Danıştay Kararı 3. Daire 2020/2821 E. 2023/69 K. 24.01.2023 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2020/2821 E.  ,  2023/69 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/2821
Karar No : 2023/69

TEMYİZ EDENLER : 1-(DAVALI) … Vergi Dairesi Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
2-(DAVACI) …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurularına ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, asıl borçlu … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nden alınamayan 2012 ve 2013 yıllarına ait muhtelif kamu alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Ödeme emri içeriği vergi ve cezaların asıl borçlu şirket tarafından, 2016 yılında 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun kapsamında yapılandırılması suretiyle alacakların nitelik değiştirip yeni bir borç haline geldiği dikkate alındığında, yapılandırma sonrası ödenmeyen vergi borçlarının öncelikle asıl borçlu şirketten tahsili amacıyla adına ödeme emri düzenlenip usulüne uygun tebliğ edildikten sonra davacının sorumluluğuna gidilmesi gerekirken bu usule uyulmaksızın davacının kanuni temsilci sıfatıyla takibinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu ödeme emri iptal edilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti:
Davacı istinaf başvurusunun, Vergi Mahkemesi kararı davacı aleyhine herhangi bir hüküm içermediğinden incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
Davalı idarenin istinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİNLERİN İDDİALARI :
Davalı idare tarafından, asıl borçlu adına düzenlenen ödeme emirlerinin usulüne uygun bir şekilde tebliğ edildiği, şirket hakkında mal varlığı araştırması sonucu malvarlığının bulunmadığı anlaşıldığından söz konusu alacağın tahsili amacıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
Davacı tarafından, kamu alacağının ilgili olduğu dönemde kanuni temsilci olmakla birlikte bu sıfatı yapılandırma öncesi sona erdiğinden sorumluluğunun ortadan kalktığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NİN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı adına, … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nden alınamayan 2012 ve 2013 yıllarına ait muhtelif kamu alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla ödeme emri düzenlendiği, asıl borçlu şirketin dava konusu ödeme emri içeriği borçlarını 2016 yılında 6736 sayılı Kanun kapsamında yapılandırdığı ve borçlarını vadesinde ödemediği, davacının kanuni temsilcilik görevinin 2013 yılı içinde sona erdiği anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi veya buna bağlı alacakların, kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yapılandırma kanunları kapsamındaki yapılandırma sonucunda vergi borçlarıyla ilgili olarak ortaya yeni bir hukuki durum çıkmasına karşın, bu durumun, şirket tüzel kişiliği nezdinde yapılandırma öncesinde usulüne uygun biçimde tamamlanmış olan takibin yeniden başlatılmasını başka bir ifadeyle yapılandırmanın ihlalinden sonra asıl borçlu adına yeniden ödeme emri düzenlenerek mal varlığı araştırması yapılmasını gerektirdiğinden söz edilemez. Ancak, yapılandırma ve ihlali sırasında bu şirketle ilgisi bulunmayan davacının söz konusu borçlar nedeniyle sorumlu tutularak adına düzenlenen ödeme emriyle takibe alınmasında hukuka uyarlık bulunmadığından, yazılı gerekçeyle verilen Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddine dair kararda sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.

Davacı temyiz isteminin ise bu nedenle reddi gerekmiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Vergi Dava Dairesi kararına yöneltilen davalı idare TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. Davacı TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilkderece mahkemesine gönderilmesine, 24/01/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.