Danıştay Kararı 4. Daire 1996/2306 E. 1996/5682 K. 18.12.1996 T.

4. Daire         1996/2306 E.  ,  1996/5682 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1996/2306
Karar No: 1996/5682

Temyiz Eden : …
Vekili : …
Karşı Taraf : Hocapaşa Vergi Dairesi Müdürlüğü/İSTANBUL
İstemin Özeti : 1991 yılı işlemlerinin, hayat sigortası primlerinden riyazi ihtiyat olarak ayrılan kısmının Devlet tahvili ve Hazine bonosuna yatırılan bölümünden sağlanan faiz geliri yönünden incelenmesi sonunda saptanan matrah farkı üzerinden davacı şirket adına ikmalen kurumlar vergisi salınıp fon hesaplanmış, kusur cezası kesilmiştir. … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “İndirilecek Giderler” başlıklı 14 üncü maddesinin 4 numaralı bendinde, sigorta şirketlerinde bilanço gününde hükmü devam eden sigorta mukavelelerinin istilzam ettiği teknik ihtiyatların kurum kazancının tespitinde ayrıca hasılattan indirebilecekleri belirtilmiş, anılan bendin parantez içi hükmünde ise hayat sigorta şirketlerinde riyazi ihtiyatlardan temettü ve faizleri vergiden istisna edilmiş olan menkul kıymetlere yatırılan kısma ait faizlerin, giderler meyanında gösterilemeyeceğinin ifade edildiği, Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 39 uncu maddesinde ise, ticari faaliyete bağlı olarak elde edilen Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizlerinin ticari kazançtan indirileceğinin öngörüldüğü, bu hükümler uyarınca olayın incelenmesinden uyuşmazlığa konu faiz gelirinin daha önce kurumun Kar/Zarar hesabına gider olarak intikal ettirilen ve kurumun kendi politikalarına göre değerlendirilen riyazi ihtiyatlardan kaynaklandığı, bu nedenle daha önce indirim konu yapıldığı için ayrıca anılan 14/4 üncü maddeye göre tekrar indirime tabi tutulmasının mükerrer indirim sonucunu doğuracağı, zaten söz konusu gelirin sigorta şirketiyle ilgili olmayıp sigortalıya ait ve sözleşme süresi sonunda sigortalıya verilmesi gereken bir gelir olduğu, bu itibarla inceleme raporunda saptanan hususlar doğrultusunda yapılan tarhiyatta kanuna aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı şirket, söz konusu gelirin vergiden müstesna olmadığını ve matrahın hesabında matematiksel hata bulunduğunu, tarhiyatın kaldırılması gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : Temyiz başvurusu; Sigorta Murakabe Kanununa göre yatırıma yönlendirilmek üzere ayrılan ve Devlet tahvili ve Hazine bonosu alımında kullanılan riyazi ihtiyatlar dolayısıyla elde edilen faiz gelirini Kurumlar Vergisi Kanununun 14 üncü maddesinin 4 üncü fıkrası uyarınca gider olarak kurum kazancından indiren davacı şirket adına ikmalen salınan kurumlar vergisi ve fon kesintileri ile kesilen vergi cezasına ait işlemlerin iptali istemiyle açılan davanın reddine dair Vergi Mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir.
Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinde; kurumlar vergisinin, birinci maddede yazılı mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı; safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür. Gelir Vergisi Kanununun ticari kazancın safi tutarının tespitiyle ilgili olup,vergilendirme döneminde yürürlükte bulunan Mük.39 uncu maddesinde de; Hazine bonosu ve Devlet tahvili faizlerinin (1.1.1992’den önce tevkifata tabi tutulmuş olma koşuluyla),ticari kazançtan indirileceği açıklanmıştır. Buna göre; safi kurum kazancının tespiti sırasında; ilgili dönemde elde edilen Devlet tahvili ve Hazine bonosu faizlerinin kurum kazancından öncelikle indirilmesi gerekmektedir.Bu durumda; ilgili vergilendirme döneminde gelir ve kurumlar vergilerinden müstesna olmadığı anlaşılan söz konusu faizlerin, Kurumlar Vergisi Kanununun ticari kazanç gibi hesaplanan kurum kazancının tespitinde hasılattan ayrıca indirilecek giderleri düzenleyen 14 üncü maddesinin 4 üncü bendinin parantez içi hükmü kapsamında mütalaa edilmeleri olanaklı değilse de; daha önce safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun vergilendirme döneminde yürürlükte olan Mükerrer 39 uncu maddesi uyarınca hasılattan indirildiklerinden, ikinci kez Kurumlar Vergisi Kanununun 14 üncü maddesi uyarınca hasılattan indirilmeleri, mükerrerlik yaratacak niteliktedir.
Bu nedenle; davanın reddi yolunda verilen kararda hukuka aykırılık bulunmadığından; temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 14 üncü maddesinin 4 üncü bendinin parantez içi hükmüyle, riyazi ihtiyatların vergiden istisna edilmiş devlet tahvili ve hazine bonusuna yönlendirilen kısmına ait faizlerin, kurum kazancının tespitinde ayrıca hasılattan indirilmelerine olanak tanınmadığından davacının vergi aslı ve buna bağlı kusur cezası yönünden ileri sürdüğü iddialarda isabet yoksa da, ikmalen ve re’sen salınan vergiler üzerinden fon hesaplanmasının kanunda öngörülmemiş olması nedeniyle, mahkeme kararının fonlar yönünden bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Davacı şirketin, inceleme raporuna dayanılarak ikmalen salınan kurumlar vergisi ile bu vergiye bağlı olarak kesilen kusur cezasına yönelik olarak ileri sürdüğü iddialar, mahkeme kararının dayandığı gerekçeleri kusurlandıracak nitelikte görülmemiştir. Matrahın hesaplanmasında matematiksel hata yapıldığına ilişkin iddianın ise, incelemenin amacı ve yöntemi dikkate alındığında temyiz safhasında irdelenmesi mümkün değildir, ancak söz konusu iddia açısından zamanaşımı müddeti içinde düzeltme hükümlerinden yararlanma hakkı bulunduğu kuşkusuzdur.
Davacı adına ikmalen salınan vergi esas alınarak fon hesaplanmış ve bunun için ayrıca kusur cezası uygulanmışsa da, tahakkuk eden vergi üzerinden fon hesaplanması ancak beyanname verilmesi halinde mümkün olup, ikmalen veya re’sen salınan vergiler üzerinden fon hesaplanıp mükelleften istenmesi Kanun’da öngörülmemiştir. Dolayısiyle davacı şirket hakkında hesaplanan fon ile buna bağlı olarak kesilen kusur cezasının kanuni dayanağı yoktur.
Bu nedenle davacı temyiz isteminin fon ve bağlı ceza yönünden kabulü ile … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının bu yönden bozulmasına, davacı şirketin vergi aslı ve cezasına ilişkin temyiz isteminin reddine, 18.12.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.