Danıştay Kararı 3. Daire 2020/2286 E. 2023/533 K. 01.03.2023 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2020/2286 E.  ,  2023/533 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/2286
Karar No : 2023/533

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının aleyhe olan hüküm fıkrasına davalı idarece yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının kanuni temsilcisi olduğu … İnşaat Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine ait muhtelif vergi borçlarının tahsili amacıyla taşınmazlarına uygulanan haczin kaldırılması istemine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu haczin dayanağını oluşturan … takip numaralı ödeme emri içeriği 2009 yılına ait kamu alacağına ilişkin olarak şirket adına düzenlenen ihbarnamelerin, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 94. maddesinde tebliğ yapılacak kişiler arasında sayılmayan site görevlisine tebliğinin usulsüz olduğu dolayısıyla tarh zamanaşımı süresi içinde usulüne uygun biçimde yapılmış tebligat bulunmadığından 31/12/2014 tarihi itibarıyla zamanaşımına uğradığı sonucuna ulaşılan söz konusu kamu alacağı nedeniyle davacının takibinde hukuka uyarlık görülmediği, diğer ödeme emirlerinden kaynaklanan bölümünde ise hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle haczin .. takip numaralı ödeme emrinden kaynaklanan kısmı kaldırılmış, diğer kısmı yönünden dava reddedilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının dava konusu haczin kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkrasının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Asıl borçlu şirketten alınamayan kamu alacağının tahsili amacıyla davacının takip edildiği, şirketin uyuşmazlık konusu yıla ait defter ve belgelerinin mücbir sebep olmaksızın incelemeye ibraz edilmediği, uygulanan hacizde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Asıl amme borçlusu şirket açısından usulüne uygun bir biçimde tarh, tahakkuk ve tebliğ safhalarından geçerek kesinleştirilmeyen kamu alacağının tahsili için taşınmazına uygulanan hacizde hukuka uyarlık bulunmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 01/03/2023 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X)-KARŞI OY :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcilerince yerine getirileceği, temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kurala bağlanmıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, onbeş gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir “ödeme emri” ile tebliğ olunacağı; aynı Kanunun 62. maddesinde ise, borçlunun mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarının tahsil dairesince haczolunacağı hüküm altına alınmıştır.
Vergi mahkemesince, … takip numaralı ödeme emrinin dayanağı olan kamu alacağının zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle dava konusu haczin değinilen kısmı kaldırılmış ise de, kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen söz konusu ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğ edildiği Mahkemenin de kabulünde olayda günümüz koşullarında site şeklinde yerleşimin yaygınlaştığı, sitelere giriş ve çıkışın site görevlilerince kontrol edildiği dikkate alındığında, ödeme emri dayanağı ihbarnamelerin tebliğinin usulsüz olduğundan da söz edilemeyeceğinden kamu alacağını şirkete duyuran ihbarnamelerin zamanaşımı süresi içinde tebliğ edilip edilmediği incelenerek karar verilmesinde hukuka uygunluk görülmediğinden temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği oyuyla Daire Kararına katılmıyorum.