Danıştay Kararı 3. Daire 2022/811 E. 2023/314 K. 14.02.2023 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2022/811 E.  ,  2023/314 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2022/811
Karar No : 2023/314

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı/…
(… İhtisas Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av…
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av…

İSTEMİN KONUSU : …. Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirketin, Ocak ve Şubat 2020 dönemlerinde gerçekleştirdiği ihraç kayıtlı teslimler nedeniyle yüklendiği katma değer vergisi alacağının vergi borçlarına mahsuben iadesi talebinin, vergi inceleme raporu sonucuna göre yerine getirileceğinden bahisle reddine yönelik … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davacının iade talebinin reddini gerektirecek mahiyette somut bir tespit bulunmadığından dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle işlem iptal edilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı şirketin 20/09/2019 tarihli ihbar üzerine incelemeye sevk edildiği, muhbir tarafından davacının da aralarında bulunduğu bir kısım firmaların organizasyon kapsamında sahte fatura düzenlemek suretiyle haksız iade aldıklarının ihbar edildiği, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 14/02/2023 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X)-KARŞI OY :
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun, “İhracat İstisnası” başlıklı 11. maddesinde, ihracat teslimlerinin vergiden istisna olduğu düzenlenmiş; aynı Kanun’un 32. maddesinde, Kanunun 11, 13, 14 ve 15. maddeleri ile 17. maddenin (4) numaralı fıkrasının (s) bendi uyarınca vergiden istisna edilmiş bulunan işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanacak katma değer vergisinden indirileceği, vergiye tabi işlemlerin mevcut olmaması veya hesaplanan verginin indirilecek vergiden az olması hallerinde indirilemeyen katma değer vergisinin, Maliye ve Gümrük Bakanlığınca tespit edilecek esaslara göre bu işlemleri yapanlara iade olunacağı hükme bağlanmıştır.
3065 sayılı Kanun’un 11. maddesi uyarınca, katma değer vergisinden istisna teslimlerde bulunan, bu nedenle, teslimleri (ihracat/satış) sırasında, alıcılarından, teslim bedelini katma değer hariç olarak tahsil eden davacı tarafından, satılan/ihraç edilen emtiaların alışı sırasında ödenen katma değer vergisinin (ihracatları/satışları sırasında katma değer vergisi tahsil edemediğinden) indirim mekanizması çerçevesinde giderilmesinin mümkün bulunmaması nedeniyle, alışları sırasında ödenen bir kısım katma değer vergisinin genel esaslar uyarınca iadesinin mümkün bulunup bulunmadığının tetkiki uyuşmazlığın çözümü için önem arz etmekte, iadenin gerçekleştirilebilmesi için, ihracat (satış) işlemlerinin gerçeği yansıtması gerektiği gibi, yüklenilen ancak indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisinin (dolayısıyla ihracata konu edilen alışların) da gerçeği yansıtması gerekmektedir.
Mükelleflere nakden/mahsuben iade yönünden yasayla tanınan hakkın biçimsel koşulların varlığının yanı sıra gerçekte de var olduğunun denetimini yapacak olan idarenin tesis edeceği işlemlere esas yetkisinin iade talebinin nereye ve nasıl yapılacağı, iade işlemlerinde hangi belgelerin aranılacağı gibi düzenlenmelerle sınırlı olduğu yolundaki gerekçenin katma değer vergisinin kendisine özgü mekanizmasına ve istisnalar dışında, her imalatçı ve satıcının yarattığı katma değer üzerinden hesaplanan vergiden, bu malların satın alınmasında yüklenilen vergilerin indirilerek kalan tutarın Hazineye intikali ettirilmesi gayesine uygun düştüğü düşünülemez.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 229. maddesinde yer alan hüküm uyarınca fatura; satılan emtia veya yapılan iş karşılığında düzenlenen yasal belge olduğuna göre gerçekten bir emtia teslimi yapılmadığı halde düzenlenmesi ve böyle bir faturanın kayıtlara alınması Vergi Usul Kanunu ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na aykırıdır. Kaldı ki, gerçek bir emtia teslimine dayanmayan faturalarda gösterilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılamayacağı Katma Değer Vergisi Kanununun 29. ve 34. maddelerinde öngörülmüş bulunmaktadır.
213 sayılı Kanun’un 359. maddesinde sahte belge, ortada gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi gösterilerek düzenlenmiş belge olarak açıklanmış olup, düzenleniş amacı itibarıyla bu nitelikte olan belgelere artık hukuken itibar edilemeyeceği ve içeriklerinin doğru olarak kabul edilemeyeceği açıktır.
Uyuşmazlık konusu olayda, davacının faaliyet gösterdiği akaryakıt sektöründe yer alan firma isimleri de belirtilmek suretiyle söz konusu firmaların organizasyon kapsamında sahte fatura düzenlemek suretiyle haksız iade aldıkları hususunda ihbar bulunulduğu ve muhbir tarafından bu durumun işleyişine dair ayrıntılı olarak bilgi verildiği görüldüğünden iade talebinin vergi inceleme raporu sonucuna göre yerine getirileceğinden bahisle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediğinden yazılı gerekçeyle işlemi iptal eden Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddi yolundaki Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği oyuyla Karara katılmıyoruz.