Danıştay Kararı 3. Daire 2021/255 E. 2023/1147 K. 04.04.2023 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2021/255 E.  ,  2023/1147 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2021/255
Karar No : 2023/1147

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü/…
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, hisselerinin % 100’üne sahip yurt dışında mukim ilişkili şirketten faiz ödenmeyeceği kararlaştırılarak alınan ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 12. maddesinin 7.fıkrası uyarınca dönem sonunda kar payı sayılacak olan örtülü sermaye niteliğindeki borç üzerinden hesaplanan faizin katma değer vergisinin konusuna girmediği ihtirazi kaydıyla 2018 yılının Aralık dönemi için 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 9. maddesi uyarınca sorumlu sıfatıyla verilen beyanname üzerine ihtirazi kayda itibar edilmeyerek tahakkuk ettirilen katma değer vergisinin kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Borç olarak alınan tutarın örtülü sermaye olduğu hususunda ihtilaf bulunmadığı, 3065 sayılı Kanun hükümlerinin incelenmesinden, banka, banker ve sigorta şirketleri dışında kim tarafından yapılırsa yapılsın her türlü borç verme ve finansman temini hizmetlerinin katma değer vergisine tabi olduğu, kuruluş amacı kar elde etmek olan şirkete ait paranın karşılıksız olarak paydaşına kullandırılması suretiyle bu kaynağın, işletmenin gereksinimlerinde kullanılmadığı gibi borç veren bakımından kazançtan da yoksun kalınmış olması hususları bir arada değerlendirildiğinde, davacı şirketin %100 hisseli ortağı olan şirketten aldığı yüksek meblağ borçlar için düzenlenen sözleşmelerde faiz ödenmeyeceği kararlaştırılmış ve faiz ödenmeyerek finansal bir avantaj sağlanmış olsa bile aradaki bu ticari ilişkinin bir finansman hizmeti olduğu ve bu finansman hizmetinin, işlemin mahiyetine göre emsal bedelinin belirlenmesi suretiyle matrahının tespit edilerek vergilendirilmesi gerektiği sonucuna varıldığından, davacı tarafından sorumlu sıfatıyla verilen beyanname üzerine tahakkuk eden katma değer vergisinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Yurt dışında mukim ortaktan alınan borç para nedeniyle fiilen faiz ödenmediğine göre, ödenmeyen faiz üzerinden katma değer vergisinin doğmayacağı, aksi yöndeki kanaatin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun; vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetinin esas alınması yönündeki hükmüne aykırı olduğu, 3065 sayılı Kanun’un 24. maddesinde ödenmeyen bir faizin vergiye tabii olacağının düzenlenmediği, örtülü sermaye sayılan borçlanmalara ilişkin faizin, dönem sonunda kar payı sayılacağı ve kar payının katma değer vergisine tabi olmadığı bir hukuki düzlemde, ödenmeyen faizden doğan katma değer vergisinden sorumlu tutulmanın hukuka aykırı olduğu, faiz ödenmesi halinde ödenen faiz gider kaydedileceğinden kurumlar vergisi matrahının düşeceği belirtilerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Amacı kar elde etmek olan şirkete ait para, paydaşa kullandırıldığında, borç veren şirket bakımından kazançtan yoksun kalma söz konusu olduğundan, dava konusu tahakkukta hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının ONANMASINA,
3. Davacıdan 492 sayılı Harçlar Kanunu’na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca …-TL maktu harç alınmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 04/04/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.