Danıştay Kararı 3. Daire 2020/4573 E. 2023/192 K. 08.02.2023 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2020/4573 E.  ,  2023/192 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/4573
Karar No : 2023/192

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü/…
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Tankercilik Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirketin taşımacılık faaliyetinde kullanmak üzere yabancı kaynakla inşa ettirdiği geminin inşası için döviz cinsinden kullandığı kredinin, bir kısmını tedarikçilere geç ödemesi nedeniyle ödeme yapılan tarihe kadar bankada değerlemesi sonucu, gemi aktife girinceye kadar oluşan faiz geliri ve kur farkının doğrudan gelir olarak kar-zarar hesaplarına aktarılmak yerine krediye ait pasif hesapların değerlenmesi ile oluşan kur farkı ve faiz giderleri ile beraber gemi maliyeti ile ilişkilendirilmesi gerektiği ihtirazi kaydıyla verdiği beyannameye istinaden tahakkuk eden ve mahsup edilen 2018 yılı kurumlar vergisinin değinilen kısmının kaldırılması ve yasal faizi ile birlikte iadesine hükmedilmesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda olay tarihinde sabit kıymete ilişkin finansman giderlerinin maliyet bedeline eklenmesi gerektiğine veya bu giderlerin ne şekilde değerlendirileceğine dair herhangi bir hüküm yer almadığı gibi 334 no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin “Kur farkları” başlıklı 3. bölümündeki, 163 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile yatırımların finansmanında kullanılan kredilere ilişkin faiz giderleri ile yurt dışından döviz kredisi ile sabit kıymet ithal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan kur farklarının, aktifleştirme tarihine kadar olan kısmının maliyete intikal ettirilmesi gerektiği düzenlendiğinden ihtirazi kaydın kabul edilmemesi suretiyle yapılan tahakkukta hukuka uyarlık görülmediği, Anayasanın 125. maddesi uyarınca idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu gerekçesiyle tahakkuk eden verginin dava konusu edilen kısmı kaldırılmış ve tahsil tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davacıya iadesine hükmedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Genel finansman amacıyla kullanılan kredilere ilişkin faiz giderleri ile bunların döviz cinsinden olması durumunda dönem sonu değerlemesi nedeniyle oluşan kur farklarının kambiyo gelir/gideri olarak değerlendirilmesi gerektiği, davacı tarafından ihtirazi kayıtla verilen kurumlar vergisi beyannamesi sonucu yapılan tahakkukun hukuka uygun olduğu, yargıya intikal eden vergilendirme işlemlerinde idarece kanuni gecikme faizinin ödenebilmesinin ancak kararın idareye tebliğinden itibaren infazın gecikmesi durumunda söz konusu olduğu, davacının ihtirazi kayıtla verdiği 2018 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesi sonucu ödenecek kurumlar vergisi hesaplanmadığından faize hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Döviz cinsinden kullandığı kredinin, bir kısmının tedarikçilere geç ödenmesi nedeniyle ödeme yapılan tarihe kadar bankada değerlenmesi sonucu oluşan faiz geliri ve kur farkının gemi maliyetine eklenmesi gerektiği, öte yandan faize hükmedilmesinin hukuka uygun olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 08/02/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.