Danıştay Kararı 3. Daire 2020/3045 E. 2023/871 K. 20.03.2023 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2020/3045 E.  ,  2023/871 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/3045
Karar No : 2023/871

TEMYİZ EDEN (DAVALI): … Vergi Dairesi Müdürlüğü

KARŞI TARAF (DAVACI): …
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı adına asıl borçlu Tasfiyesi Sona … Petrol İnşaat Gıda Temizlik Hizmetleri İthalat İhracat Nakliye Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden alınamayan 2012 ve 2013 yıllarının muhtelif dönemlerine ait katma değer vergisi, özel tüketim vergisi, vergi ziyaı cezası, özel usulsüzlük cezası ve fer’ilerinden oluşan kamu alacağının tahsili amacıyla ortak sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davacının 16/05/2011 ila 18/12/2013 tarihleri arasında %5 hisse oranıyla ortak olduğu asıl borçlu şirketin ticaret sicilindeki kaydının tasfiye sonucu silindiği hususunun 27/01/2016 tarih ve 8998 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği, Mahkemelerince verilen ara kararları üzerine dosyaya gönderilen bilgi ve belgelere göre, şirket adına düzenlenen … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin …; … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin ise 13/08/2017 tarihinde elektronik ortamda tebliğ edildiği, bu haliyle tüzel kişiliğin sona erdiği tarihten sonra düzenlenerek tebliğ edilen ödeme emirlerinin hüküm ve sonuç doğurması mümkün olmadığından dava konusu ödeme emri içeriği kamu alacağının davacıdan istenebilmesi için usulüne uygun olarak tahakkuk edip etmediğinin ortaya konulması gerektiği, Nisan, Ekim ve Aralık 2013 dönemlerine ait özel usulsüzlük cezalarına ilişkin asıl borçlu şirket adına düzenlenen ihbarnamelerin tüzel kişiliğin sona erdiği tarihten sonra 31/07/2017 tarihinde elektronik ortamda tebliğ edildiği ve ticaret sicilinden terkin edildikten sonra ilgili dönem kanuni temsilcisi adına ihbarname düzenlemeksizin sözü edilen kamu alacağı yönünden davacının doğrudan takibinde hukuka uyarlık görülmediği, ödeme emrinin, Ekim ila Aralık 2012, Ocak ve Mart 2013 dönemlerine ait vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ile Ekim 2012 dönemine ait vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergisinin, … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, 259 ve …, K:…, … ve … sayılı kararları üzerine tanzim edilen (2) no’lu ihbarnamelerden kaynaklandığı, sözü edilen kararların, … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, …, K:…, … ile … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararlarıyla; asıl borçlu şirketin davanın açıldığı 01/08/2016 tarihinde tüzel kişiliğinin olmadığı, hukuk aleminde var olmayan şirketin taraf ehliyetinin de bulunmadığı gerekçesiyle düzeltilerek davaların ehliyet yönünden reddine karar verildiğinin görüldüğü, bu durumda, (2) nolu vergi/ceza ihbarnamelerine istinaden vergilerin tahsiline yönelik işlemlerinin hukuken sonuç doğurması mümkün olmadığı gibi davalı idarece şirket münfesih olduktan sonra ilgili dönemdeki kanuni temsilci adına ihbarname düzenlendiğine ilişkin herhangi bir bilgi veya belgenin de dava dosyasına sunulmadığı dikkate alındığında, değinilen kamu alacağının tahsili amacıyla davacı adına ortak sıfatıyla düzenlenen ödeme emrinin bu kısmında da hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle ödeme emri iptal edilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Asıl borçlu şirket adına vergi inceleme raporlarına dayanılarak tanzim edilen ihbarnamelerin 15/12/2015 tarihinde tebliğ edildiği, dava konusu yapılan tarhiyatlara karşı açılan davalarda verilen mahkeme kararlarına istinaden (2) nolu ihbarnamelerin düzenlendiği, ödeme emrine konu kamu alacağının usulüne uygun olarak kesinleştiği, şirkete ait borçların, söz konusu dönemde kanuni temsilci ve aynı zamanda tasfiye memuru olan davacı tarafından verilen 24/10/2016 tarihli dilekçeye istinaden 6736 sayılı Kanun kapsamında yapılandırıldığı, yapılandırmaya konu edilen borçlara karşı dava açılamayacağı, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un Seri A Sıra 1 Nolu Tahsilat Genel Tebliği hükümlerine göre asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağının tahsili amacıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
2575 sayılı Danıştay Kanununa 3619 sayılı Kanunla eklenen Ek 1. madde uyarınca hüküm veren Danıştay Üçüncü ve Yedinci Dairelerince oluşturulan Müşterek Kurulca işin gereği görüşülüp düşünüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 20/03/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.