Danıştay Kararı 3. Daire 2022/3471 E. 2023/697 K. 07.03.2023 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2022/3471 E.  ,  2023/697 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2022/3471
Karar No : 2023/697

TEMYİZ EDEN (DAVALI): … Vergi Dairesi Müdürlüğ
VEKİLİ: Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI): …
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının aleyhe olan hüküm fıkrasına davalı idarece yöneltilen yöneltilen istinaf başvurusunu, Danıştay Üçüncü Dairesinin bozma kararı uyarınca yeniden inceleyen … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı adına, 2010 yılının Kasım ve Aralık dönemleri ile 2011 yılının Şubat dönemi için re’sen salınan üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 353. maddesinin 1. bendi ve mükerrer 355. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarının kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: 09/10/2012 tarih ve 8170 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesindeki ilana göre, şirket olağan genel kurulunca şirkete ait defter ve belgelerin saklanmak üzere şirket ortaklarından …’a teslim edilmesine karar verildiği, bu durumun idarenin bilgisinde olduğudan, defter ve belgelerin davacı tarafından ibraz edilmediğinden söz edilerek kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına salınan cezalı vergide hukuka uyarlık bulunmadığı, somut tespit olmaksızın 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 353.maddesinin1.bendi uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilemeyeceği, mükerrer 355. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasının ise hukuka uygun olduğu gerekçesiyle tarhiyat ve 213 sayılı Kanun’un 353.maddesinin 1.bendi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezası kaldırılmış, mükerrer 355. maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezası yönünden ise dava reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 82. maddesinde; her tacirin, ticari defterlerini, envanterleri, açılış bilançolarını, ara bilançolarını, finansal tablolarını, yıllık faaliyet raporlarını, topluluk finansal tablolarını ve yıllık faaliyet raporlarını ve bu belgelerin anlaşılabilirliğini kolaylaştıracak çalışma talimatları ile diğer organizasyon belgelerini saklamakla yükümlü olduğu, 8. fıkrasında, gerçek kişi olan tacirin ölümü hâlinde mirasçılarının ve ticareti terk etmesi hâlinde kendisinin defter ve kâğıtları birinci fıkra gereğince saklamakla yükümlü olduğu, mirasın resmî tasfiyesi hâlinde veya tüzel kişi sona ermişse defter ve kâğıtların birinci fıkra gereğince on yıl süreyle sulh mahkemesi tarafından saklanacağı, aynı Kanun’un 544. maddesinde ise tasfiyenin sonunda defterler ve tasfiyeye ilişkin olanlar da dâhil, belgelerin 82. madde uyarınca saklanacağının düzenlendiği, şirketin tasfiyeye giriş tarihinden önceki 2010 hesap döneminde kanuni temsilcisi olan davacının mernis adresine gönderilen yazı ile 2010 hesap dönemi defter ve belgelerinin ibrazı istenildiği olayda, tasfiyesi tamamlanan şirketlerin defter ve belgelerinin saklanmak üzere Sulh Hukuk Mahkemesi’ne devredileceğinin hüküm altına alındığı ve bu durumun idarenin bilgisi dahilinde olması gerektiğinden defter ve belgelerin davacıdan istenerek ibraz edilmediğinden söz edilerek şirketin tasfiye edilmesi nedeniyle kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına salınan vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinde hukuka uyarlık bulunmadığı, alımların sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı faturalarla belgelendirilmesi 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 353. maddesinin 1. bendinde özel usulsüzlük cezası kesilmesi gereken eylemler arasında gösterilmediği için kesilen cezanın maddenin öngörülüş amacına uygun düşmediği gerekçesiyle vergi ve cezalar kaldırılmıştır.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacının indirme dahil ettiği faturaların sahte olduğu ve yasal olarak yok hükmünde olduğu, satılan emtia ya da verilen bir hizmetin olmadığı, somut olarak tespit gerektiği yönünde bir şartın bulunmadığı, hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 07/03/2023 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X) KARŞI OY:
213 sayılı Kanun’un 10. maddesinin dördüncü fıkrasında, tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmalarının, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmayacağı kurala bağlanmıştır.
Değinilen kuralda, şirketin tasfiye edilmiş olmasının, kanuni temsilcinin tasfiyeye giriş tarihinden önceki sorumluluklarını kaldırmayacağının açıkça belirtilmiş olması nedeniyle davacının tasfiyesi tamamlanmış şirketin yasal defter ve belgelerini incelemeye ibraz etme yükümlülüğü bulunmaktadır.
Diğer taraftan, yasal defter ve belgelerin 6762 sayılı Kanun’a uygun olarak notere veya 6102 sayılı Kanun’a uygun olarak sulh mahkemesine tevdi edilmiş olduğu hususunun ispatı tasfiye memuru olan davacıya ait olmasına karşın davacı bu hususta herhangi bir iddia ileri sürmemiştir.
Tasfiyeye giriş tarihinden önceki dönem olan 2010 yılına ilişkin yasal defter ve belgelerin ibrazının davacıdan istenilmesine karşın değinilen sorumluluğun davacı tarafından yerine getirilmediği sabit olan olayda 213 sayılı Kanun’un 30. maddesinin ikinci fıkrasının (3) numaralı bendi uyarınca şirketin katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle 5520 sayılı Kanun’un 17. maddesinin (9) numaralı fıkrası uyarınca davacı adına yapılan cezalı tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığından temyiz isteminin kısmen kabulüyle Vergi Dava Dairesi kararının tarhiyata ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına bu yönden katılmıyorum.