Danıştay Kararı 4. Daire 1996/3981 E. 1997/3982 K. 04.11.1997 T.

4. Daire         1996/3981 E.  ,  1997/3982 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1996/3981
Karar No: 1997/3982

Temyiz Eden : …
Vekili : …
Karşı Taraf : Mithatpaşa Vergi Dairesi Müdürlüğü-ANKARA
İstemin Özeti : Ortağı ve müdürü olduğu limited şirketin muhtelif vergi borçları nedeniyle yurt dışına çıkması yasaklanan davacı, sözü edilen vergilerin kaldırılması istemiyle dava açmıştır. … Vergi Mahkemesi … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davalı idarece verilen; davacı tarafından şirket borçları ödendiği için yurt dışına çıkma yasağının kaldırıldığı, karar verilirken bu hususun dikkate alınması yolundaki yazının davayı kabul niteliğinde olduğu gerekçesiyle, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir. Davacı, bu dilekçenin kabul olarak değerlendirilemeyeceğini, yasağın kalkması için borcun ihtirazı kayıtla ödendiğini, 1.6.1990 tarihinde ortaklıktan ayrıldığından sorumluluğu bulunmadığını ileri sürmekte ve kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Yasal dayanaktan yoksun bulunan temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Savcısı …’nın Düşüncesi : Olayda, … Limited Şirketinin kesinleşmiş Vergi borcunun kaldırılması istemiyle açlan davada, Vergi Mahkemesince verilen ve kabul nedeniyle uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin bulunan kararın, davacı tarafından bozulması istenilmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden, adı geçen şirketin kesinleşen vergi borcu nedeniyle, şirket ortağı ve müdürü olduğu öne sürülerek davacı hakkında yurt dışına çıkma yasağı konulduğu, dava açıldıktan sonra; davacının söz konusu yasağın kaldırılması için anılan borcu ödemesi üzerine, Vergi Dairesi Müdürlüğünün bu durumu açıklayan yazısının,Vergi Mahkemesince, davayı kabul beyanı olarak nitelendirildiği ve bu nedenlede davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hukuk Usulü Muhakemeleri kanunu’nun 92. maddesinde, kabul; iki taraftan birinin diğerinin neticei talebine muvafakat etmesi olarak tanımlanmıştır.
Karara esas alınan Vergi Dairesi Müdürlüğü yazısının ise, gerek içeriğinin açık bulunması,gerekse,davanın, şirketin kesinleşmiş vergi borcu nedeniyle, davacı tarafından kendi adına açılmış olması karşısında, kabul beyanı olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.
Bu itibarla Vergi Mahkemesince, davanın, anılan şirket adına açılmadığı hususu da gözetilerek sonuçlandırılması gerekirken, kabül nedeniyle işin esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinde isabet görülmediğinden, temyiz isteminin kabulü ile hukuka ve usul hükümlerine uygun bulunmayan söz konusu kararın bozulması gerekeceği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’un Düşüncesi : Davalı idarenin, vergi borçlarının ödenmesi nedeniyle, davanın yurtdışına çıkma yasağının kaldırıldığını belirten dilekçesinin davanın kabulü olarak nitelenmesi mümkün olmadığından aksi yöndeki mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Davacının ortağı olduğu şirketin vergi borcu nedeniyle yurt dışına çıkışı önlenmiştir. Davacı, şirket ortaklığından 1990 yılında ayrıldığını, şirket borçlarından sorumlu olamayacağını iddia ederek, kendisinden aranan vergi ve cezanın kaldırılmasını talep etmiştir. Bununla beraber, yurt dışına çıkabilmek için söz konusu vergileri ödemiştir. Mahkeme bu hususu bildiren vergi dairesi yazısını davanın idarece kabulü olarak niteliyerek davayı sonuçlandırmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31 inci maddesinde, bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanacağı belirtilmiş,bunların arasında kabul de sayılmıştır. Anılan Kanunun yollamada bulunduğu Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 52 nci maddesinde; kabul iki taraftan birinin, diğerinin netice-i talebine muvafakat etmesi olarak tanımlanmıştır. Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi, kabulde karşı tarafın istemine muvafakat edilmesi sözkonusudur. Vergi Mahkemesi kararında, davalı idarenin, karşı tarafın borçlarının ödendiği yolundaki yazısı davanın kabulü olarak değerlendirilmişse de, yukarıdaki tanım dikkate alındığında, bu ifadeyi karşı tarafın istemini kabul etmek olarak anlamak mümkün değildir.
Diğer taraftan, yurt dışına çıkabilmek için söz konusu vergilerin ödenmiş olması davanın konusunu ortadan kaldırmaz. Vergiye karşı açılan dava sonunda davacının söz konusu vergi ve cezanın sorumlusu olmadığı sonucuna ulaşılırsa, gereksiz yere tahsil edilen meblağın davacıya iadesi gerekecektir. Davacının hangi sıfatla sorumlu tutularak takip edildiği, uygulanan takip işlemlerinin niteliği ve hukuka uygun olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken kararda yazılı gerekçelerle sonuçlandırılmasında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…,K:… sayılı kararının bozulmasına 4.11.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.