Danıştay Kararı 4. Daire 1996/2603 E. 1996/5672 K. 17.12.1996 T.

4. Daire         1996/2603 E.  ,  1996/5672 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1996/2603
Karar No: 1996/5672

Temyiz Eden : …
Karşı Taraf : Arda Vergi Dairesi Müdürlüğü EDİRNE
İstemin Özeti : 1995 yılına ait “Muhtasar Beyannamelere ilişkin Yıllık Bildirim”i 235 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile belirlenen süreden sonra veren davacı adına Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355 inci maddesi uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilmiştir. … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 235 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile stopaj gelir vergisi ve katma değer vergisi mükellefleri için, tebliğde açıklanan esaslar çerçevesinde yıllık bildirim verme zorunluluğu getirilip, tebliğin son parağrafında da yıllık bildirimleri belirlenen sürede vermeyenler ile eksik veya yanıltıcı olarak düzenleyenler hakkında Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355 inci ve 361 inci maddeleri uyarınca işlem Yapılacağının belirtildiği, olayda 1995 yılına ait muhtasar beyannameye ilişkin bildirimi tebliğde öngörülen 20.1.1996 tarihi yerine bu tarihten sonra 24.1.1996 gününde vergi dairesine verdiği ihtilafsız olan davacı adına kesilen özel usulsüzlük cezasında kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, söz konusu cezanın kanuni dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti :Temyiz isteminin reddi gerektiği savunlmuştur.
Danıştay Savcısı …’nın Düşüncesi : Olayda, muhtasar beyannamelere ilişkin yıllık bildirimi süresi içinde vermediğinden bahisle davacı adına kesilen özel usulsüzlük cezasına karşı açılan davanın, reddi yolundaki vergi mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Bilgi Verme” başlıklı 148. maddesinde, kamu idare ve müesseseleri, mükellefler veya mükelleflerle muamelede bulunan diğer gerçek ve tüzel kişilerin, Maliye Bakanlığının veya Vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların istiyecekleri bilgileri vermeye, “Devamlı Bilgi Verme” başlıklı 149. maddesinde de, kamu idare ve müesseseleri ile gerçek ve tüzel kişilerin vergilendirmeye ilişkin olaylarla ilgili olarak Maliye ve Gümrük Bakanlığı ve Vergi dairesince kendilerinden yazı ile istenecek bilgileri belli fasılalarla ve devamlı olarak yazı ile, vermeye mecbur oldukları hükme bağlanmıştır.
27 Aralık 1994 günlü ve 22154 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 235 Sıra Nolu Vergi Usul kanunu Genel Tebliği ile de, sözü edilen maddelerin Maliye Bakanlığına Verdiği Yetkiye dayanılarak stopaj gelir vergisi ile katma değer vergisi mükellefleri (götürü ticaret ve serbest meslek kazanç mükellefleri hariç) için yıllık bildirim verme zorunluluğu getirilmiş bu bildirimleri belirlenen sürelerde vermeyenler, eksik veya yanıltıcı olarak düzenleyenler hakkında Vergi Usul kanununun mükerrer 355. ve 361 maddeleri uyarınca gerekli işlemlerin yapılacağı açıklanmıştır. Oysa Mükerrer 355. maddede cezalandırılan bilgi vermekten çekinme eylemi, Vergi Usul Kanunu’nun 86. ve 148. Maddeleriyle 150. maddenin 4 numaralı bendinde öngörülen bilgi verme ve bildirim yükümlülüklerine aykırı davranışlardır.
Vergi Usul Kanunu’nun bu maddeleri dışında kalan 149. Maddesinde öngörülen bilgi verme yükümlülüğüne aykırı davranışların bu hükme göre cezalandırılması mümkün değildir.
Mükerrer 355. maddede öngörülmemiş olmasına rağmen, tebliğ ile 213 sayılı yasanın 149. maddesinde öngörülen bilgi verme yükümlülüğüne aykırı davrananlar hakkında cezai yaptırım öngörülmesi yasaya aykırıdır. Yasaya aykırı böyle bir açıklamanın, yükümlüleri Tebliğin söz konusu yaptırımı ile bağlı kılmasına ise imkan yoktur.
Davacının eylemi, 213 sayılı yasanın 352. maddesinin ikinci derece usulsüzlüklerle ilgili yedinci bendinde yazılı kuralın uygulanmasını gerektirmekte iken, yasanın öngörmediği bir niteleme taşıyan 235 sayılı Genel Tebliğe dayanılarak kesilen özel usulsüzlük cezasına karşı açılan davanın reddi yolundaki kararda yasaya uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Davacı adına kesilen cezaya dayanak gösterilen Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355 inci maddesi hükmünün, Genel Tebliğle getirilen esasları da kapsayacak şekilde genişletilmesi, Kanun’un amacına aykırı bir uygulama sonucu doğuracağından, yıllık bildirim verme yükümlülüğüne aykırı davranan mükellefler hakkında tatbiki mümkün görülmediğinden, mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355/1 inci maddesinde, Bu Kanun’un 86, 148 ve 257 nci maddeleriyle 150 nci maddesinin 4 numaralı bendi hükümlerine çekinme sebebi olmaksızın riayet etmeyenlerden, birinci sınıf tüccarlar ve bilanço esasına göre defter tutan çiftçiler ile serbest meslek erbabı hakkında 10.000.000 lira özel usulsüzlük cezası kesileceği öngörülmüştür.
Bu maddede ceza kesilebilmesi için dayanak gösterilen Vergi Usul Kanunu’nun 86 ncı, 148 inci ve 257 nci maddeleri, esas olarak matrah takdiri ve vergi incelemeleri için zirai kazançlar il ve merkez komisyonları ile Maliye Bakanlığının ve vergi incelemesi yapmaya yetkili olanların isteyecekleri bilgileri vermek yönünden mükelleflere yüklenen ve uyulması zorunlu kılınan ödevleri düzenlemekte olup, devamlı bilgi verme keyfiyeti ise Kanun’un 149 uncu maddesiyle getirilmiştir.Maliye Bakanlığı yukarıda anılan 148 ve 149 uncu maddelerin verdiği yetkiden hareketle 235 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğini yayımlamıştır. Bu tebliğle getirilen “Muhtasar beyannamelere İlişkin Yıllık Bildirim”, Vergi Usul kanununun 148 inci maddesinde belirtilen ve mükerrer 355 inci madde uyarınca uyulmaması halinde özel usulsüzlük cezası kesilmesini gerektiren “bilgi verme” niteliğinde bir düzenleme değil 149 uncu maddesinde düzenlenen “devamlı bilgi verme” kapsamında Bakanlıkça yapılan bir düzenlemedir. 149 uncu maddeye göre mükelleflere getirilen bir ödev, davacı hakkında uygulanan cezanın dayanağı olan mükerrer 355 inci maddede öngörülmediğine göre, söz konusu bildirimi vermeyen veya bu konudaki yükümlülüğü süresinde yerine getirmeyen mükellefler hakkında uygulanması mümkün olmayıp, böyle bir düzenleme cezanın kanuniliği ilkesine aykırı olduğu gibi kanunda öngörülmeyen bir cezanın idari düzenlemeyle konulması sonucunu doğurur ki idari cezalar için de geçerli olan “cezanın kanunla konulması” genel kuralının ihlali anlamındadır. Bu itibarla kanuna aykırı olarak davacı adına ceza kesilmesinde ve bu cezaya karşı açılan davayı reddeden mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Bu nedenle davacı temyiz isteminin kabulü ile … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, 17.12.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.