Danıştay Kararı 3. Daire 2020/1942 E. 2023/488 K. 23.02.2023 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2020/1942 E.  ,  2023/488 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/1942
Karar No : 2023/488

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Otomobil Fabrikaları Anonim Şirketi
VEKİLLERİ : Av. …
Av. …
İSTEMİN KONUSU : …. Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurularına ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına Nisan 2009 dönemi için ikmalen salınan gelir (stopaj) vergisi ile tekerrür hükümleri gereğince artırılarak kesilen bir kat vergi ziyaı cezasına karşı açılan davanın, … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla reddedilmesi üzerine kendisinden tahsil edilen ve söz konusu kararın Danıştay Üçüncü Dairesince bozulması sonrasında bozma kararına uyularak verilen yargı kararı uyarınca iade edilen tutarın ödemede bu bulundukları tarihten söz konusu tutarın davalı idarece iade edildiği tarihe kadar işleyecek tecil faizinin ödenmesi talebiyle yaptığı başvurunun reddine yönelik … tarih ve … sayılı işlemin iptali ile söz konusu tecil faizinin iadesine hükmedilmesine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, Danıştay Üçüncü Dairesince bozulması üzerine söz konusu bozma kararına uyularak Mahkemelerince verilen değinilen davaya konu cezalı verginin kaldırılmasına ilişkin karar gereğince iadenin yapıldığı, dolayısıyla yargı kararıyla davacıya iadesi gereken bir tahsilat durumunun ortaya çıktığı, böylece iadesi gereken tutar yönünden vergi idaresi ile davacı arasındaki ilişkinin, iadenin yargı kararıyla hüküm altına alınması nedeniyle yönetilen – idare ilişkisi olmaktan çıkarak, bir borç ilişkisine dönüştüğü, bu sebeple 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 112. maddesinin 4. fıkrasının olaya uygulanma imkanı bulunmadığı sonucuna varıldığı, bu ilişkinin borçlusu tarafından alacaklısına, paranın tasarrufundan yoksun kalınan süre için Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanununa göre faiz ödenmesi gereken hallerde hangi oranda faiz ödeneceğini düzenleyen, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümlerine göre davalı idarece tahsil tarihi ile Mahkeme kararı üzerine yapılan iade tarihi arasında geçen süre için hesaplanacak yasal faizin davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle dava konusu işlemin, 3095 sayılı Kanun uyarınca hesaplanacak yasal faize ilişkin kısmı iptal edilmiş ve ödenmesine hükmedilmiş, bu kısmı aşan faiz talebi yönünden dava reddedilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 112. maddesinin 4. fıkrasındaki fazla ve yersiz olarak tahsil edilen vergilerin iadesinde, “tecil faizi” uygulanacağı yolundaki açık hüküm uyarınca, davacının talebi doğrultusunda, tahsil tarihinden itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a göre belirlenen tecil faizinin davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davacı istinaf başvurusu kabul edilerek Vergi Mahkemesi kararı kaldırıldıktan sonra, davacının iade aldığı tutarın ödeme tarihinden itibaren tecil faiziyle davacıya ödenmesine hükmedilmiş, davalı idare istinaf başvurusu ise bu nedenle reddedilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :Davacıya iade edilen vergi ve cezaların konu edildiği vergi mahkemesi kararında, tecil faizi ödenmesine hükmedilmediği, sadece vergi asılları bakımından faiz istenebileceği gibi düzeltme fişinin tebliğ tarihi dikkate alındığında faizin hesaplandığı günün fazla hesaplandığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :213 sayılı Kanun’un 112. maddesinin 4. fıkrasındaki açık hüküm gereği ödenen tutarın tecil faizi ile iadesine hükmedilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 23/02/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.