Danıştay Kararı 4. Daire 1995/1259 E. 1995/5877 K. 27.12.1995 T.

4. Daire         1995/1259 E.  ,  1995/5877 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1995/1259
Karar No: 1995/5877

Temyiz Eden: Dış Ticaret Vergi Dairesi Başkanlığı-İSTANBUL
Karşı Taraf : …
Vekili : …
İstemin Özeti : Davacı adına, yönetim kurulu üyesi bulunduğu … Anonim Şirketinin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili için … takip numaralı ödeme emri düzenlenmiştir. … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla;borçlu şirketin mal varlığına haciz konulduğu, bir kısım borçlarının ödendiği, icrai işlemlerin devam ettiği anlaşıldığından 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10 uncu maddesindeki şartlar oluşmaksızın davacı hakkında yapılan takipte isabet bulunmadığı gerekçesiyle ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir. Davalı İdare borçlu şirket nezdinde yapılan takiplerden sonuç alınmaması nedeniyle kanuni temsilcinin takibinde kanuna ve usule aykırılık bulunmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Cevap verilmemiştir.
Danıştay Savcısı …in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin reddiyle Vergi Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …’nun Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10 uncu maddesine göre, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri tarafından yerine getirilecek, kanuni temsilciler tarafından söz konusu ödevlerin yerine getirilmemesi dolayısiyla mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı
alacaklar, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacaktır. Türk Ticaret Kanunu’nun 312 nci maddesinde ise, anonim şirketlerin esas mukaveleleriyle tayin veya umumi heyetçe intihap edilmiş en az üç kişiden oluşan bir idare meclisinin bulunacağı, idare meclisinin pay sahibi aza ortaklardan teşekkül edeceği, pay sahibi olan hükmi bir şahsın idare meclisi azası olamayacağı, buna karşın hükmi şahsın temsilcisi olan hakiki şahısların idare meclisine aza seçilebilecekleri belirtilmiştir.
Bu hükümlere göre, anonim şirketin vergi mükellefi veya sorumluluğuna ilişkin ödevlerinin kanuni temsilcisi olan idare meclisi tarafından yerine getirilmesi gerekli bulunmaktadır. İdare meclisi üyelerinin gerçek kişilerden oluşacağı dikkate alındığında, temsilci sıfatıyla ortaya çıkan bu sorumluluğun, sözü edilen idare meclisi üyelerine ait olması gerekmektedir.
Buna göre bir anonim şirketin ortağı olan ve kanun gereğince gerçek kişi vasıtasıyla bu anonim şirkette temsil edilen Davacı Anonim Şirketin, Vergi Usul Kanunu’nun 10 uncu maddesine göre takibi mümkün bulunmamaktadır. Davalı Vergi dairesi müdürlüğünün yükümlü şirket hakkındaki takiplerin sonuçsuz Kaldığı yolundaki iddiası kararı kusurlandıracak nitelikte görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddine 27.12.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.