Danıştay Kararı 3. Daire 2020/640 E. 2023/211 K. 09.02.2023 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2020/640 E.  ,  2023/211 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/640
Karar No : 2023/211

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü/…
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Özel Güvenlik Koruma ve Eğitim Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurularına ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının 2013 yılına ait yasal defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle yeniden oluşturulan beyan tablosu uyarınca ilgili yılın Ocak ila Aralık dönemleri için re’sen salınan katma değer vergisi ve tekerrür hükümleri gereğince artırılarak kesilen üç kat vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Defter ve belgelerin ibrazının istendiği yazının şirketin 30/11/2015 tarihinde re’sen terk ettirilmesi nedeniyle kanuni temsilcinin ikametgah adresinde eşine tebliğ edildiği, re’sen terk olan şirketin kanuni temsilcinin ikametgah adresinde eşe yapılan tebliğ usulüne uygun olduğundan, mücbir sebep olmaksızın defter ve belgelerin ibraz edilmemesinden kaynaklı tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı, vergi ziyaı cezasının tekerrür nedeniyle artırılabilmesi için öncesinde kesinleşmiş bir cezanın bulunması gerektiği halde olayda böyle bir durum söz konusu olmadığından, vergi ziyaı cezasının tekerrüre isabet eden kısmında hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi yönünden dava reddedilmiş, vergi ziyaı cezasının tekerrürden kaynaklanan kısmı ise kaldırılmıştır.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: 213 sayılı Kanunu’nun 93. maddesinde, tebligatın öncelikle tebligat yapılacak gerçek ve tüzel kişilerin bilinen adresleri esas alınarak posta yoluyla yapılmasının öngörüldüğü, 94. maddesinde, tebligat yapılacak adreste tebligatın hangi şahıslara teslim edileceğinin belirlendiği, bir diğer deyişle, tebligat yapılabilecek adresin yer itibariyle belirtildiği ve bu adreslerde tebligat yapılabilecek kimselerin sayıldığı dolayısıyla özellikle tüzel kişilere yapılacak tebligatlarla ilgili olarak, tüzel kişiye ait tebliğ evrakını almaya yetkili kişilere ait başkaca adreslerin sadece tüzel kişi adına tebligat almaya yetkili olmaları nedeniyle, tüzel kişinin bilinen adresi sayılmasına ve bilinen adresin tebligat yapılabilecek kişilerden hareketle belirlenmesine olanak bulunmadığı başkan, yönetici, üye ve ortaklarından ayrı bir hukuki varlığı olan, faaliyetlerini belli bir adres esas olmak üzere yürüten, vergisel evrak dahil, faaliyetiyle ilgili hukuki işlemleri yönünden belli bir yazışma ve tebligat adresi esas olmak üzere hukuki sorumluluk altına giren bir tüzel kişiye, 213 sayılı Kanun’un 101. maddesinde sayılan bilinen adreslerinde ulaşılamadığından posta yoluyla tebligat yapılamaması halinde, bilinen son adresinde ilan yoluyla tebligat yapılması tebligatın Kanun’da öngörülen usule uygun şekilde tanımlanmış sayılabilmesi için yasal bir zorunluluk olduğu, Kanun’un 101. maddesinde, tüzel kişinin başkanının, kanuni temsilcisinin, ortağının, memurunun, müstahdeminin ikametgah ve şahsi işyeri adreslerine bilinen adresler arasında yer verilmemişken, 7061 sayılı Kanunun 01/01/2018 tarihinde yürürlüğe giren hükümleriyle Kanun’un 101. maddesi değiştirilerek, maddenin 3. fıkrasında, işyeri adresinde tebliğ yapılacak olanların bu adresinde bulunamaması, işin bırakılması veya işin bırakılmış addolunması hallerinde tebliğin, gerçek kişilerde kendisinin, tüzel kişilerde bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerinden birinin, tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde ise bunları idare edenler veya varsa temsilcilerinden herhangi birinin adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinde yapılacağı, 102. maddesi değiştirilerek, maddenin üçüncü fıkrasında, Kanun’un 101. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 2 numaralı bentlerinde sayılan işyeri adreslerine tebliğe çıkılan hallerde, tebliğ yapılacak olanların bu adreste bulunamaması durumunda durumun, posta memuru tarafından tebliğ alındısı üzerine şerh ve imza edilerek, tebliğ evrakının gönderildiği idareye iade edileceği, bu durumda bu Kanunun 101. maddesinin üçüncü fıkrasına göre işlem yapılacağı düzenlenmek suretiyle, bilinen adresler arasına alınan başkan, müdür veya kanuni temsilcilerin yerleşim yeri adreslerinde de, maddede belirtilen şartlar dahilinde tebligat yapılabilmesinin olanaklı kılındığı, mükellefiyet kaydı 30/11/2015 tarihinde re’sen terkin edilen davacı şirketin, defter belge isteme yazısının kanuni temsilcinin ikametgah adresinde eşine tebliğ edildiği, defter ve belgelerin geçerli bir neden olmaksızın yasal süresi içinde ibraz edilmediğinden bahisle, 2014 takvim yılına ait katma değer vergisi indirimlerinin reddedilmesi suretiyle yeniden oluşturulan beyan tablosuna göre dava konusu cezalı tarhiyatın yapıldığı ve ibraz yazısının gereği yerine getirilmediğinden dava konusu özel usulsüzlük cezasının kesildiği olayda, 213 sayılı Kanunun olay tarihinde yürürlükte bulunan şekliyle, davacı şirkete ibraz yazısının posta yoluyla tebliğ edildiği kanuni temsilci adresi, şirket açısından 213 sayılı Kanun’un 101. maddesinde sayılan bilinen adresler arasında olmadığından, defter ve belge isteme yazısının usule uygun şekilde tebliğ edildiğinden söz edilemeyeceği dolayısıyla dava konusu üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinde hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle davacı istinaf başvurusu kabul edilerek Vergi Mahkemesi kararının değinilen hüküm fıkrası kaldırıldıktan sonra üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi kaldırılmış, davalı idare istinaf istemi ise bu gerekçeyle reddedilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :Dava konusu tarhiyatta hukuka aykırılık bulunmadığı, defter belge isteme yazısının usulüne uygun bir şekilde tebliğ edildiği ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının ONANMASINA,
3.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 09/02/2023 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X)-KARŞI OY :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri vergilendirme ile ilgili olup hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazıların, adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasiyle ilmühaberli taahhütlü olarak tebliğ edileceği, şu kadar ki ilgilinin kabul etmesi şartiyle tebliğin daire veya komisyonda yapılmasının mümkün olduğu kurala bağlanmıştır.
“Tebliğ yapılacak kimseler” başlıklı 94, maddenin birinci fıkrasında, tebliğin, mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı; ikinci fıkrasında, tüzel kişilere yapılacak tebliğin, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine; tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde idare edenlere veya temsilcilerine yapılacağı, tüzel kişilerin müteaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılmasının yeterli olacağı, 2365 sayılı Kanunun 18, maddesiyle eklenen 3. fıkrasında ise kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde tebliğin, ikametgah adresinde bulunanlardan veya iş yerlerindeki memur ya da müstahdemlerden birine yapılacağı düzenlemesine yer verilmiştir.
Defter ve belge isteme yazısının, 20/10/2017 tarihinde, şirketin kanuni temsilcisinin ikametgah adresinde eşine tebliğ edildiği, davacı şirketin mükellefiyetinin 30/10/2015 tarihinde re’sen terkin edildiği ve bu nedenle şirketin faaliyet gösterdiği adreste tebliğ imkansızlığının ortaya konulduğu olayda, kanuni temsilcinin ikametgah adresinde yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu sonucuna varıldığından, yasal defter ve belgelerin süresinde incelemeye ibraz edilmemesi nedeniyle yapılan tarhiyat ve kesilen cezalarda hukuka aykırılık bulunmadığından temyiz isteminin kabulüyle Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği oyuyla Daire Kararına katılmıyorum.