Danıştay Kararı 3. Daire 2022/2361 E. 2023/167 K. 08.02.2023 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2022/2361 E.  ,  2023/167 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2022/2361
Karar No : 2023/167

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü/…
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : …Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:…sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin …Bölge İdare Mahkemesi …Vergi Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının, kanuni temsilcisi olduğu 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan … Eğitim Hizmetleri Anonim Şirketi’nin 2016 yılının Nisan ila Temmuz dönemlerine ait muhtelif kamu alacağının güvence altına alınması amacıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 13. maddesinin 3. bendi uyarınca alınan ihtiyati haciz oluruna istinaden “Trabzon ili, Sürmene ilçesi, …/… Mahallesi …ada … parsel”de bulunan taşınmazına uygulanan ihtiyati haczin kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu ihtiyati hacze konu vergi borçlarının 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5. maddesinde öngörülen usul ve esaslar çerçevesinde, öncelikle asıl borçlu şirketin hazineye devredilen mal varlığından tahsili yoluna gidilmesi gerektiği, kapatılan şirketin mal varlığının düzenlemede belirtildiği şekilde tasfiyesi sağlanmadan davacının taşınmazı üzerine uygulanan ihtiyati hacizde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle ihtiyati haciz kaldırılmıştır.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti:
Davacının kanuni temsilcilik görevinin, …Sulh Ceza Mahkemesinin …tarih E:…sayılı dosyasında asıl borçlu şirkete kayyım heyetinin atanması ve atanan kayyımların yeni yönetim organını oluşturması yönünde verdiği karar ile sona erdiği dolayısıyla 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesi gereğince kanuni temsilcilerin sorumluluğunun vergisel ödevlerin yerine getirilmemesinden kaynaklanması gerektiği dikkate alındığında, 2016 yılının Nisan ila Temmuz dönemleri için beyan yoluyla tahakkuk ettirilen muhtelif kamu alacaklarının vade tarihinde şirketin kanuni temsilcisi olmayan davacının sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusu kabul edilerek Vergi Mahkemesi kararı kaldırıldıktan sonra dava konusu ihtiyati haciz kaldırılmıştır.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Asıl borçlu şirketin 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince ticaret sicilinden silindiği ve 24/08/2016 tarihi itibarıyla mükellefiyetinin kapatıldığı, söz konusu şirketin 452.270,28 TL vergi borcu nedeniyle kanuni temsilcisi olan davacının taşınmazına 6183 sayılı Kanun’un 13. maddesinin 3. bendi uyarınca uygulanan ihtiyati hacizde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacının taşınmazı üzerine, kanuni temsilcisi olduğu ve 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında kapatılarak mal varlığı hazineye devredilen şirketin 2016 yılının Nisan ila Temmuz dönemlerine ait vergi borçlarından kaynaklanan kamu alacağının güvence altına alınması amacıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 13. maddesinin 3. bendi gereğince alınan ihtiyati haciz kararı uyarınca uygulanan haczin kaldırılması istenmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 13. maddesinin 3. bendinde, borçlu kaçmışsa veya kaçması, mallarını kaçırması ve hileli yollara sapması ihtimalleri varsa hiçbir müddetle mukayyet olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla, haczin ne suretle yapılacağına dair olan hükümlere göre derhal ihtiyati haciz tatbik olunacağı hüküm altına alınmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin yerine getirilmemesi yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
6183 sayılı Kanun’un “Amme Alacaklarının Korunması” başlıklı ikinci bölümünde yer alan teminat isteme, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk işlemleri, icrai muamelelere başlamadan önce tahsile konu kamu alacağının tehlikeye girmesini engellemeye yönelik işlemlerdir. Kamu alacağının cebren tahsil ve takibiyle ilgili olmayıp korunmasına yönelik bu işlemlerin asıl muhatabı ise kamu alacağının gerçek borçlusu, diğer bir ifade ile verginin mükellefi veya sorumlularıdır.
Bu nedenle, esas kamu borçlusu olmayan tüzel kişiliğin kanuni temsilcileri adına teminat isteme, ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz gibi kamu alacağının korunmasına yönelik tedbirlerin uygulanması söz konusu olmayacaktır.
Tüzel kişilerin kanuni temsilcilerinin ancak kesinleşen ve tüzel kişiliğin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilemeyeceği anlaşılan kamu alacaklarından dolayı sorumlu tutulabilecekleri ve haklarında şirket borçlarıyla ilgili olarak ancak bu aşamada ihtiyati haciz gibi kamu alacağının korunmasına ilişkin bir işlemin uygulanabileceği dikkate alındığında, davacının taşınmazına, kanuni temsilcisi olduğu şirket tüzel kişiliğinin vergi borçları nedeniyle uygulanan ihtiyati hacizde hukuka uygunluk görülmediğinden, dava konusu ihtiyati haczin yazılı gerekçeyle kaldırılmasına ilişkin Vergi Dava Dairesi kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Vergi Dava Dairesi kararına yöneltilen TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine 08/02/2023 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X)-KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenen Vergi Dava Dairesi kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında istemin kabulünü gerektirecek durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ve kararın onanması gerektiği oyuyla Daire kararına katılmıyorum.