Danıştay Kararı 4. Daire 1996/5692 E. 1997/7 K. 13.01.1997 T.

4. Daire         1996/5692 E.  ,  1997/7 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1996/5692
Karar No: 1997/7

D a v a c ı : …
V e k i l i :…
D av a l ı : Başbakanlık- ANKARA
İstemin Özeti : 31.12.1992 günlü ve 21452 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 17.11.1992 gün ve 1992/3802 sayılı Kararnamenin eki Karar’ın hazine bonosu faizleri ile alım-satım kazançları üzerinden yapılacak tevkifat oranının % 15 olmasını öngören 1 inci maddesinin 8 numaralı bendinin (J/ii) alt bendi ile 15 numaralı bendinin (a) alt bendi ve bu iki bendin 12 Şubat 1992 tarihinden itibaren ihraç edilen hazine bonosu alım satım kazançları ile faizleri hakkında da uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmesini öngören II nci maddenin 2 numaralı bendinin iptali isteminden ibarettir.
Savunmanın Özeti : Davanın reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Savcısı …’in Düşüncesi : Hazine bonosu faizleri ile hazine bonosu alım-satım kazançları üzerinden yapılacak tevkifat oranlarının belirlenmesine ilişkin 17.11.1992 gün ve 92/3802 sayılı kararnamenin eki kararın bazı maddelerinin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Dördüncü Dairesince verilen ret kararı, temyiz istemi üzerine Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunun 12.01.1996 günlü kararıyla bozulmuş ve karar kesinleşmiştir.
Bu durumda 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 ncu maddesinin 4 ve 5 inci fıkralarında düzenlendiği üzere; Danıştay dava dairelerince ilk derecede bakılan davalarda ısrar yolu olmadığından ve Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Genel Kurullarının kararlarına uyma zorunluluğu, anılan 4 ncü fıkra hükmü bulunduğundan, uyuşmazlığın kısmen kabulü ile anılan Kurul kararında belirtildiği üzere, dava konusu kararın II. maddesinin 2 numaralı bendinin hazine bonosu alım-satımlarındaki uygulamaya ilişkin kısmının iptali gerekeceği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunun bozma kararı gereği,dava konusu kararnamenin hazine bonosu alım satım kazançlarından yapılacak tevkifatla ilgili yürürlük tarihine ilişkin maddesinin iptali gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu’nun bozma kararı doğrultusunda dava dosyası yeniden incelenerek gereği görüşüldü:
1992/3802 sayılı Kararnamenin eki Karar’ın hazine bonosu faizleri ile alım satım kazançları üzerinden yapılacak tevkifat oranının % 15 olmasını öngören I inci maddesinin 8 numaralı bendinin (J/ii) alt bendi ile, 15 numaralı bendinin (a) alt bendi ve bu iki bendin 12 Şubat 1992 gününden itibaren ihraç edilen hazine bonosu alım satım kazançları ile faizleri hakkında da uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmesini öngören II nci maddenin 2 numaralı bendinin iptali istemiyle açılan dava, Danıştay Dördüncü Dairesinin 12.5.1994 günlü ve E:1993/3505, K:1994/3072 sayılı kararıyla; Bakanlar Kurulu’nun Gelir Vergisi Kanunu’nun 94 üncü maddesinin verdiği yetkiye dayanarak tevkifat oranlarını yeniden belirlenmesinde hukuka aykırı bir durum bulunmadığı, hazine bonosu faizleri üzerinden yapılan vergi tevkifatı daha önce 12.2.1992 gün ve 21140 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1992/2682 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile % 15 olarak belirlendiği ve bu husus dava konusu kararda aynen korunduğu için bu konudaki geçmişe yürüme iddiasının yerinde görülmediği, dava konusu Bakanlar Kurulu Kararı ile hazine bonosu alım satım kazançları üzerinden yapılacak vergi tevkifatının % 15 olarak belirlenmesinde ve bu oranların aynı nitelikteki gelirler üzerindeki vergi yükünü eşitlemek amacıyla 12.2.1992 gününden sonra ihraç edilen hazine bonosu alım satım kazançları ile faizleri hakkında da uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmesinde, vergilendirme döneminin henüz kapanmamış olması ve Kararnamenin yayım tarihi itibariyle kazanılmış hakların ihlal edildiği ve Kararnamenin geçmişe yürütüldüğünden söz etmenin mümkün olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
Kararın yükümlü kurum tarafından temyizi üzerine, Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu 12.1.1996 günlü ve E:1994/368, K:1996/17 sayılı kararıyla; Bakanlar Kurulu’na vergi yasalarında tanınan düzenleme yetkisinin, geçmişe yürümezlik ilkesine uygun kullanılması Hukuk Devleti ilkesinin en doğal ve zorunlu gereği olduğu halde, dava konusu kararda düzenleme yetkisinin, takvim yılının kapandığı gün kullanıldığı, yaklaşık on ay önce yapılmış ve hükümlerini yapıldıkları tarihte tamamlamış olan işlemleri de etkileyecek ve ek yük getirecek biçimde yürürlüğe konulmuş olduğundan, söz konusu düzenlemenin geçmişe yürümeyi içerdiği, bu yüzden takvim yılı henüz kapanmadan ve beyanname verme zamanı gelmeden yapıldığı neden gösterilerek, Kararnamede kazanılmış hakların ihlali ve geçmişe yürüme bulunmadığı yolundaki Daire kararının, hukukun temel ilkesine uygun düşmediği gerekçesiyle Daire kararının bozulmasına karar vermiş ve bu karar kararın düzeltilmesi aşamasından geçerek kesinleşmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3622 sayılı Kanun ile değişik 49 uncu maddesinin 4 üncü fıkrasıyla, Danıştay’ın bozma kararlarına karşı mahkemelere bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebilme olanağı tanındığı halde, anılan maddenin 6 ncı fıkrasında, “Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde de bu maddenin 4 üncü fıkrası hariç diğer fıkraları kıyasen uygulanır.” denilmekle, Danıştay dava dairelerine, ilk derecede baktıkları davalarla ilgili bozma kararlarına karşı, eski kararlarında ısrar edebilme olanağı tanınmamıştır. Bozma kararında, Bakanlar Kurulunun 92/3802 sayılı Kararnamesinin eki Kararın birinci maddesinin davaya konu edilen 8/J-ii bendi ile 15/a bendine ilişkin olarak herhangi bir gerekçe yer almamıştır.Daire kararı, sadece “hazine bonosu alım satım kazançlarına uygulanan % 15 tevkifat oranının 12 Şubat 1992 tarihinden itibaren ihraç edilen hazine bonosu alım satım kazançlarına da uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmesinin, geçmişe yürüme içerdiği ve hukukun temel ilkesine uygun düşmediği” gerekçesiyle bozulmuştur. Bununla beraber, bozma kararının hüküm fıkrasında, her hangi bir ayırım gözetilmeden Dördüncü Daire kararının bozulduğu belirtildiğinden, konunun tümüyle yeniden incelenip sonuçlandırılması gerekmektedir.
Dava konusu kararın birinci maddesinin 8/J bendi ile 15/a bendi hakkındaki Danıştay Dördüncü Dairesi kararında yer alan hüküm, bozma kararında tartışılıp eleştirilmediğinden ve daire kararında yazılı gerekçelerle kanuna ve usule uygun bulunduğundan, bu konudaki davada isabet görülmemiştir. Bozma kararında yer alan gerekçe ve buna dayanılarak tesis edilen hüküm karşısında varılan bu sonucun, bozmaya karşı “ısrar” olarak nitelendirilmesi söz konusu olmamak gerekir.
Bozma kararı Bakanlar Kurulunca yeniden tesbit edilen vergi oranlarının 1992 yılı kazançlarına uygulanması uygun görülmeyerek tesis edildiğinden ve bu karara uymak zorunlu bulunduğundan, dava konusu kararın yürürlüğe ilişkin ikinci maddesinin 2 numaralı bendinin iptali gerekmektedir.
Bu nedenlerle, 92/3802 sayılı Kararnamenin eki Kararın birinci maddesinin 8/J-ii bendi ile 15/a bendi hakkındaki davanın reddine, yürürlükle ilgili ikinci maddesinin 2 numaralı bendinin Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu’nun bozma kararı uyarınca iptaline, dökümü aşağıda yazılı yargılama giderlerinden davadaki haklılık oranına göre … liranın ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davacı vekili için takdir edilen … liranın davalı idareden alınıp, davacıya verilmesine … lira yargılama giderinin davacı üzerine bırakılmasına l3.1.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.