Danıştay Kararı 4. Daire 1996/2052 E. 1997/1975 K. 16.06.1997 T.

4. Daire         1996/2052 E.  ,  1997/1975 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1996/2052
Karar No: 1997/1975

Temyiz Eden Taraflar : 1-Battalgazi Vergi Dairesi Müdürlüğü-ESKİŞEHİR
2- …
İstemin Özeti : 1993 yılı işlemleri incelenen davacı limited şirketin ortağına faizsiz borç para vermek suretiyle örtülü kazanç dağıttığı ileri sürülerek belirlenen matrah üzerinden ilgili yılda zarar beyan edilmesi nedeniyle 1994 yılı için re’sen kurumlar vergisi ve geçici vergi salınmış, kaçakçılık cezası kesilmiştir. … Vergi Mahkemesi, … gün E:…, K:… sayılı kararıyla, davacı şirket tarafından, ortaklarına verdiği borç para için faiz yürütülmesinin örf ve teamüle aykırı olduğu, sözü edilen paraların ortakların kar payına mahsuben verildiği ileri sürülmüşse de, bu miktar paranın uzun süreli faizsiz borç olarak verilmesinin, enflasyon karşısında teamül ile açıklanamayacağı, öte yandan ortakların şirketten kar payı alacakları bulunmadan da ortaklar cari hesabından borç para çektiklerinin belirlendiği, bu durumda bankaların en düşük kısa vadeli genel kredi faiz oranlarını dikkate almak suretiyle hesaplanan matrahın yerinde olduğu, matrahın bulunuşu itibarıyla olaya kusur cezası uygulanması gerektiği, ikmalen ve re’sen yapılan tarhiyatlarda geçici vergi salınamayacağı, geçici vergi için salınan kaçakçılık cezasının kusur cezasına çevrilmesinin uygun olacağı gerekçesiyle matrahın kusur cezalı olarak azaltılmasına karar vermiştir. Davalı İdare kesilen kaçakçılık cezasının yasaya uygun olduğunu, davacı şirket ise, örtülü kazanç dağıtılmadığını, aksi düşünülse bile, vadesiz ticari mevduat hesabının dikkate alınması gerektiğini ileri sürmekte ve kararın bozulmasını istemektedirler.
Savunmanın Özeti : Davalı İdare, yasal dayanaktan yoksun bulunan davacı şirket temyiz isteminin reddi gerektiğini savunmaktadır.
Danıştay Savcısı … ‘in Düşüncesi: Temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49.maddesinin l.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle taraflar temyiz isteminin reddiyle Vergi Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’un Düşüncesi : Taraflar temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından taraflar temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Davalı İdarenin temyiz dilekçesinde cezaya ilişkin olarak ileri sürdüğü iddialar ile davacı şirketin vergi aslına yönelik iddiaların bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte görülmemiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 120 nci maddesinin 1 inci fıkrasında, “Gerçek usulde gelir vergisine tabi ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek erbabı, cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere, geçici vergi öderler.” denildikten sonra ikinci fıkrasında, geçici vergi tutarı, içinde bulunulan yılda verilen “yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinin”, ticari ve mesleki kazanca isabet eden kısmının yüzde ellisi olarak belirlenmiştir. Fıkrada ayrıca, “Geçici vergi, yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilir ve yıllık gelir vergisi ile birlikte tarh ve tahakkuk ettirilir.” denilmektedir.
Bu hükümlerden, “cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere” “yıllık gelir vergisi beyannamesi ile” beyan edilecek olan geçici verginin, “yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisinin” yüzde ellisi oranında olacağı anlaşılmakta olup, yıllık beyannamede gösterilen dönem matrahı dışında herhangi bir tutar üzerinden hesaplanıp istenmesi olanağının bulunmadığı görülmektedir. Yıllık beyanname ile bildirilmesi gereken dönem gelirinin hiç beyan edilmemesi yada noksan beyanı nedeniyle ikmalen yada re’sen tarh edilen vergi, “yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisi” olarak nitelendirilemeyeceğinden, ikmalen yada re’sen tarh olunan yıllık gelir vergisi üzerinden ayrıca geçici vergi hesaplanıp istenmesine, sözü edilen hükümler karşısında olanak bulunmamaktadır.
Bununla beraber, mükerrer 120 nci maddeye, 3946 sayılı Kanunla eklenen dördüncü fıkrada, “Yapılan incelemeler sonucunda, geçmiş dönemlere ait geçici verginin eksik beyan edildiğinin tespiti halinde, eksik beyan edilen bu kısım için re’sen veya ikmalen geçici vergi tarhedilir. Ancak, yıllık beyanname verme süresi geçtikten sonra geçici verginin aslı aranmaz, bu vergiye gecikme faizi ve ceza uygulanır.” denilmektedir. 3946 sayılı Kanunla maddenin birinci ve ikinci fıkralarında bir değişiklik yapılmamış, geçici verginin “yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisi” üzerinden hesaplanacağı kuralı değiştirilmemiştir. Bu haliyle yeni dördüncü fıkra hükmünü, ikmalen veya re’sen salınacak gelir vergisiyle birlikte geçici vergi de tarhedileceği biçiminde anlamak mümkün değildir.
Re’sen veya ikmalen geçici vergi tarhı ancak, yine 3946 sayılı Kanunla, mükerrer 120 nci maddeye eklenen 3 üncü fıkra uygulamasında sözkonusu olabilir. Sözü edilen üçüncü fıkrada aynen, “Kurumlar da dahil olmak üzere, mükellefler dilerlerse, ilgili hesap döneminde üçer aylık bilanço ve gelir tablosuna göre hesaplanan kazançlarının % 25 ini geçici vergi olarak öderler. Bu usulde hesaplanan geçici vergi, üçer aylık dönemleri takip eden ayın 20 nci günü akşamına kadar gelir veya kurumlar vergisi bakımından bağlı olunan vergi dairesine beyan edilir ve aynı süre içinde ödenir. Bu usulü seçen mükellefler hakkında ikinci fıkra hükümleri uygulanmaz. Bu usulü seçen mükellefler iki yıl geçmeden bu usulden dönemezler.” denilmektedir. Bu usulü seçen mükelleflerin, üç aylık beyannameyi vermemeleri yada beyanlarının bilanço ve gelir tablolarına yada gerçeğe uygun olmaması halinde, re’sen veya ikmalen geçici vergi tarhı ve vergi ziyaına sebebiyet vermeleri nedeniyle cezaya muhatap tutulmaları gerektiğinden dördüncü fıkra hükmünün de haklarında uygulanması mümkün bulunmaktadır.
Sonuç olarak, bir vergilendirme dönemi için ikmalen veya re’sen vergi tarhı halinde, bu vergi tutarı üzerinden, takip eden vergi dönemi için, geçici vergi hesaplanması mümkün bulunmadığından, vergi ziyaına yol açıldığından söz edilerek geçici vergi için ceza kesilebileceğinin kabulünde isabet yoktur.
Bu nedenle, davacı şirketin geçici vergiye uygulanan kusur cezasıyla ilgili temyiz isteminin kabulüyle, … Vergi Mahkemesinin … gün E:…, K:… sayılı kararının sözü edilen hüküm fıkrasının bozulmasına, davacının diğer talepleri ile Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün temyiz isteminin reddine, 16.6.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.