Danıştay Kararı 4. Daire 1993/2647 E. 1994/598 K. 08.02.1994 T.

4. Daire         1993/2647 E.  ,  1994/598 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1993/2647
Karar No: 1994/598

Temyiz Eden : …
Karşı Taraf : Gaziosmanpaşa Vergi Dairesi Müdürlüğü-İSTANBUL
İstemin Özeti : Davacı anonim şirketin 1989 takvim yılına ilişkin beyannamesini vermemesi üzerine takdir komisyonu kararına dayanılarak davacı şirket adına kurumlar vergisi salınmış, kaçakçılık cezası kesilmiştir. … Vergi Mahkemesi … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacı şirket adına yapılan tarhiyata karşı şirket temsilcisi tarafından dava açıldığı, ancak şirketin 5.5.1988 tarihinde tasfiyeye girdiği, bu tarihden sonra idare ve temsil yetkisinin tasfiye memurlarına ait olduğu, bu nedenle davanın temsil yetkisine haiz tasfiye memuru veya tasfiye memurunun tayin edeceği vekil tarafından açılması gerekirken şirketin eski temsilcisi tarafından açılmasında yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Davacı şirket, tasfiye memurunun açılan davaya muvafakat ettiğini, gerekirse imza eksikliğinin tamamlanacağının bildirildiğini buna rağmen davanın reddedilmesinin kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Yasal dayanaktan yoksun bulunan temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Savcısı … Düşüncesi : 5.5.1988 tarihinde tasfiyesine karar verilen mükellef şirket adına 1989 takvim yılı için yapılan cezalı tarhiyata karşı şirket yönetim kurulu üyesi tarafından açılan davada, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15 inci maddesinin 1/d bendi hükmü uyarınca 30 gün içinde yeniden istemde bulunulmak üzere dilekçe red kararı verilmesi gerekirken davanın ehliyet yönünden reddi yolunda verilen kararda isabet görülmediğinden temyiz isteminin kabulüyle mahkeme kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince Tetkik Hakimi …’ın açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31 inci maddesi uyarınca ehliyete ilişkin ihtilaflarda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili hükümleri uygulanacaktır.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 39 uncu maddesinde tüzel kişilerin kanuni organları aracılığıyla dava takip edebilecekleri, kanuni organlar tarafından davanın açılmaması durumunda bir süre belirlenerek, yetkili kişiler tarafından dava açılıncaya kadar davacının ertelenebileceği, aynı Kanunun 40 ıncı maddesinde de verilen bu süre içinde yetkili kişiler tarafından dava açılmazsa yapılan işlemin hükümsüz kalacağı öngörülmüştür.
Anonim şirketlerin tasfiyesi halinde şirket organlarının durumunun ne olacağını açıklayan Türk Ticaret Kanunu’nun 440 inci maddesinde şirketin tasfiye haline girmesi durumunda organların vazife ve selahiyetlerinin, tasfiyenin yapılabilmesi için zaruri olan ve fakat mahiyetleri icabı tasfiye memurlarınca yapılamayan muamelelere inhisar edeceği belirtilmiştir.
Olayda davacı şirket adına yapılan tarhiyata karşı şirket temsilcisi … tarafından dava açılmıştır. Mahkemece davacı şirketin 5.5.1988 tarihinde tasfiyeye girdiği, bu nedenle tasfiye memuru tarafından dava açılması gerektiği görüşüyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15 inci maddesinin 1/b bendi gereğince dava ehliyet yönünden reddedilmiştir. Dava açma ehliyetini taşıyan bir tüzel kişinin bu hakkını ana sözleşmesinde belli edilen kişiler eliyle kullanabileceği açık ise de, şirketin tasfiyeye girmesi üzerine tasfiye memurlarınca dava açılması gerektiğinden ve mahkemenin ara kararına cevaben tasfiye memurunca imza eksikliğinin tamamlanması için gereğinin yapılması istenilmekle dava kabullenildiğinden davanın ehliyet yönünden reddinde isabet görülmemiştir.
Bu nedenle … Vergi Mahkemesinin … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına 8.2.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.