Danıştay Kararı 3. Daire 2022/666 E. 2023/1831 K. 16.05.2023 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2022/666 E.  ,  2023/1831 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2022/666
Karar No : 2023/1831

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVALI) … Vergi Dairesi Müdürlüğü
2- (DAVACI)…
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusunu, Danıştay Üçüncü Dairesinin bozma kararı uyarınca yeniden inceleyen … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, asıl borçlu … Elektrik İmalat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinden alınamayan 2010 ila 2016 yıllarına ait muhtelif vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin; 2011 yılının Ocak ila Mayıs ve Ağustos dönemlerine ait kamu alacağına dair kısmı yönünden iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu ödeme emri içeriği kamu alacaklarına yönelik asıl borçlu olan şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin usule uygun olarak tebliğ edildiği ve uyuşmazlık konusu edilmeyerek kesinleştiği, yapılan mal varlığı araştırması sonucunda tespit edilen bir adet araç ile iki adet taşınmaz üzerinde çok sayıda haciz ve ipotek şerhinin bulunduğu, haczedilen mal varlığı satılarak paraya çevrilmesi durumunda satış bedelinin kamu alacağını karşılamayacağı anlaşıldığından, ilgili dönemde kanuni temsilci olan davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Ödeme emrinin dava konusu edilen kısmına ilişkin vergi ve cezalara karşı asıl borçlu şirket tarafından açılan davalarda, … Vergi Mahkemesince verilen ve farklı kanun yolları aşamalarından geçen kararlar uyarınca tarhiyatın azaltıldığı, öte yandan söz konusu şirket hakkında gerçekleştirilen takibatın sonuçsuz kaldığı anlaşıldığından davacının kanuni temsilci sıfatıyla takibinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusu kabul edilerek Vergi Mahkemesi kararı kaldırıldıktan sonra ödeme emrinin, davaya konu edilen bölümünün, Vergi Mahkemesince kaldırılan vergi ve cezalardan kaynaklanan kısmı iptal edilmiş, diğer kısmı yönünden ise dava reddedilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davalı idare tarafından, davacının asıl borçlu şirket olan … Elektrik İmalat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketine 03/05/2004 tarihinde ortak olduğu, 10/03/2010 tarihinde yayımlanan 1261 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yönetim kurulu tarafından temsil ve ilzama yetkili kılındığı, dava konusu 2011 yılında da bu yetkisi devam eden davacının dava konusu ödeme emirleri içeriği borçların tahakkuk ettiği ve ödenmesi gerektiği dönemde kanuni temsilcilik vasfını taşıdığından dava konusu borçlardan sorumlu tutulması gerektiği, dolayısıyla adına tanzim edilen ödeme emirlerinin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenilmektedir.
Davacı tarafından, asıl borçlu şirketin 7326 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun hükümlerinden faydalandığı, söz konusu borçların yapılandırılıp yeni vadelere bağlandığı, dolayısıyla eski borç olmaktan çıktığı, bu yüzden kanuni temsilci olarak sorumluluğuna gidilemeyeceği, bu yönde yargı yerlerince verilmiş çok sayıda kararın mevcut olduğu ileri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenilmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI :
Davacı tarafından savunma verilmemiştir.
Davalı idare tarafından asıl borçlu şirketin 7326 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun hükümlerinden faydalandığı ancak yapılandırılan borçlar vadesinde ödenmediğinden yapılandırmanın iptal edildiği, dolayısıyla borçların vadesi ilk haline döndüğünden davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ…’IN DÜŞÜNCESİ: Davacı temyiz isteminin kabulü, davalı idare temyiz isteminin ise reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı adına, asıl borçlu … Elektrik İmalat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinden alınamayan 2010 ila 2016 yıllarına ait muhtelif vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin; 2011 yılının Ocak ila Mayıs, Temmuz ve Ağustos dönemlerine ait kamu alacağına dair kısmının iptali istemiyle dava açılmıştır.
Öte yandan, davacı temyiz başvuru dilekçesinin ekinde, dava konusu ödeme emri içeriği kamu alacağının asıl borçlu şirket tarafından 7326 sayılı Kanun kapsamında 04/08/2021 tarihinde yapılandırıldığına dair tecil taksitlendirme tablosu ve tahsilat sorgulamaları kayıtlarının dosyaya sunulduğu görülmüştür.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20. maddesinde, Danıştay, bölge idare idare mahkemeleri ile dare ve vergi mahkemelerinin, bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yapacakları hükme bağlanmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, bu ödevlerin yerine getirilmemesi yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kural altına alınmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davalı idare tarafından temyiz istemine konu edilen Vergi Dava Dairesi kararının; ödeme emrinin, dava konusu edilen bölümünün, Vergi Mahkemesince kaldırılan vergi ve cezalardan kaynaklanan kısmının iptaline ilişkin hüküm fıkrası aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle Dairemizce de uygun bulunmuştur.
Asıl borçlu şirket tarafından, ödeme emrine konu kamu alacağının, 7326 sayılı Kanun kapsamında yapılan başvuru üzerine yapılandırılması neticesinde borcun ödenip ödenmediği, ödenmişse ne kadarlık tutarının ödendiği araştırılmak ve ayrıca davacının kanuni temsilci olarak sorumluluğu değerlendirilmek suretiyle ulaşılacak sonuca göre yeniden bir karar verilmek üzere Vergi Dava Dairesinin davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerekmiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idare temyiz isteminin reddine,
2.Temyiz konu Vergi Dava Dairesi kararının; ödeme emrinin, dava konusu edilen bölümünün, Vergi Mahkemesince kaldırılan vergi ve cezalardan kaynaklanan kısmının iptaline ilişkin hüküm fıkrasının ONANMASINA,
3.Davacı temyiz isteminin kabulüne,
4.Kararın; davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının BOZULMASINA, 16/05/2023 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X)-KARŞI OY :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, bu ödevlerin yerine getirilmemesi yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunu’nun mükerrer 35. maddesinde ise, tüzel kişilerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının kanuni temsilcilerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edileceği kurala bağlanmıştır.
7326 sayılı Kanun’un 9. maddesinde, ilk iki taksitin süresinde tam ödenmemesi ya da süresinde ödenmeyen veya eksik ödenen diğer taksitlerin Kanun’da belirtilen şekilde de ödenmemesi veya bir takvim yılında ikiden fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi hâlinde bu Kanun hükümlerinden yararlanma hakkının kaybedileceği hükmüne yer verilmiştir.
Davalı idarece, borcun ait olduğu dönemde kanuni temsilci olan davacı adına ödeme emri düzenlendiği anlaşılan olayda, değinilen Yasa kapsamında borcun yapılandırılmasının verginin doğduğu dönemdeki sorumlu olan açısından bir değişikliğe neden olmayacağı ve yapılandırmanın yapıldığı dönemde asıl borçlu şirkete ait vergi borçlarının yapılandırıldıktan sonra ödenmemesi halinde verginin doğduğu dönemdeki ortak ve kanuni temsilcinin sorumluluğuna gidilebileceği gibi ayrıca borcun yapılandırıldığı dönemdeki kanuni temsilcilerin sorumluluğuna da gidilebileceği açıktır.
Bu durumda, borcun doğduğu dönemden sonraki dönemlerde şirketi idare edenlerin herhangi bir tasarrufunun; borcun doğduğu dönemdeki ortak ve kanuni temsilciye yasa ile yüklenen sorumluluğu ortadan kaldırmayacağı, yukarıda sözü edilen Kanun’un 9. maddesinde, ikiden fazla taksidin ödenmemesi durumunda yasadan yararlanma hakkının kaybedileceğinin belirtildiği, şirket tarafından yapılandırılan borcun vadesinde ödenmemesi üzerine taksitlendirmenin iptal edildiği ve böylece kamu alacağının, yasal şartların oluşması halinde verginin doğduğu dönemdeki şirketin kanuni temsilcisinden tahsilinin mümkün hale geldiğinden ödeme emrinin değinilen kısımları yönünden davayı reddeden hüküm fıkrasının da onanması gerektiği oyuyla Daire kararına bu yönden katılmıyorum.