Danıştay Kararı 3. Daire 2020/2402 E. 2023/442 K. 23.02.2023 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2020/2402 E.  ,  2023/442 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/2402
Karar No : 2023/442

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
KARŞI TARAF (DAVACI) : …

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … Yedek Parça Otomotiv Petrol ve Ürünleri İnşaat Nakliye Gıda Tekstil Taşımacılık Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nden alınamayan 2010 ila 2012 yıllarına ait muhtelif kamu alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … ile …takip numaralı ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davacının 09/12/2009 – 17/02/2012 tarihleri arasında kanuni temsilcilik sıfatının bulunduğu, … takip numaralı ödeme emri içeriği alacağın 2011 yılına ilişkin beyan üzerine tahakkuk eden kurumlar vergisi olduğu ve verginin tahakkuk ettiği ve ödenmesi gereken zamanlarda davacının kanuni temsilcilik sıfatı bulunmadığından değinilen ödeme emrinde hukuka uygunluk görülmediği, 6 takip numaralı ödeme emri içeriği 2010 ve 2011 yıllarına ait olan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ile özel usulsüzlük cezasının 2013 yılında yeni kanuni temsilcinin defter ve belge ibraz etmemesinden kaynaklandığı dikkate alındığında söz konusu alacaktan davacının sorumlu tutulamayacağı, yine … takip numaralı ödeme emrinde yer alan 2012 yılına ilişkin vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ve özel usulsüzlük cezasının şirketin ilgili yıl beyannamesinin yasal süresinde verilmemesinden kaynaklanması karşısında davacının bu borçtan da sorumlu olamayacağı gerekçesiyle dava konusu ödeme emirleri iptal edilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Asıl borçlu şirketten tahsil imkanı bulunmayan kamu alacağının alınması için ilgili dönemlerde kanuni temsilci olan davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı adına, … Yedek Parça Otomotiv Petrol ve Ürünleri İnşaat Nakliye Gıda Tekstil Taşımacılık Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinden alınamayan 2012 yılına ait vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisinin tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen 6 takip numaralı ödeme emri içeriği kamu alacağının tahsili amacıyla asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emrinin şirketin bilinen iş yeri adresine tebligata çıkarılmadan doğrudan kanuni temsilcinin ikametgah adresinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Kanuni Temsilcilerin Ödevi” başlıklı 10. maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi veya buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hükme bağlanmıştır.
213 sayılı Kanununun 93.maddesinde, tahakkuk fişinden gayri, vergilendirmeyle ilgili olup hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmühaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yoluyla tebliğ edileceği, 94. maddesinde, tebliğin mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere, tüzel kişilere yapılacak tebliğin, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde ise bunları idare edenlere veya temsilcilere yapılacağı, tüzel kişilerin mütaaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılmasının kafi olduğu, tebliğin, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müsdahdemlerinden birine yapılacağı, 102. maddesinde, tebliğ olunacak evrakı muhtevi zarfın posta idaresince muhatabına verileceği ve keyfiyetin muhatap ile posta memuru tarafından taahhüt ilmühaberine tarih ve imza konulmak suretiyle tespit olunacağı, muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde posta memurunun durumu zarf üzerine yazacağı ve mektubun posta idaresince derhal tebliği yaptıran daireye geri gönderileceği, bu işlemlerin komşulardan bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden biri veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyetin taahhüt ilmühaberine yazılarak tarih ve imza vaz’edilmek ve hazır bulunanlara da imzalatılmak suretiyle tespit olunacağı, 103. maddesinde muhatabın adresi hiç bilinmezse, bilinen adresi yanlış veya değişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse, başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa tebliğin ilanen yapılacağı kurala bağlanmış, 104. maddesinde, ilan yazısının bir örneğinin muhatabın bilinen son adresinin bağlı olduğu muhtarlığa gönderileceği belirtilmiş olup, 101. maddesinde ise bilinen adresler sayılmak suretiyle gösterilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Temyiz istemine konu edilen Vergi Dava Dairesi kararının; dava konusu, 5 takip numaralı ödeme emri ile 6 takip numaralı ödeme emrinin 2010 ve 2011 yılına ait vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ve özel usulsüzlük cezasına ilişkin hüküm fıkraları aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle Dairemizce de uygun bulunmuştur.
Dava konusu 6 takip numaralı ödeme emri içeriği 2012 yılına ait vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisinin tahsili amacıyla asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emrinin şirket adresinde posta yoluyla tebliği denenmeksizin doğrudan kanuni temsilcinin ikametgah adresinde tebliğ edilmesinin usulsüz olduğu dikkate alındığında şirket adresine tebligata çıkarılmadan doğrudan kanuni temsilcinin ikametgah adresinde tebliğ edilerek kesinleştirilen söz konusu alacağın tahsili amacıyla düzenlenen 6 takip numaralı ödeme emrinin değinilen kısmında hukuka uygunluk bulunmadığından Vergi Dava Dairesi kararının, 6 takip numaralı ödeme emrinin sözü edilen kısmına ilişkin hüküm fıkrasında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kısmen reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının, 5 takip numaralı ödeme emri ile 6 takip numaralı ödeme emrinin 2010 ve 2011 yılına ait vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ve özel usulsüzlük cezasına ilişkin hüküm fıkralarının ONANMASINA,
3. Kararın; 6 takip numaralı ödeme emrinin, 2012 yılına ait vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisine ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 23/02/2023 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X)- KARŞI OY:

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 94. maddesinin 1. fıkrasında tebliğin mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı, 2. fıkrasında tüzel kişilere yapılacak tebliğin, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmıyan teşekküllerde bunları idare edenlere veya temsilcilerine yapılacağı, tüzel kişilerin mütaaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılmasının kafi olacağı, 2365 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle eklenen üçüncü fıkrasında tebliğin, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya iş yerlerinde memur ya da müstahdemlerden birine yapılacağı, muhatap yerine bu şekilde tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne nazaran 18 yaşından aşağı olmaması ve bariz bir surette ehliyetsiz bulunmaması gerektiği belirtilmiştir.
Anılan maddeye eklenen 3. fıkrayı düzenleyen kanun maddesinin gerekçesinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun aile fertlerine tebliğe imkan verdiği, dolayısıyla yapılan fıkra ilavesinin adli ve diğer bilumum tebliğlerde geçerli olan bir esasın mali tebliğlere de teşmilinden ibaret olduğu, ilanen yapılan tebliğlerin mükellefin ıttılaına girme ihtimalinin aile fertlerine yapılan tebliğlere göre daha düşük olduğu, bu nedenle uygulamada mükelleflerin tebliğ konusunu zamanında öğrenip itiraz haklarının kaybına sebebiyet verdiği, eklenen fıkra ile hem uygulamada kolaylık sağlanacağı hem de mükelleflerin haklarının zayi olmasının önleneceği ifade edilmiştir.
Bu durumda, yukarda belirtilen kanun maddeleri ve sözü edilen madde gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu 6 takip numaralı ödeme emri içeriği 2012 yılına ait kurumlar vergisinin tahsili amacıyla şirket adına düzenlenen ödeme emrinin kanuni temsilcinin ikametgah adresinde tebliğ edilmesinin hukuka uygun olduğu dolayısıyla, şirketten tahsil olanağı kalmadığı anlaşılan söz konusu amme alacağının tahsili amacıyla davacı adına düzenlenen değinilen ödeme emrinin ilgili hukuka aykırlık bulunmadığından Vergi Dava Dairesi kararının 6 takip numaralı ödeme emrinin sözü edilen alacağa ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerektiği oyuyla Daire Kararına bu yönden katılmıyorum.