Danıştay Kararı 3. Daire 2020/4876 E. 2023/884 K. 20.03.2023 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2020/4876 E.  ,  2023/884 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/4876
Karar No : 2023/884

TEMYİZ EDENLER:
1- (DAVALI) … Vergi Dairesi Müdürlüğü
VEKİLİ: Av. …

2- (DAVACI) …
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurularına ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı adına asıl borçlu Tasfiye Halinde … Madeni Yağ İnşaat Nakliyat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden alınamayan 2014 yılının muhtelif dönemlerine ait gelir (stopaj) vergisi, özel tüketim vergisi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ve özel usulsüzlük cezasından oluşan kamu alacağının tahsili amacıyla ortak sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … ila … takip numaralı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu … takip numaralı ödeme emrinin dayanağını oluşturan ve asıl borçlu şirket adına düzenlenen … tarih ve …, … tarih ve … ile … tarih ve … takip numaralı ödeme emirlerinin şirketin eski kanuni temsilcisi Hanefi Fidan’ın ikametgah adresinde işçisi … imzasına tebliği usulsüz olduğundan ortada kesinleşen ve vadesinde ödenmeyen bir kamu alacağının varlığından söz edilemeyeceği, … ve … takip numaralı ödeme emirleri içeriği kamu alacağı yönünden şirket adına tanzim edilen … tarih ve … ile … tarih ve … takip numaralı ödeme emirlerinin, 04/04/2016 tarihinde şirket adresinde kanuni temsilci Mustafa Uğur imzasına … tarih … takip numaralı ödeme emrinin ise elektronik ortamda tebliğ edildiği, söz konusu ödeme emirleri içeriği kamu alacağının ödenmemesi ve şirket hakkında yapılan malvarlığı araştırmasından da sonuç alınamaması üzerine davacı adına ortak sıfatıyla düzenlenen değinilen ödeme emirlerinde ise hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle … takip numaralı ödeme emri iptal edilmiş, … ile .. takip numaralı ödeme emirleri yönünden ise dava reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesi kararının, dava konusu … ile … takip numaralı ödeme emirleri yönünden davanın reddi ile … takip numaralı ödeme emrinin 3, 5, 6, 8, 9, 10, 11, 13, 14, 15, 19, 20, 21, 23, 24, 26, 27, 32 ila 37, 39 ila 44, 46, 47, 48, 50, 51, 52, 55 sıralarındaki kamu alacaklarına isabet eden kısmının iptaline ilişkin hüküm fıkralarına yöneltilen istinaf başvuruları, değinilen hüküm fıkralarının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle reddedilmiştir. 22/09/2010 tarihinde 10 yıl süre ile kanuni temsilci seçilen …’ın hisselerinin tamamını … ve davacıya devrederek ortaklıktan ve kanuni temsilcilik görevinden ayrıldığı, şirket müdürlüğüne 10 yıl süre ile …’un seçildiği hususunun 23/11/2011 tarihinde ilan edildiği, 05/12/2016 tarihinde tasfiyeye giren şirkete adı geçen şahsın tasfiye memuru olarak atandığı hususununda 19/12/2016 tarihinde ilan edildiği ve tasfiye halinin sona ermediğinin anlaşıldığı olayda, … takip numaralı ödeme emrinin 1, 2, 4, 7, 16, 17, 18, 22, 25, 28, 29, 30, 31, 38, 45, 49, 53, 54. sırasındaki dayanağını asıl borçlu şirket adına tanzim edilen … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin şirket adresinde müdürünün imzasına 09/03/2015 tarihinde tebliğ edildiği, devamında haciz varakaları düzenlenmek suretiyle yapılan mal varlığı araştırmasında 2.156.079,51 TL değer biçilen madeni yağ fabrikasının bulunduğu tespit edilmiş ise de davalı idarenin 22/03/2016 tarihli haczinden önce sözü edilen taşınmaz üzerinde 2.100.000,00 TL borç için … Bankasının 22/11/2011 tarihli ipoteğinin ve Gökalp Vergi Dairesi Müdürlüğünün 56.043,16 TL borç için 18/02/2015 tarihli haczinin bulunduğu dikkate alındığında, uyuşmazlık konusu kamu alacağının şirketten tahsil edilemeyeceği ve şirket hakkındaki tüm takip yollarının tüketildiği sonucuna varıldığından değinilen kamu alacağı yönünden davacının takibinde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davalı idare istinaf başvurusu bu yönden kabul edilerek Vergi Mahkemesi kararının, … takip numaralı ödeme emrinin 1, 2, 4, 7, 16, 17, 18, 22, 25, 28, 29, 30, 31, 38, 45, 49, 53, 54. sıraların kamu alacağına isabet eden kısmının iptaline ilişkin hüküm fıkrası kaldırıldıktan sonra dava bu yönden de reddedilmiştir. … takip numaralı ödeme emrinin dayanağını oluşturan ve Ağustos 2014 dönemine ait özel usulsüzlük cezasının tahsili amacıyla şirket adına tanzim edilen 10/04/2015 tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin, 02/11/2011 tarihinde şirketi temsil yetkisi sona eren eski kanuni temsilci …’ın ikametgah adresinde işçisine 29/04/2015 tarihinde tebliği usulsüz olduğundan ödeme emrinin değinilen kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davalı idare istinaf başvurusu bu bakımdan da reddedilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI:
Davalı idare tarafından, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un Seri A Sıra 1 Nolu Tahsilat Genel Tebliği hükümlerine göre asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağının tahsili amacıyla davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenilmektedir.
Davacı tarafından, asıl borçlu şirket hakkında tüm takip yollarının tüketilmediği, tasfiye kararı alındıktan sonra şirketin e-posta adresine yapılan tebligatın usulsüz olduğu, tasfiye ilanında belirtilen adrese tebligat yapılmadığından usulüne uygun olarak kesinleşen kamu alacağının varlığından söz edilemeyeceği ileri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenilmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI: Taraflarca savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz istemlerinin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
2575 sayılı Danıştay Kanununa 3619 sayılı Kanunla eklenen Ek 1. madde uyarınca hüküm veren Danıştay Üçüncü ve Yedinci Dairelerince oluşturulan Müşterek Kurulca işin gereği görüşülüp düşünüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz istemlerinin reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının ONANMASINA,
3. Davacıdan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca … TL maktu harç alınmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 20/03/2023 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X)-KARŞI OY :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un “Kanundaki terimler” başlıklı 3. maddesinde, tahsil edilemeyen amme alacağı teriminin, amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını; tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı teriminin ise, amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını ifade ettiği; 35. maddesinde, limited şirket ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacağı ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacağı kurala bağlanmıştır.
Sözü edilen düzenlemelere göre, kısmen veya tamamen tahsil imkansızlığı koşulu şirketin tahakkuk eden borcu vadesinde ödememesi nedeniyle cebren takip edilmesinden sonra alacağın tahsili olanaklı malı, hak ve alacağı bulunmaması yahut kamu alacağını tahsile yetersiz kalmasını ifade etmektedir. Dolayısıyla ortağın şirket borcundan sorumlu tutulabilmesi için kamu alacağının şirket varlığından kısmen veya tamamen tahsil olanağı kalmadığının saptanması ve borcun ilişkin bulunduğu vergilendirme döneminde ilgilinin şirket ortağı sıfatını taşıması gerekmektedir.
Uyuşmazlık konusu olayda, davalı idare tarafından asıl borçlu şirket hakkında yapılan mal varlığı araştırması sonucu şirkete ait bir adet taşınmaza haciz uygulanmasına karşın, üzerindeki ipotek ve diğer hacizler nedeniyle şirket mal varlığının vergi borcunu karşılamayacağından bahisle takibatın sonuçsuz kaldığı belirtilmiş ise de söz konusu taşınmazın satış işlemlerinin gerçekleştirilip vergi borcunu karşılayıp karşılamadığının belirlenmesi ve kamu alacağının şirketten tahsil edilebilmesi için tüm takip yollarının tüketilmesi gerekirken, bu yollar tüketilmeden davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uyarlık bulunmadığından davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen davacı temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının değinilen hüküm fıkrasının bozulması gerektiği oyuyla Müşterek Kurul kararına bu yönden katılmıyoruz.