Danıştay Kararı 3. Daire 2022/1672 E. 2023/559 K. 02.03.2023 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2022/1672 E.  ,  2023/559 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2022/1672
Karar No : 2023/559

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Otomotiv Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 121. maddesinde düzenlenen, vergiye uyumlu mükelleflere uygulanan vergi indirimi gereğince, 2019 yılına ait kurumlar vergisi beyannamesi üzerinden hesaplanan verginin %5’i olan 851.108-TL’nin ödenmesi gereken kurumlar vergisinden indirilmesi gerektiği ihtirazi kaydıyla verilen beyannameye istinaden tahakkuk eden söz konusu tutarın kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 121. maddesinde, indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıla ait vergi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmiş ve bu beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilerin kanuni süresinde ödenmiş olmasının vergi indiriminin uygulanma şartlarından biri olarak belirlendiği, davacının 2019 yılının Aralık ayının 1. dönem özel tüketim vergisi beyannamesini 25/12/2019 tarihine kadar vermesi gerekirken yasal süresi geçtikten sonra 07/01/2020 tarihinde verdiği, vergilendirme alanında muafiyet, istisna ve indirim hükümlerinin yorum yoluyla genişletilmesi veya daraltılmasının vergilemede kanunilik ilkesine aykırılık teşkil edeceği dikkate alındığında, davacının %5 vergi indiriminden yararlandırılma imkânının bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : 2019 yılının Aralık ayının 1. dönem özel tüketim vergisi beyannamesinin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 371. maddesi hükümleri çerçevesinde verilmek istendiği ancak beyanname verildikten sonra sistemde bu şekilde yer almadığının fark edildiği, başka bir deyişle sistemsel hata yapıldığı, indirimden faydalanmak için Kanun’da sayılı olan üçüncü şartta 1.000-TL vergi borcu bulunan mükelleflerin bile bu indirimden faydalandırıldığı ancak taraflarının herhangi bir vergi borcunun bulunmadığı, indirimden faydalandırılmamalarının Kanun’un getiriliş amacına hakkaniyete ve ölçülülük ilkesine aykırılık teşkil edeceği ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Kararın usul ve hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyiz istemine konu Vergi Dava Dairesi kararının ONANMASINA,
3. Davacıdan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca ….TL maktu harç alınmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 02/03/2023 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X)-KARŞI OY:

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun “Vergiye Uyumlu Mükelleflere Vergi İndirimi” başlıklı mükerrer 121. maddesinin 1.fıkrasında, ticari, zirai veya mesleki faaliyeti nedeniyle gelir vergisi mükellefi olanlar ile kurumlar vergisi mükelleflerinden (finans ve bankacılık sektörlerinde faaliyet gösterenler, sigorta ve reasürans şirketleri ile emeklilik şirketleri ve emeklilik yatırım fonları hariç olmak üzere) bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartları taşıyanların yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanan verginin %5’inin, ödenmesi gereken gelir veya kurumlar vergisinden indirileceği düzenlenmiştir.
Mükerrer 121. maddesinin genel gerekçesinde ise, yatırımın, üretimin, istihdamın artırılması için yapılan yasal düzenlemelere ilave olarak hazırlanan kanun teklifiyle, vergiye gönüllü uyumun artırılması amacıyla, uyumlu gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin yıllık beyanname ile beyan ettikleri gelir ve kurumlar vergisinin belli bir kısmına kadar indirim yapılması yönünde düzenlemeler yapıldığı belirtilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından, 2019 yılının Aralık ayının 1. dönem özel tüketim vergisi beyannamesinin yasal süresi geçtikten sonra verildiği, anılan beyannamenin verilmesinden dolayı 19,90-TL özel tüketim vergisi tahakkuk ettiği, tahakkuk eden vergi ile buna bağlı olarak kesilen cezaların beyannamenin verildiği tarihte ödendiği anlaşılmaktadır.
Bu düzenleme ile vergisel yükümlülüklerini düzenli şekilde yerine getiren mükelleflerin teşviki ve ödüllendirilmesinin amaçlandığı, somut olayda ise davacının iradesinin tahakkuk eden vergiyi vadesinde ödeme yönünde oluştuğu, süresinden sonra verilen beyannamede tahakkuk eden özel tüketim vergisi tutarının ise 19,90-TL olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacının %5 oranında vergi indirimi uygulamasından yararlandırılmamasının Kanun’un getiriliş amacına, hakkaniyet ve ölçülülük ilkelerine aykırılık teşkil ettiği, öte yandan 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 121. maddesi hükmünde sayılan diğer şartların ihlal edildiğine yönelik idarece tespit ya da açıklamada bulunulmadığından Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına katılmıyoruz.