Danıştay Kararı 3. Daire 2020/4168 E. 2023/648 K. 06.03.2023 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2020/4168 E.  ,  2023/648 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/4168
Karar No : 2023/648

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU :…. Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının 2017 yılında elde ettiği gayrimenkul sermaye iradına yönelik olarak %15 yerine % 25 götürü gider indirim oranının dikkate alınması gerektiği ihtirazi kaydıyla verdiği gelir vergisi beyannamesi üzerine bu çekinceye itibar edilmeksizin tahakkuk ettirilen ve ödenen verginin fazlaya dair kısmının kaldırılması ve iadesine hükmedilmesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 2. maddesinde, gayrimenkul sermaye iratlarının gelire giren kazanç ve iratlar arasında sayıldığı, 85. maddesinde, mükelleflerin 2. maddede yazılı kaynaklardan bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratları için bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça yıllık beyanname verecekleri hükmüne yer verildiği, gayrimenkul sermaye iradı gelirlerinde takvim yılı esasının geçerli olduğu, gayrimenkul sermaye iradı elde eden kişinin ödeyeceği gelir vergisinin kesin tutarının, takvim yılı sonunda ortaya çıkacağı dolayısıyla gayrimenkul sermaye iradı gelirlerinde hukuki durumun tamamlanmış sayılabilmesi, yani gelirin elde edildiğinden söz edilebilmesi için, mali yılın bitmiş olması gerektiği, vergilendirme dönemi bitmeden değiştirilen vergi oranlarına ilişkin düzenlemenin yılın başından itibaren yürürlüğe konulmasının, benimsenen vergi sisteminin bir sonucu olduğu, bu doğrultuda takvim yılı bitmeden vergi oranlarının değiştirilmesi ve bu oranların takvim yılı başından itibaren elde edilen gelirlere uygulanabilecek olması durumunda kanunun gerçek anlamda geriye yürümesinden söz edilemeyeceği, mükelleflerin gayrimenkul sermaye iradında götürü usul ve gerçek usul olmak üzere iki tür gider yöntemi tercih edebilecekleri, davacı tarafından götürü gider usulünün tercih edildiği anlaşılan olayda, bir statüye bağlı olarak ileriye dönük, beklenen hak söz konusu olup vergilendirme dönemi henüz bitmediğinden bütün sonuçlarıyla fiilen elde edilmiş, kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel niteliğe dönüşmüş kazanılmış haktan bahsedilemeyeceğinden davacının Anayasa’ya aykırılık iddiasının ciddi görülmemesi nedeniyle uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığı, 05/12/2017 tarih ve 30261 sayılı Remzi Gazete Yayımlanan 28/11/2017 tarih ve 7061 sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 14. maddesiyle 193 sayılı Kanun’un 74. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “%25″ ibaresinin “%15’” olarak değiştirildiği ve aynı Kanun’un 123. maddesiyle de 14. maddenin, 01/01/2017 tarihinden itibaren elde edilen gelirlere uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceğinin düzenlendiği, davacının beyan ettiği gayrimenkul sermaye iradına ilişkin gelirin 2017 yılında elde edildiği ve gelire ilişkin beyannamenin verildiği tarihte yürürlükte olan yasal düzenlemeye göre 01/01/2017 tarihinden itibaren elde edilen gayrimenkul sermaye iradına dair gayrisafi gelirlerden %15’inin götürü gider olarak indirilmesi gerektiğinin öngörülmesi karşısında sözü edilen oran esas alınmak suretiyle yapılan tahakkukta hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Uyuşmazlık konusu olayda hukuki güvenlik ve belirlilik ilkesi ihlal edildiği gibi mülkiyet hakkına da müdahalede bulunulduğu, cari vergilendirme yılının bitmesine çok az bir zaman kala mükellefler aleyhine getirilen yasal düzenlemenin evrensel vergileme ilkelerine ve Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesi’nce Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve davacı tarafından ileri sürülen Anayasa’ya aykırılık iddiası ciddi bulunmayarak dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge İdare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının ONANMASINA,
3. Davacıdan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca … TL maktu harç alınmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 06/03/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.