Danıştay Kararı 3. Daire 2020/1686 E. 2023/696 K. 07.03.2023 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2020/1686 E.  ,  2023/696 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2020/1686
Karar No : 2023/696

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVALI) … Vergi Dairesi Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
2- (DAVACI) …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurularına ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … Taahhüt Nakliye ve Dış Ticaret Limited Şirketi’nden alınamayan 2002, 2004 ve 2005 yıllarına ait muhtelif kamu alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … ile … takip numaralı ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu … takip numaralı ödeme emri içeriği … sıra numaralı alacakla ilgili olarak asıl borçlu adına düzenlenen ihbarnamenin 07/10/2009 tarihinde ilanen tebliğ edildiği, ancak ilanen tebliğ öncesinde bilinen adrese tebliğ yapılmaya çalışıldığına ilişkin herhangi bir belge sunulmadığı dolayısıyla usule uygun olmayan bu tebligatın zaman aşımını kestiğinden söz edilemeyeceğinden ödeme emrinin zaman aşımına uğrayan bu kısmında hukuka uygunluk bulunmadığı, asıl borçlu şirketin 25/10/2010 tarihinde takdir komisyonuna sevk edildiği, 23/05/2011 tarihinde takdir komisyonunca matrah takdir edilmesi üzerine … sayılı ihbarnamenin düzenlenerek 05/09/2011 tarihinde tebliğ edildiği, amme alacağının tahsili için şirket adına düzenlenen ödeme emrinin ise 30/04/2012 tarihinde tebliğ edildiği, tüzel kişiliği sona eren şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağının tahsili amacıyla davacı adına dava konusu ödeme emrinin düzenlendiği anlaşıldığından, … takip numaralı ödeme emrinin … sıra numaralı alacağa ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı, … takip numaralı ödeme emrinin …/ …,…,…,… sıra numaralı 2002 ve 2004 yıllarına ilişkin kamu alacağıyla ilgili olduğu, bu alacaklarla ilgili olarak 05/11/2009 tarihinde takdir komisyonu tarafından matrah takdir edilmesi üzerine, 26/04/2010 tarihinde ihbarname düzenlenerek 23/07/2010 tarihinde tebliğ edildiği anlaşıldığından, en son 31/12/2009 tarihinde tebliğ edilmesi gereken uyuşmazlık konusu döneme ilişkin tarhiyatların, 23/07/2010 tarihinde tebliğ edilmesi nedeniyle zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle … takip numaralı ödeme emri ile … takip numaralı ödeme emri … sıra numaralı alacak yönünden iptal edilmiş, … takip numaralı ödeme emrinin … sıra numaralı alacağı yönünden ise dava reddedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurularının, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davalı idare tarafından, ödeme emirleri içeriği kamu alacağının asıl borçlu şirketen tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması üzerine 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un mükerrer 35. maddesi uyarınca ilgili dönemlerde kanuni temsilci olan davacı adına dava konusu ödeme emirlerinin düzenlendiği ileri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenilmektedir.
Davacı tarafından, ödeme emri içeriği kamu alacağının zamanaşımına uğradığı ileri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenilmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI : Taraflarca savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı adına, … Taahhüt Nakliye ve Dış Ticaret Limited Şirketi’nden tahsil edilemeyen 2002, 2004 ve 2005 yıllarına ait muhtelif kamu alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla dava konusu ödeme emirleri düzenlenmiştir.
Dava konusu … takip numaralı ödeme emrinin … sıra numaralı kamu alacağı için asıl borçlu şirket adına tanzim edilen ihbarnamenin ve ödeme emrinin şirket yetkilisinin ikamet adresinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 93 ilâ 109. maddelerinde; tebliğ esasları, tebliğin muhatapları, posta ve ilan yoluyla tebliğler ile memur eliyle tebliğ ve tebliğ yerine geçen işlemler düzenlenmiş, tebligatın nerede, nasıl ve kimlere yapılacağı belirlenmiştir.
Kanun’un 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri vergilendirme ile ilgili olup hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazıların, adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasiyle ilmühaberli taahhütlü olarak tebliğ edileceği, şu kadar ki ilgilinin kabul etmesi şartiyle tebliğin daire veya komisyonda yapılmasının mümkün olduğu kurala bağlanmıştır.
“Tebliğ yapılacak kimseler” başlıklı 94. maddenin 1.fıkrasında, tebliğin, mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı; ikinci fıkrasında, tüzel kişilere yapılacak tebliğin, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine; tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde idare edenlere veya temsilcilerine yapılacağı, tüzel kişilerin müteaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılmasının yeterli olacağı, 2365 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle eklenen üçüncü fıkrasında ise kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde tebliğin, ikametgah adresinde bulunanlardan veya iş yerlerindeki memur ya da müstahdemlerden birine yapılacağı düzenlemesine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Temyiz istemine konu Vergi Dava Dairesi kararının, 1 takip numaralı ödeme emri ile 2 takip numaralı ödeme emrinin … sıra numaralı alacağa ilişkin hüküm fıkrası aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle Dairemizce de uygun bulunmuştur.
Tebliğ, hukuki bir işlemden ilgili kimsenin haber almasını sağlamak için, yetkili makamın kanuni şekilde yazı veya ilan ile yapacağı belgelendirme işlemi olup amaç, ilgilinin yasal haklarını kullanabilmesine imkan tanımaktır. Bu nedenle, 2365 sayılı Kanun’la 3. fıkra eklenmeden önceki 94. madde düzenlemesinde, sadece dava açabilecek kişiler, adına tebligat yapılacak kişiler kapsamında sayılmıştır. Değişiklik öncesi 94. madde hükmü genel bir düzenleme gibi görünmekle beraber, muhatabın kendisine ya da onun adına dava açma konusunda yetkili ve görevli kimselere yer veren birinci fıkra hükmünün gerçek kişilere yönelik olduğu; ikinci fıkranın ise tüzel kişiler adına dava açabilecek dolayısıyla tebligat yapılabilecek kimseleri düzenlediği anlaşılmaktadır.
Kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde, tebliğin kimlere yapılacağı, 2365 sayılı Kanun’la eklenen 3.fıkrada belirlenmiştir. Düzenleme; muhatabın bulunmaması halinde, ikametgah adresinde bulunanlara veya işyerinde bulunan memur ve müstahdemlere tebligat yapılacağı ancak, tebligat yapılacak kişinin on sekiz yaşından büyük görünmesi ve açık bir surette ehliyetsiz bulunmaması gerektiği şeklindedir.
Madde; aile fertlerine tebliğ yapılması halinde, tebliğ muhatabının haberdar olma ihtimalinin, ilanen tebligata göre daha fazla olacağı gerekçesine dayandırılmış, Bütçe Plan Komisyonunda maddeye “veya işyerinde memur ya da müstahdemlerinden birine yapılır.” ifadesi eklenmiş, böylece fıkra hem gerçek hem de tüzel kişiler için uygulanır duruma gelmiştir.
“İkamet adresinde yapılacak tebliğ” ifadesi, 1. fıkranın da işaret ettiği gerçek kişilere tebligat yapılamaması halini düzenlemektedir. Tüzel kişiler yönünden ise “işyerinde”, “tebliğ yapılacak kimsenin bulunmaması”, “memur veya müstahdem” kriterlerinin esas alınması gerekmekte olup, düzenlemeden; tüzel kişilerle ilgili tebliğin, tüzel kişilerin temsilcilerinin ikamet adreslerinde yapılabileceği gibi bir sonuç çıkarılması mümkün değildir.
Buna göre tüzel kişilerde asıl muhatap, yasal temsilcilerdir. Bu temsilciler mutad iş saatlerinde “işyerinde” bulunamadıkları veya tebligatı bizzat alamayacak durumda oldukları takdirde “orada hazır bulunan” “memur veya müstahdemlere” tebliğ yapılması, bu şekilde işyerinde tebligat mümkün olmaması halinde ilan yoluyla tebliğ yoluna gidilmesi gerekmektedir.
Dava konusu 1 takip numaralı ödeme emrinin,… sırasında yer alan kamu alacağı için asıl borçlu adına düzenlenen ihbarname ve ödeme emrinin, şirket yetkilisinin ikamet adresinde tebliğ edilmesinin 213 sayılı Kanun’un 94. maddesindeki usule uygun düşmediği dikkate alındığında, söz konusu alacakla ilgili olarak şirket hakkındaki takibin usulüne uygun biçimde tamamlanmadığından söz edilemeyeceğinden Vergi Mahkemesi kararının, yazılı gerekçeyle ödeme emrinin değinilen kısmı yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasına davacı tarafından yöneltilen istinaf başvurusunun reddinde hukuka uyarlık görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idare temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının, … takip numaralı ödeme emri ile … takip numaralı ödeme emrinin … sıra numaralı alacağa ilişkin hüküm fıkrasının ONANMASINA,
3. Davacı temyiz isteminin kabulüne,
4.Kararın, … takip numaralı ödeme emrinin, … sıra numaralı alacağa ilişkin hüküm fıkrasının BOZULMASINA, 07/03/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.