Danıştay Kararı 4. Daire 1997/3888 E. 1998/3564 K. 13.10.1998 T.

4. Daire         1997/3888 E.  ,  1998/3564 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1997/3888
Karar No: 1998/3564

Temyiz Eden : …
Vekili : …
Karşı Taraf : Hitit Vergi Dairesi Başkanlığı ANKARA
İstemin Özeti : Amerikan Hava Kuvvetlerinin yurt içinde bulunan tesislerine verilen mühendislik hizmetlerinden elde edilen gelirin, yurt dışı mühendislik hizmetleri istisnasından yararlandırılması gerektiği yolundaki davacı şirketin talebi üzerine gereken düzeltmeler yapıldıktan sonra, bu talebin reddedildiğini bildiren Hitit Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 3 Nisan 1996 günlü ve … sayılı yazısı dava konusu yapılmıştır. … Vergi Mahkemesi … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dava dilekçesini imzalayan şahısla şirketi temsile yetkili şahsın imzalarının farklı olduğu Emniyet Genel Müdürlüğü Grafoloji ve Sahtecilik uzmanı tarafından tespit edildiğinden, şirketi temsile yetkili olmayan kişi tarafından açılan davanın ehliyet yönünden reddine karar vermiştir. Davacı, önceki imzanın çok kolay taklit edilmesi nedeniyle değiştirildiğini, imzanın ilgilisi tarafından kabul edilmesine rağmen bilirkişiye imza istiktabı yaptırılmasının yasal dayanağının bulunmadığını, bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Yasal dayanağı bulunmayan istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi :Davacı şirketin, Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 24. maddesi gereğince istisnadan faydalandırılması istemiyle açmış olduğu davada, dava dilekçesinin şirketi temsile yetkili kişi tarafından imzalanmadığı gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiş ve karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Vergi Usul Kanununun uygulanacağı halleri düzenleyen 31 nci maddesinde 2577 sayılı kanunda hüküm bulunmayan hususlar sınırlı olarak belirtilip ehliyet konusuda bu haller arasına alınarak gerek taraf ve gerekse dava ehliyeti konusunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanması kabul edilmiştir.
Adına dava açılan kişinin dava açma ehliyetinin saptanması, bakımından Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun “Tarafların Ehliyeti” başlıklı 38 inci maddesi ve devamındaki hükümlerin uygulanması, İdari Yargılama Kanununun 31 inci maddesi ile yapılan göndermenin doğal ve zorunlu sonucudur.
Dava konusu uyuşmazlıkta dava dilekçesini imzalayan kişinin imzasının, sirkülerdeki yetkili kişinin imzası olmadığı yolundaki davalı itirazı üzerine, Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiş, davacı şirketin; yetkili şahsın 1995 yılında imzasını değiştirdiği, bu tarihten beri beyannamelere yeni imzasını attığı, dava tarihine kadarda bir sorun çıkmadığı yolundaki itirazı ile yeni imzaya ilişkin noter tasdikli sirküler örneği Mahkemece dikkate alınmamıştır.
Oysa, imza yetkili kişiye ait olmasa bile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15 nci maddesi 1/d bendi ile, 14 üncü maddesi (c) bendinde yazılı olan (avukat olmayan vekil) tanımlamasının, dava açma ehliyetini haiz gerçek ve tüzel kişilerin temsilcilerini de kapsadığı sonucuna varılarak, Vergi Mahkemesinin, 30 gün içinde ehliyetli kişi tarafından yeniden dava açılmak üzere ya dilekçenin reddine karar vermesi yada Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 39 uncu maddesi uyarınca ara kararı vererek imza noksanlığının giderilmesini istemesi gerekirdi.
Bu durumda, her iki olasılık karşısında da davanın ehliyet yönünden reddi yasalara uygun bulunmadığından, davacının temyiz isteminin kabulüyle Mahkeme kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’nun Düşüncesi: Dava dilekçesini imzalayan kişinin sirkülerdeki imzası ile uyum sağlamaması nedeniyle davanın ehliyet yönünden reddedildiği anlaşılmakta olup, bu husus bir eksikliği ifade etmekte ise de, dilekçeyi imzalayan kimsenin bu konuda ehliyetsiz kişi olmadığı davacı şirket tarafından kabul edildiğinden,2577 sayılı Yasanın 15/1-d bendi kıyasen uygulanarak imza eksikliğinin dilekçe reddedilmek suretiyle tamamlattırılması yoluna gidilmesi gerekirken davanın ehliyet yönünden reddedilmesinde isabet bulunmamadığından temyiz konusu mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 24 ncü maddesinde öngörülen yurt dışı mühendislik hizmetleri istisnasından yararlanmak amacıyla başvuran davacı şirketin, bu isteğinin reddi yolundaki işlemin iptali istemiyle açtığı davayı dava dilekçesini imzalayan şahsın sirkülerde bulunan imzasıyla dilekçedeki imzası karşılaştırıldığında aynı elin ürünü olmadığının bilirkişi incelemesi sonucu tespit edildiği gerekçesiyle davayı ehliyet yönünden reddeden mahkeme kararı temyiz edilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31 inci maddesinde, “Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuniyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatı bozacak harektlerine karşı yapılacak işlemlerde Hukuk Usulü Mahkemeleri Kanunu hükümleri uygulanır” denilmekte, maddede sözü edilen Kanunun 39.maddesinde, ehliyeti haiz olan hükmi şahısların kanuni uzuvları vasıtasıyla ve icap eden mezuniyeti istihsal ile hareket edeceği, aksi halde hakimin tayin edeceği müddet zarfında şeraitin ikmali için muhakemeyi talika mecbur olduğu gibi davanın her halinde tarafların herbirinin
de bunu talep edebileceği, yine aynı Kanunun 40 ıncı maddesinde, hakimin tayin ettiği müddet zarfında şeraiti lazime ikmal olunmazsa yapılan muamelelerin hükümsüz addolunacağı belirtilmiştir.
Olayda, dava açma ehliyeti bulunan bir tüzel kişinin bu hakkını ortaklar kurulu kararıyla belli edilen yetkili kişi aracılığı ile kullanabileceği açıktır. Limited şirketin dava açma iradesi ortaya konulurken, ortaklar kurulu kararına göre şirket adına hareket etmesi gereken kişinin imzasının sirkülerdeki imza ile uyum sağlamamasının şirketin dava açma iradesini ve ehliyetini ortadan kaldıracağından söz edilemez. Nitekim, Vergi Dairesi Müdürlüğünün savunmasında ileri sürdüğü, dava dilekçesindeki imzanın farklılığı yönündeki iddasına karşılık olarak davacı şirket tarafından verilen cevapta, dilekçeyi imzalayan kişinin şirket ortağı olduğu ve şirketi temsil ve ilzama yetkili bir kişi olduğunu belirterek dava açma iradesi yinelenmiştir.
Bu durumda, imza noksanlığının ara kararı veya 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15/1-d bendi kıyasen uygulanarak dilekçe red edilmek suretiyle tamamlattırılması yoluna gidilmesi gerekirken davayı ehliyet yönünden reddeden mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Bu nedenle … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına 13.10.1998 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

AZLIK OYU
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden karara karşıyım.