Danıştay Kararı 3. Daire 2022/3832 E. 2023/534 K. 01.03.2023 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2022/3832 E.  ,  2023/534 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2022/3832
Karar No : 2023/534

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … İnşaat Nakliyat Hafriyat Metal Orman Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU: Danıştay Üçüncü Dairesinin bozma kararına uyulmaksızın ilk kararda ısrar edilerek verilen ve Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nca temyiz istemi ısrar hükmü yönünden reddedilen … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, takdir komisyonu kararına dayanılarak Haziran 2010 dönemi için re’sen salınan bir kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Tarhiyatın dayanağı takdir komisyonu kararının atıfta bulunduğu vergi tekniği raporunun ihbarname ekinde tebliğ edilmemesinin esasa etkili bir şekil hatası olduğu ve davacının savunma hakkını kısıtladığı gerekçesiyle dava konusu cezalı vergi kaldırılmıştır.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: 17/12/2015 tarihli yazı üzerine dönem matrahının tespiti için 18/12/2015 tarihinde takdire sevk edilen davacı hakkında düzenlenen … tarih ve … sayılı vergi tekniği raporu dayanak alınarak 12/12/2016 tarihli takdir komisyonu kararı uyarınca tarhiyat yapılmış ise de tarhiyatın esas itibarıyla tanzim edilen rapora dayandığının açık olduğu, matrah takdiri amacı dışında, zamanaşımını durdurma saikiyle takdir komisyonuna başvurulduğundan ortada bir takdir komisyonu kararının bulunmasının, tarhiyatın söz konusu rapora dayandığı gerçeğini değiştirmeyeceği, buna göre 2010 vergilendirme dönemi için beş yıllık zamanaşımı süresinin sonu olan 31/12/2016 tarihi geçirildikten sonra 19/12/2016 tarihinde tebliğ edilen vergi ve ceza ihbarnamesiyle duyurulan tarhiyatın zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle istinaf başvurusu reddedilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacının hakkında sahte fatura düzenlediği yolunda vergi tekniği raporu bulunan firma tarafından tanzim edilen faturaları kayıtlarına aldığının saptandığı, karlılık oranının faaliyet gösterdiği sektöre göre çok düşük kaldığı, ödenecek katma değer vergisi de çıkmadığı, takdire sevkle zamanaşımı süresinin duracağı, davacı hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu done alınarak takdir komisyonu kararı uyarınca yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 26/10/2022 tarih ve E:2022/1149, K:2022/1242 sayılı kararıyla Dairemize gönderilen dosya ile ilgili Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacının sahte belge kullanma ve düzenleme düzenleme yönünden 2010 ila 2014 yıllarına ilişkin olarak incelemeye alındığı, defter ve belgelerinin gerçek durumu yansıtmadığından bahisle uyuşmazlık konusu döneme ait katma değer vergisi matrahının tespiti amacıyla vergi müfettişinin 17/12/2015 tarihli yazısına istinaden 18/12/2015 tarihinde takdire sevk edildiği, başka bir inceleme elemanınca 18/10/2016 tarihli iş emri uyarınca takdir komisyonuna done olması amacıyla davacı hakkında tanzim edilen 28/11/2016 tarihli vergi tekniği raporunu esas alan 12/12/2016 takdir komisyonu kararı uyarınca yapılan tarhiyatın 19/12/2016 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 30. maddesinde re’sen vergi tarhı; vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması olarak tanımlandıktan sonra maddenin vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitinin mümkün olmadığının kabul edileceği halleri sayan bentleri arasında, (6) numaralı bentte, verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunması durumuna yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeler, öncelikle defter kayıtları ve bunlarla ilgili vesikaların incelenmesini, bu kayıt ve vesikalarda vergi matrahının doğru ve kesin olarak tespitini engelleyen noksanlık, usulsüzlük ve karışıklıklar bulunuyorsa bunların açıkça ortaya konulması gerektiğini öngörmekte olup, bu inceleme ve tespit yapılmadan, yani re’sen matrah takdirini gerektiren sebep açıkça ortaya konulmadan vergi matrahının re’sen takdiri yoluna gidilemeyeceğini göstermektedir.
Dava konusu olayda, defter ve beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığı hususu takdire sevk sebebi olarak belirtilmiş ise de davacının Ba formuyla alış yaptığını bildirdiği mükellef hakkında incelemenin tamamlanmadığı aşamada, takdire sevkedildiği 18/12/2015 tarihi itibariyle re’sen takdir nedeninin bulunduğundan söz edilemeyeceğinden dolayısıyla takdir edilen matrah üzerinden yapılan tarhiyat hukuka aykırı olduğundan yazılı gerekçeyle verilen Vergi Dava Dairesi kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Vergi Dava Dairesi kararına yöneltilen TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 01/03/2023 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X)-KARŞI OY :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 113. maddesinde, zamanaşımı, süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkması olarak tanımlanmış olup, bu durumun mükellefin bu hususta bir müracaatı olup olmadığına bakılmaksızın hüküm ifade edeceği, 114. maddesinde ise, “Şu kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkur komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren işlemeye devam eder. Ancak işlemeyen süre her hâl ve takdirde bir yıldan fazla olamaz.” denilmek suretiyle takdir komisyonu kararlarına istinaden yapılan re’sen tarhiyatlarda zamanaşımı hususunun olup olmadığının tespiti için takdir komisyonuna sevk tarihi, takdir komisyonu kararının vergi dairesine tevdi tarihi, ihbarnamenin tebliğ tarihi ve takdir komisyonunda geçen süreye (takdir komisyonuna sevk tarihi ile takdir komisyonu kararının vergi dairesine tevdi tarihi arasındaki süre) bakılarak karar verilmelidir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca, takdir komisyonu kararına göre yapılan tarhiyatlarla ilgili uyuşmazlıklarda zamanaşımı ile ilgili hususların çözümünde, genel ilke olarak takdir komisyonuna sevkle tarh zamanaşımının durduğunun kabulü gereklidir. Dolayısıyla, yalnızca takdire sevk tarihine bakılarak takdir komisyonuna sevkin, zamanaşımını durdurmak amacıyla yapıldığının bu çerçevede kabulüne imkan bulunmamaktadır. Mevcut vergi incelemeleri tamamlanmadan da takdire sevk işleminin bu kapsamda yapılabileceği ve tamamlanan inceleme sonucunda elde edilen bilgi ve verilerin takdir komisyonunca da değerlendirilebileceği tabiidir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 114. maddesinin 1. fıkrasında, vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmiyen vergilerin zamanaşımına uğrayacağı; 2. fıkrasında; “Şu kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması, zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkûr komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam eder. Ancak işlemeyen süre her hâl ve takdirde bir yıldan fazla olamaz.” hükmü yer almaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin sahte belge düzenleme ve kullanma fiili nedeniyle incelemeye alındığı, uyuşmazlık konusu döneme ait katma değer vergisi matrahının re’sen takdiri için 18/12/2015 tarihinde takdir komisyonuna sevk edildiği, takdir komisyonuna done olması amacıyla davacı hakkında düzenlenen 28/11/2016 tarihli vergi tekniği raporunu esas alan 12/12/2016 takdir komisyonu kararı uyarınca yapılan tarhiyatın 19/12/2016 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Uyuşmazlıkta, Haziran 2010 dönemine ilişkin olarak 31/12/2015 tarihinde dolan tarh zamanaşımı süresinin dolmasından önce 18/12/2015 tarihindeki sevk işlemi 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 114. maddesi uyarınca işlemeye devam eden tarh zamanaşımı süresini durduracağından, takdire sevk üzerine duran zamanaşımı süresinin sona ermesinden önce 19/12/2016 tarihinde tebliğ edilen ihbarname içeriği vergi ve cezanın zamanaşımına uğradığından söz edilemeyeceğinden, yazılı gerekçeyle verilen Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına katılmıyoruz.