Danıştay Kararı 4. Daire 1996/3949 E. 1997/1194 K. 09.04.1997 T.

4. Daire         1996/3949 E.  ,  1997/1194 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1996/3949
Karar No: 1997/1194

Temyiz Eden Taraflar : 1- Kağıthane Vergi Dairesi Müdürlüğü-İSTANBUL
2- …
İstemin Özeti : 1990 takvim yılı beyannamesinde istihkaklardan yapılan kesintilerin, kurumlar vergisi ile geçici vergiden mahsubundan sonra, kalanın bir bölümünün iadesi gerçekleştirilmiş, 16.11.1992 tarihli düzeltme fişi ile de diğer kısım iade edilmiştir. 3787 sayılı Kanun uyarınca matrah artırımında bulunan şirketin iade talebinin yerine getirilemeyeceğinden söz edilerek bu kanunun yürürlüğünden sonra iade edilen miktar kaçakçılık cezalı olarak istenmiştir. … Vergi Mahkemesi, … gün E:…, K:… sayılı kararıyla, 3787 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden sonra, bu Kanun’a aykırı şekilde iade edilen tutarın ihbarname ile istenmesinin yasaya uygun olduğu, şirketin süresinde 3787 sayılı Kanun’dan yararlanma isteminde bulunduğu, ret ve iade işleminden önce durum tesbit edilerek iade isteminin reddi gerektiği halde idarenin iade edilen vergilerin yeniden istenmesine neden olduğu gerekçesiyle davanın vergi aslına ilişkin kısmının reddine, kaçakçılık cezasının kaldırılmasına karar vermiştir. Davacı şirket, mahsup ve iade talebinin 3787 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden önce gerçekleştiğini, davalı İdare ise, kesilen cezanın yasaya uygun olduğunu ileri sürmekte ve kararın bozulmasını istemektedirler.
Savunmanın Özeti : Davalı İdare yasal dayanaktan yoksun bulunan karşı taraf temyiz isteminin reddi gerektiğini savunmaktadır.
Danıştay Savcısı …’nın Düşüncesi: Düzeltme fişiyle,haksız yere ret ve iade edildiği öne sürülen ve tevkif yolu ile kesilen vergilerin geri alınabilmesi için davacı kurum adına yapılan cezalı tarhiyatı; vergi aslını onamak, kaçakçılık cezasını ise kaldırmak suretiyle,değişiklikle onayan Vergi Mahkemesi kararının taraflarca bozulması istenilmektedir.
3787 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsilatının Hızlandırılması Ve Matrah Arttırımı Hakkında Kanunun 7.maddesinde,gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin,bu madde hükmünden yararlanarak beyan ettikleri matrahları arttırmaları halinde,daha önce tevkif yoluyla ödemiş oldukları vergilerin mahsup ve iade edilmiyeceği hükme bağlanmaştır.
Görüldüği gibi Yasadan yararlanılabilmesi; mukelleflerin kendilerine tanınmış bir kısım imkanlardan yararlanmaktan vazgeçmeleri halinde mümkün olabilecektir.
Olayda da davacı kurum 3787 sayılı Yasanın yürürlük tarihinden önce mahsup ve iade istemiyle başvurmuş isede daha sonra anılan Yasadan yararlanmak istediğine ve de yararlandığına göre,bu Yasanın yürürlük tarihinden sonra iade edilen ve tevkif yoluyla ödenmiş bulunan vergilerin geri istenmesinde ve davanın bu yönden reddedilmesinde hukuki bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Esasen, gerek sözü edilen maddenin düzenleniş tarzı ve 9.fıkrası lafzının açıklığı, gerekse 3787 sayılı Yasada farklı bir uygulamaya imkan sağlayacak herhangi bir hükme yer verilmemiş olması da,uygulamanın bu doğrultuda yapılmasını zorunlu kılmaktadır.
Diğer taraftan,olayın oluş biçimi ve özelliği dikkate alındığında,kesilen kaçakçılık cezasının kaldırılması da yerinde görülmüştür.
Açıklanan bütün bu nedenlerle,taraflarca ileri sürülen bozma nedenleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1 numaralı bendinde öngörülen nedenlerden hiçbirisine girmediğinden temyiz istemlerinin reddi ile hukuka ve usul hükümlerine uygun bulunan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerekeceği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’un Düşüncesi : Davanın 3787 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden önce mahsup ve iade talebinde bulunduğu dikkate alındığında, iade edilen vergilerin sözü edilen Kanun uyarınca geri istenemeyeceği, aksi yöndeki mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
3787 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsilatının Hızlandırılması ve Matrah Artırımı Hakkında Kanun’un 7 nci maddesinin 9 uncu fıkrasında, gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin bu madde hükmünden yararlanarak beyan ettikleri matrahları artırmaları halinde, daha önce tevkif yoluyla ödemiş oldukları vergilerin mahsup ve iade edilmeyeceği belirtilmiştir.
Davacının mahsup ve iadesini istediği vergiler, Gelir Vergisi Kanunu’nun 42 nci maddesi kapsamına giren işleri nedeniyle kendisine ödenen istihkaklardan, aynı kanunun 94 üncü maddesi uyarınca kesilen gelir vergileridir. Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 44 üncü maddesinde, ” Beyannamede gösterilen kazançlardan bu kanuna ve Gelir Vergisi Kanununa göre tevkifan kesilmiş olan vergiler beyanname üzerinden hesaplanan Kurumlar Vergisinden mahsup edilir. Mahsubu gereken miktar beyanname üzerinden hesaplanan Kurumlar vergisinden fazla olduğu takdirde, keyfiyet vergi dairesince mükellefe yazı ile bildirilir. Aradaki fark mükellefin işbu yazıyı tebellüğ tarihinden itibaren bir yıl içinde müracaatı halinde kendisine iade olunur.” denildiğine göre, davacının bu talebi haklı ve yerindedir. İdarenin bu hüküm uyarınca yapacağı iş, söz konusu vergi kesintisinin gerçekten yapılıp yapılmadığını ve bu vergilerin ödenip ödenmediğini araştırıp sonucuna göre işlem tesis etmekten ibarettir. Nitekim davalı vergi dairesi müdürlüğü, 31.12.1991 günlü düzeltme fişinde davacının beyannamesinde gösterdiği tutarda vergi ve fon tutarının iadesi gerektiğini tespit etmiştir.
Bununla beraber, düzeltme fişinde 163 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde öngörülen usule uyularak, bu tutarın ancak yüzde 30 unun red ve iadesine veya vadesi gelmiş vergi borçlarına mahsubu sağlanmış, kalanın vergi incelemesinden sonra iade edilebileceği belirtilmiştir. Söz konusu inceleme gecikince, davacı Banka Teminat Mektubu karşılığında söz konusu verginin iadesini 16.11.1992 günlü düzeltme fişiyle sağlamıştır.
Davacının işlemleri, iadeye esas olmak üzere, zamanaşımı süresinin
dolmasından az önce, ancak 23.11.1995 gününde incelemeye sevkedilmiş, inceleme elemanı 19.12.1995 günlü raporunda; kurum, uyuşmazlık dönemi ile ilgili olarak 3787 sayılı Kanunun 7 nci maddesine göre matrah artırımında bulunduğundan, işlemleri üzerinde bir inceleme yapılmasının mümkün olmadığını belirterek, 3787 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra iade edilen tutarın geri alınmasını önermiştir. Uyuşmazlık konusu vergi ve ceza bu öneri üzerine davacıdan istenmektedir.
Davacının iade talebi üzerine, vergi dairesi müdürlüğü, istihkaklardan tevkif edilen vergilerin ödenip ödenmediğini araştırabilirse de, talebin yerine getirilmesinin vergi incelemesi sonuna bırakılmasını ve iadenin bu inceleme sonucuna göre gerçekleştirilmesini haklı görmek mümkün değildir. Beyana dayanan vergilemede, tevkif yoluyla ödenen ve yıllık vergiye mahsubundan sonra iadesi gereken verginin, vergi incelemesi yapılıp sonuçlandırılıncaya kadar idare elinde kalmasını gerektiren böyle bir uygulama Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 44 üncü maddesinde öngörülmemiştir.
Davacı 3787 sayılı Kanunun yürürlüğünden önce, iade talebinde bulunmuş ve bu talebindeki haklılığı yine bu kanunun yürürlüğünden önce 31.12.1991 günlü düzeltme fişiyle idarece saptanmıştır. Buna rağmen, idarenin kanunda öngörülmeyen nedenlerle, söz konusu vergiyi 3787 sayılı Kanun yürürlüğe girinceye kadar fiilen iade etmemiş olması davacının bu hakkının ortadan kaldırıldığının kabulünü gerektiremez. 3787 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra davacıya iade edilen verginin, bu kanunun 7 nci maddesinden söz edilerek, geri istenmesinde ve buna karşı açılan davanın reddinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle … Vergi Mahkemesinin … gün E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına Vergi Dairesi Müdürlüğü temyiz isteminin reddine, 9.4.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.