Danıştay Kararı 3. Daire 2022/3497 E. 2023/259 K. 13.02.2023 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2022/3497 E.  ,  2023/259 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2022/3497
Karar No : 2023/259

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVALI) … Vergi Dairesi Müdürlüğü
VEKİLİ: Av. …
2- (DAVACI) …
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Üçüncü Dairesinin bozma kararına uyulmaksızın ilk kararda ısrar edilerek verilen kararın Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu’nca bozulması üzerine söz konusu bozma kararı uyarınca davayı yeniden inceleyen … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı adına, tasfiyesi tamamlanarak ticaret sicilinden kaydı silinen … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin bir kısım alımlarını sahte faturalarla belgelendirdiği yolundaki tespitleri içeren vergi inceleme raporuna dayanılarak 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17. maddesinin 9. fıkrası uyarınca kanuni temsilci sıfatıyla 2009 yılı için re’sen salınan üç kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 353. maddesinin 1. bendi gereğince kesilen özel usulsüzlük cezasının kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davacının kanuni temsilcisi olduğu şirketin kullandığı faturaların sahte olduğu ortaya konduğundan yapılan tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı ancak somut tespit olmaksızın özel usulsüzlük cezası kesilemeyeceği gerekçesiyle tarhiyat yönünden dava reddedilmiş, özel usulsüzlük cezası ise kaldırılmıştır.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davalı idare tarafından, kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenmiştir.
Davacı tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenilmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI : Taraflarca savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ : Davacının temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının redde ilişkin hüküm fıkrasının bozulması, davalının temyiz isteminin ise reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 13/04/2022 tarih ve E:2021/1563, K:2022/484 sayılı kararıyla Dairemize gönderilen dosya ile ilgili Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı adına, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17. maddesinin 9. fıkrası uyarınca kanuni temsilci sıfatıyla 2009 yılı için re’sen üç kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi tarhiyatı yapılmış, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 353. maddesinin 1. bendi gereğince özel usulsüzlük cezası kesilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Tasfiye” başlıklı 17. maddesine, 5904 sayılı Kanun’un 6. maddesiyle, 03/07/2009 tarihinden geçerli olmak üzere eklenen 9. fıkrasında; tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflere tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak salınacak her türlü vergi tarhiyatı ve kesilecek cezaların, müteselsilen sorumlu olmak üzere; tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için ise tasfiye memurlarından herhangi biri adına yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bir şirketin borçlu kılınabilmesi ancak tüzel kişilik kazandığı tarih ile bu kişiliğin sona erdiği tarih arasındaki zaman diliminde olanaklıdır. Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre şirketlerin tüzel kişilikleri ticaret sicilinden silinmesiyle sona ermektedir. Ticaret sicilinden kaydı silinen ve hukuksal varlığı sona eren bir kurumun bu tarihten sonra haklara sahip olması, borçlu kılınması, temsili, yargı yerlerinden hukuksal koruma istemesi mümkün değildir.
Tüzel kişiliği sona eren şirketlerin bu tarihten önceki dönemlere ait sonradan ortaya çıkarılan vergisel ödevlerden sorumlu kılınacak kişilerin belirlenmesi konusundaki hukuki boşluk, 5904 sayılı Kanunun 6. maddesi ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 9. fıkra ile giderilmiştir. Buna göre, tasfiye edilerek tüzel kişilik kaydı ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflerin tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak müteselsilen sorumlu olmak üzere; tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden herhangi biri adına vergi salınabilecek ve ceza kesilebilecektir. Ancak söz konusu düzenlemenin 5904 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden önceki dönemler için uygulanması söz konusu değildir.
Bu durumda, 03/07/2009 tarihinde yürürlüğe giren düzenlemenin bu tarihten önceki dönemler için uygulanma imkanı olmadığından, bu husus gözetilmeksizin 2009 yılının tamamı için kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına yapılan tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmadığından Vergi Mahkemesi kararının, tarhiyat yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının bozulması; davalı idarenin, özel usulsüzlük cezasının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen temyiz isteminin de aynı gerekçeyle reddi gerekmiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacı temyiz isteminin kabulüne,
2.Temyize konu Vergi Mahkemesi kararının; tarhiyata ilişkin hüküm fıkrasının BOZULMASINA,
3.Kararın; özel usulsüzlük cezasına ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen davalı idare TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
4.2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 13/02/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X).KARŞI OY :
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17. maddesinin, 5904 sayılı Kanun’un 6. maddesiyle eklenen ve 03/07/2009 tarihinde yürürlüğe giren 9. fıkrasında, tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflerin tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak salınacak her türlü vergi tarhiyatı ve kesilecek cezaların, müteselsilen sorumlu olmak üzere; tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden tasfiye dönemi için ise tasfiye memurlarından herhangi birinin adına yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Tüzel kişiliği sona eren şirketlerin bu tarihten önceki dönemlere ait sonradan ortaya çıkarılan vergisel ödevlerden sorumlu kılınacak kişilerin belirlenmesi konusundaki hukuki boşluk, 5904 sayılı Kanunun 6. maddesi ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 9. fıkra ile giderilmiştir. Buna göre, tasfiye edilerek tüzel kişilik kaydı ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflerin tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak müteselsilen sorumlu olmak üzere; tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden herhangi biri adına vergi salınabilecek ve ceza kesilebilecektir. Ancak söz konusu düzenlemenin 5904 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden önceki dönemler için uygulanması söz konusu değildir.
Bu durumda, 03/07/2009 tarihinde yürürlüğe giren düzenlemenin bu tarihten sonraki dönemler için uygulanma imkanı bulunduğundan, tarhiyatın ve özel usulsüzlük cezasının anılan tarihten sonraki dönemlere isabet eden kısmı yönünden Vergi Mahkemesi kararının ilgili hüküm fıkralarına yöneltilen temyiz istemlerinin reddi gerektiği oyuyla Daire kararının bu kısmına katılmıyorum.