Danıştay Kararı 3. Daire 2020/5045 E. 2023/594 K. 02.03.2023 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2020/5045 E.  ,  2023/594 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/5045
Karar No : 2023/594

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Çelik Servis Merkezi Sanayi ve Ticaret
Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin .. tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, ihracat faaliyetinden elde ettiği yurt dışı satış hasılatının binde beşi oranındaki götürü gider indiriminin kurum kazancının belirlenmesinde dikkate alınması gerektiği yolundaki ihtirazi kayıtla verilen 2018 yılı kurumlar vergisi beyannamesi üzerinden bu çekinceye itibar edilmeyerek, yıl içinde kesinti yoluyla ödenen vergiler ve ödenen geçici vergiden kaynaklanan iadesi gereken verginin azaltılmasına yol açan tahakkukun iptali ile götürü gider tutarına isabet eden 414.181,62-TL geçici verginin ödendiği tarihten itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte iadesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: 194 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin 5. bölümünde, mükelleflerin yurt dışındaki işlerle ilgili belgesiz giderlerinin muhasebe kayıtlarına intikal ettirilmesi, bu giderlerden hasılatın binde beşine tekabül eden kısmının kanunen kabul edilen gider olarak gösterilmesi gerektiği belirtilerek götürü gider uygulamasına yönelik bir açıklama getirilmiş ise de 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin 1. bendinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan ve Vergi Usul Kanunu uyarınca belgelendirilmesi gereken genel giderlere ilaveten yurt dışındaki işlerle ilgili giderlere karşılık olmak üzere, hasılatın binde beşini aşmamak şartıyla götürü giderin kazançtan indirilebileceği herhangi bir şarta bağlı kalmaksızın kabul edildiğinden, götürü gider indirimi için belgesi temin edilemeyen bir harcamanın olduğunun ve bu harcamanın muhasebe kayıtlarına intikal ettirildiğinin ispatına gerek bulunmadığından, davacı şirketin, kurum kazancının tespitinde 2018 yılında yaptığı ihracatlardan elde ettiği hasılatın binde beşini götürü gider olarak indiriminin kabul edilmemesinde hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle, ihtirazi kayıtla verilen kurumlar vergisi beyannamesi üzerinden tahakkuk eden verginin götürü gider indirimi tutarına isabet eden kısmı kaldırılmış, yıl içinde kesinti yoluyla ödenen vergiler ve ödenen geçici verginin götürü gider indirimi tutarına isabet eden kısmının haksız ve yersiz tahsil edildiği sonucuna varıldığından 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 112. maddesinin 4. fıkrası uyarınca, tahsil tarihinden itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da öngörülen tecil faizi oranında hesaplanacak faiziyle birlikte davacıya iadesine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :194 Seri No’lu Genel Tebliğin, mükelleflerin yurt dışındaki işleriyle ilgili belgesiz giderlerinin ancak muhasebe kayıtlarına intikal ettirilmesi halinde hasılatın binde beşine tekabül eden kısmının gider olarak kaydedilebileceği yönündeki hükmü dikkate alınmaksızın verilen kararda hukuka uyarlık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Götürü gider indiriminden yararlanılabilmesi için 193 sayılı Kanun’da öngörülmeyen bir şartın Tebliğ ile düzenlenemeyeceği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Dosyanın incelenmesinden, ihracat faaliyetinden kaynaklanan geliri bulunan davacının, döviz olarak elde ettiği hasılatının 193 sayılı Kanun’da düzenlenen azami oran dikkate alınarak hesaplanan tutarını, kurum kazancından indirmek üzere ihtirazi kayda konu ettiği görülmektedir. 193 sayılı Kanun’un 40. maddesinin 1. fıkrasında, götürü gider indiriminin; yurt dışındaki bu işlerle ilgili giderlere karşılık olmak üzere öngörüldüğü açık olduğundan, götürü gider indiriminden yararlanılabilmesi için bir harcamanın bulunması gerekmektedir. Yurt dışında herhangi bir gider yapılmadan, hasılat tutarının binde beşinin hiçbir kayıt ve şart gözetilmeksizin indirilmesinin mümkün olmadığı; bir başka anlatımla, anılan maddedeki hakkın ancak fiilen ödenen ve belgelendirilemeyen gider bulunması durumunda kullanılabileceği sonucuna varıldığından, davacının yurt dışındaki işleri nedeniyle belgesiz harcaması bulunduğu yönünde herhangi beyan ve iddiası da bulunmadığından; Vergi Mahkemesinin; götürü gider indirimi için belgesi temin edilemeyen bir harcamanın olduğunun ve bu harcamanın muhasebe kayıtlarına intikal ettirildiğinin ispatına ihtiyaç bulunmadığı gerekçesiyle tahakkuku iptal eden kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddi yönündeki temyize konu kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 02/03/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.