Danıştay Kararı 3. Daire 2020/2079 E. 2022/5475 K. 14.12.2022 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2020/2079 E.  ,  2022/5475 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/2079
Karar No : 2022/5475

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, asıl borçlu … Otomotiv Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinden alınamayan 2018 yılının muhtelif dönemlerine ait kamu alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla tanzim edilen … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Takip edilen kamu alacağının, beyan üzerine tahakkuk eden vergilere ilişkin olduğunun anlaşıldığı olayda, şirket adına ödeme emri düzenlenip usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesine karşın ödeme yapılmaması ve kamu alacağının malvarlığı araştırması sonucunda şirketten tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması karşısında, davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla tanzim edilen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Ödeme emri içeriği kamu alacağının öncelikle şirketten tahsili yoluna gidilmesi gerektiği, şirketin malvarlığının bulunmadığı hususunun aciz vesikası ile ortaya konulmadığı, faaliyet raporları genel kurulca ibra edildiğinden şirket tüzel kişiliğine ait borçlardan sorumlu tutulamayacağı, adına ödeme emri düzenlenmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin 2. fıkrası uyarınca duruşma isteminin yerine getirilmesine gerek görülmeyerek işin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının ONANMASINA,
3. Davacıdan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca … TL maktu harç alınmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 14/12/2022 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X)-KARŞI OY :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kurala bağlanmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda vergisel ödevler arasında sayılmayan “vergi ödeme” eylemi bir ödevin değil, bir borcun yerine getirilmesidir. Bu borcun ödenmemesi halinde de 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un ilgili hükümleri uyarınca mükellef veya vergi sorumlusundan tahsili yoluna gidilmesi gerekir.
Bu nedenle Vergi Usul Kanunu’nda sayılan vergisel ödevlerini yerine getirip getirmediğine bakılmaksızın şirketin amme borcunu sırf vadesinde ödememiş olmasından dolayı kanuni temsilciyi sorumlu tutmak kanunun lafzına ve amacına aykırı düşecektir.
Asıl borçlu … Otomotiv Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinden tahsil edilemeyen kamu alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen dava konusu ödeme emri içeriği beyan üzerine tahakkuk eden vergilerin ödenmemesi tek başına vergisel ödevin yerine getirilmemesi anlamına gelmeyeceğinden, dolayısıyla davacının 213 sayılı Kanunu’nun 10. maddesinde belirtilen ödevi yerine getirmediğinden bahisle kanuni temsilci sıfatıyla takibinde hukuka uygunluk görülmediğinden, temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararın bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına katılmıyorum.