Danıştay Kararı 3. Daire 2022/1246 E. 2022/5785 K. 27.12.2022 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2022/1246 E.  ,  2022/5785 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2022/1246
Karar No : 2022/5785

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü/…
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …Otomotiv Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU: …Vergi Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin İstanbul Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirketin, idarece yapılan katma değer vergisi indirimlerinin reddi işlemini esas alarak ve yüklendiği katma değer vergilerini beyanlarından çıkartarak 2016 yılının Ocak dönemi için ihtirazi kayıtla verdiği beyanname üzerine sonraki döneme devreden katma değer vergisinin azaltılması sonucunu doğuran tahakkuk işlemin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Katma değer vergisi mükelleflerinin almış oldukları mal ve hizmetlere ilişkin olarak yüklendikleri katma değer vergilerini teslim ve hizmetleri dolayısıyla tahsil ettikleri katma değer vergilerinden indirebilmelerine imkan veren 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu hükmünde, indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceğinin kurala bağlandığı, özel hesap dönemine sahip mükelleflerin indirim hakkını takvim yılı esasına göre mi yoksa özel hesap dönemi süresine göre mi kullanacakları hususunda 3065 sayılı Kanun’da bir belirleme olmadığı, bu konuda anılan Kanun’da yer alan boşluğa ilişkin uygulamada yaşanan tereddütlerin giderilmesi için Kanun’un verdiği yetkiye istinaden Maliye Bakanlığınca çıkarılan genel düzenleyici işlemlerle, özel hesap dönemine sahip mükellefler için indirim müessesinden yararlanılması için aşılmaması gereken süre zarfı olarak özel hesap döneminin esas alındığı ancak 08/08/2011 tarihinde çıkarılan 60 Seri Nolu sirkülerle vazgeçilen bu uygulamanın 31/01/2018 tarihinde yürürlüğe giren Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği uyarınca tekrar yürürlüğe konulduğu, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 174.maddesine göre özel hesap dönemine tabi olduğu ve indirime konu alımlarını özel hesap dönemi içerisinde gerçekleştirdiği hususunda ihtilaf bulunmayan davacı şirketin yüklendiği katma değer vergilerini en geç takvim yılı sonuna kadar indirim konusu edebilmesi yolunda 3065 sayılı Kanun’da açık bir düzenleme olmadığı, vergi idaresince de davacı şirket lehine olacak şekilde tesis edilen ancak 08/08/2011 tarihi itibariyle sona erdirilen uygulamaya 31/01/2018 tarihinde tekrar geri dönüldüğü, buna göre Anayasa’nın 73. maddesinin 3. fıkrasında yer alan verginin kanuniliği ilkesi gereği, kanuni düzeyde sağlanması gereken öngörülebilirliğin ve belirliliğin sağlanamadığı, kanun hükümlerindeki öngörülemezliğin idari uygulamalar ve düzenlemelerle de giderilemediği, bu bakımdan, davacı adına tesis edilen işlemin öngörülebilir olmadığı ve belirli bir kanuni dayanağının bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı adına yapılan işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nda indirim müessesinin uygulamasında, gelir ve kurumlar vergisi uygulamaları ile paralellik sağlanması amacı güdüldüğünden özel hesap dönemine tabi mükelleflerin de katma değer vergisi indirimlerinde takvim yılının değil özel hesap döneminin dikkate alınması gerektiği, herhangi bir yasal düzenleme veya değişiklik olmaksızın idarenin konuya ilişkin görüş değiştirdiğinin kabulünün, “vergilerin kanuniliği”, “normlar hiyerarşisi” ve “kanuni idare ilkesi” kurallarına açık aykırılık teşkil ettiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 27/12/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.