Danıştay Kararı 3. Daire 2020/1541 E. 2023/1390 K. 13.04.2023 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2020/1541 E.  ,  2023/1390 K.
T.C.

D A N I Ş T A Y

ÜÇÜNCÜ DAİRE

Esas No : 2020/1541

Karar No : 2023/1390

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

VEKİLLERİ : Av. … Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem: … Limited Şirketi’nin %99,5 oranında pay ile ortağı olan … ve Ortakları Adi Komandit Şirketi’nin %25 oranında komanditer ortağı olan davacı tarafından, sözü edilen limited şirketin dağıttığı kâr payından hissesine düşen miktarın yarısının 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 22. maddesinin 3. bendi doğrultusunda istisna kapsamında kaldığından bahisle 2015 yılı gelir vergisi beyannamesi üzerine tahakkuk eden ve fazladan ödenen 1.088.281,25 TL tutarında gelir vergisinin kaldırılarak yasal faizi ile birlikte iade edilmesi talebiyle yaptığı düzeltme ve şikayet başvurusunun zımnen reddi üzerine açılan davaya ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 378. maddesinin 2. fıkrasında mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere dava açamayacakları düzenlendiğinden davanın esasının incelenemeyeceği gerekçesiyle dava incelenmeksizin reddedilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davanın, olayda vergi hatası bulunduğundan bahisle yapılan düzeltme ve şikayet başvurusunun zımnen reddine dair işleme ilişkin olduğu, sadece dava dilekçesinin sonuç kısmındaki ifadelere istinaden dava konusunun yanlış olarak nitelendirildiği, bu hususun ve 213 sayılı Kanun’un 378. maddesinin mükellefler aleyhine olacak bir biçimde yorumlanmasının Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesiyle güvence altına alınan mülkiyet ve adil yargılanma hakkının ihlali anlamına geleceği, öte yandan, davanın hukuki mahiyeti hakkında tereddüt hasıl olması halinde davanın incelenmeksizin reddi yerine dilekçe ret kararı verilmesinin usul hükümlerine uygun düşeceği, uyuşmazlık yılında elde ettiği menkul sermaye iradının yarısının gelir vergisinden müstesna tutulması gerektiği belirtilerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ…’IN DÜŞÜNCESİ : Kural olarak beyan esasına göre mükelleflerin kendi hesaplamalarına göre tespit ettikleri matrahların hatalı olamayacağı kabulü gerekmekte ise de hukuki bir ihtilafın bulunduğu konularda mükelleflere verdikleri beyannamelere ihtirazi kayıt koymak suretiyle dava açma hakkı tanınması ve vergi hatası bulunduğundan bahisle yapılan düzeltme ve şikayet başvurusunun reddine dair işleme karşı dava açılabilmesi halleri 213 sayılı Kanun’un 378. maddesinin 2. fıkrasında yer alan düzenlemenin istisnasını oluşturmaktadır.

Her ne kadar davacı tarafından süresinde verilen beyannamede herhangi bir çekince konulmadığı görülmüşse de ortada vergi hatası bulunduğu iddiasıyla süresinden sonra düzeltme beyannamesi verildiği ve aynı zamanda bu doğrultuda yapılan düzeltme ve şikayet başvurusunun zımnen reddine yönelik işlemden de bahsedilmek suretiyle davanın bu hukuki temele istinaden ikame edildiği sonucuna varıldığından 213 sayılı Kanun’un 116. ve devamı maddeleri kapsamında değerlendirme yapılmaksızın verilen ve yargılama hukukuna uygun düşmediği sonucuna varılan karara yöneltilen istinaf başvurusunun reddi yolundaki Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

Davacının 29/03/2016 tarihinde ihtirazi kayıt koymaksızın verdiği 2015 yılına ait gelir vergisi beyannamesi üzerine 77 sayılı tahakkuk fişi ile 2.399.863,51 TL gelir vergisi ve 47,80 TL fer’isi olmak üzere toplam 2.339.911,31 TL tahakkuk ettirildiği, 30/03/2018 tarihinde saat 00:45;51 de 2015 yılına ilişkin olarak “193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 22/3.maddesinde yer alan istisnanın 6.218.750,00 TL temettü gelirine uygulanmaması sebebiyle yapılan hatanın VUK m.116-126 çerçevesinde düzeltilmesi” kaydıyla verilen gelir vergisi düzeltme beyannamesine istinaden ihtirazi kayıt ibaresi bulunmayan 30/03/2018 tarih ve sayılı tahakkuk fişiyle 58,80 TL vergi tahakkuk ettirildiği, Göztepe Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne hitaplı ve 30/03/2018 tarihinde kayda giren 07/02/2018 tarihli dilekçeyle, sözü edilen istisna hükmünden yararlanmaksızın verilen 2015 yılına ait gelir vergisi beyannamesinde 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 116 ila 126. maddeleri kapsamında vergi hatası bulunduğundan bahisle düzeltme başvurusu yapılarak 1.088.281,25 TL’nin iadesinin talep edildiği, söz konusu düzeltme talebinin zımnen reddi üzerine 25/06/2018 tarihinde Maliye Bakanlığı’na yapılan şikayet başvurusunun zımnen reddi üzerine görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Davaların karara bağlanması” başlıklı 22. maddesinin 1. fıkrasında, konular aydınlandığında meselelerin sırasıyla oya konulacağı ve karara bağlanacağı, 24. maddesinin (e) bendinde de, kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesi ve hükmün kararda belirtileceği kurala bağlanmış olup, aynı Kanun’un 49. maddesinin (2) işaretli fıkrasının (c) bendinde, usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veye eksikliklerin bulunması bozma sebebi olarak sayılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 378. maddesinin 2. fıkrasında mükelleflerin beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamayacakları, bu Kanun’un vergi hatalarına ait hükümlerinin mahfuz olduğu hüküm altına alınmış, 116. maddesinde vergi hatası tanımlanmış ve hesap hataları ve vergilendirme hataları başlığı altında 117 ve 118. maddeler düzenlenmiş, 122. maddesinde mükelleflerin vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairelerinden yazı ile isteyebilecekleri, 124. maddesinde ise vergi mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanların şikayet yoluyla Maliye Bakanlığı’na müracaat edebilecekleri hükmümlerine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

27/08/2018 tarihinde Mahkeme kaydına giren dilekçeyle davalı idare hasım gösterilmek suretiyle dava konusu tahakkukun iptali ile fazladan ödenen 1.088.281,25 TL tutarında gelir vergisinin yasal faizi ile birlikte iadesine hükmedilmesi istenilmiş ise de dosyada yer alan bilgi ve belgeler ile uyuşmazlığın bütünlüğüne bakıldığında dava konusunun düzeltme ve şikayet başvurusunun zımnen reddine ilişkin olduğunun kabulü gerektiğinden yargılama usulüne uygun düşmediği sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddi yolundaki Vergi Dava Dairesi kararının, 213 sayılı Kanun’un 116. ve devamı maddeleri kapsamında değerlendirme yapılmak suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerekmiştir.

Bozma üzerine verilecek kararda, Gelir İdaresi Başkanlığının hasım mevkiine alınması suretiyle dosyanın yeniden tekemmülü sağlanarak hüküm kurulması gerektiği de açıktır.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1.Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının BOZULMASINA, 13/04/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.