 numaralı bentlerinde yazılı bulunan menkul sermaye iratlarının belli bir tutarı aşması halinde yıllık beyanname ile beyan edilmesi mecburiyeti getirilmiş olup, aynı Kanunun geçici 39 uncu maddesinin 7 numaralı fıkrasında “Gelir Vergisi Kanunu’nun bu Kanunla değişik 85, 86 ve 87 nci maddelerinde yer alan hükümler, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının 5,7,12 ve 14 numaralı bentlerinde yer alan ve 1.1.1997 tarihinden önce elde edilen menkul sermaye iratları hakkında uygulanmaz” hükmü mevcuttur. Anılan yasal düzenlemelere açıklık getirmek amacıyla dava konusu Genel Tebliğ ile 1.1.1997 tarihinden itibaren elde edilen menkul sermaye iratlarının beyan ve istisna uygulamasıyla ilgili açıklamalar yapılmıştır.
Davacı, davasını hükümet tarafından TBMM ne sevkedilen ve sonradan geri çekilen anılan geçici 39/7 nci maddedeki “1.1.1997” ibaresinin ” 1.1.1998″ olarak değiştirilmesi yolundaki yasalaşmayan tasarının, bir devlet güvencesi olduğu, dolayısıyla 1.1.1998’e kadar elde edilen menkul sermaye iratlarının beyan zorunluluğu bulunmadığı için, Genel Tebliğin hukuka aykırı olduğu iddiasına dayandırmaktadır.
Anayasa’nın 73 üncü maddesinde vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulup, değiştirileceği ve kaldırılacağı belirtilmiş olup, 87 nci maddesinde kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak TBMM’nin görevleri arasında sayılmıştır. Kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak TBMM’nin görevinde olduğundan ve yürürlükteki kanunlara, kaldırılmadığı veya iptal edilmediği sürece tüm kurum ve şahıslarca uyulması zorunlu olduğundan, sonradan geri çekilen bir yasa tasarısı ile yürürlükteki yasanın değiştirildiğinden veya uygulanmayacağı yolunda bir devlet güvencesi verildiğinden bahsetmek mümkün değildir.
Bu durumda, Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 39/7 nci maddesine göre 1.1.1997 tarihinden itibaren elde edilen, maddede sayılı menkul sermaye iratlarının yıllık beyanname ile beyanı zorunlu olduğundan, bu hususa ve uygulamaya yönelik açıklamalar içeren dava konusu Genel Tebliğ’de bu yönüyle bir kanuna ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Bu nedenle, davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına 3.3.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.