Danıştay Kararı 3. Daire 2019/7266 E. 2020/5664 K. 15.12.2020 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2019/7266 E.  ,  2020/5664 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/7266
Karar No : 2020/5664

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Dördüncü Dairesinin bozma kararı uyarınca davayı yeniden inceleyen … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … Besin Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nden alınamayan 1994 ila 1997 yıllarına ait muhtelif kamu alacaklarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih … ila … takip numaralı ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu ödeme emirleri içeriğinde yer alan adı geçen şirkete ait borçlara ilişkin olarak … tarih ve … sayılı haciz bildirisi ile …, …, … plakalı araçlara ve “… Mah. … ada … parsel”de bulunan fabrika vasıflı gayrimenkul üzerine … Tapu Sicil Müdürlüğü’nün … tarih ve … yevmiye numarası ile haciz uygulanması neticesinde zamanaşımının kesildiği, her ne kadar … tarih ve … sayılı haciz bildirisi ile sözü edilen araçlar için yakalamalı haciz şerhi konulmuş ise de, anılan araçlar için 2003 yılında haciz şerhi konulduğu dikkate alındığında 2008 yılında ki haczin yeni bir haciz uygulaması olmadığı, dolayısıyla zamanaşımını kesmeyeceği, bu durumda 31/12/2009 tarihinde amme alacağının tahsil zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle ödeme emirleri iptal edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Asıl borçlu şirkete ait araçlar üzerine 2003 yılında konulan haczin eski borçlardan kaynaklandığı, dava konusu borçlar için ilk defa 2008 yılında haciz işlemi uygulandığı, dolayısıyla bu haciz işlemi nedeniyle zamanaşımının kesildiği ve söz konusu amme alacaklarının zamanaşımına uğramadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 15/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X)-KARŞI OY :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil ve Takibi Hakkında Kanun’un 102. maddesinde, amme alacağının, vadesinin rasladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrayacağı, ödeme, haciz tatbiki, cebren tahsil ve takip muameleleri sonucunda yapılan her çeşit tahsilat, ödeme emrinin tebliği, mal bildirimi, mal edinme ve mal artmalarının bildirilmesi, yukarıda belirtilen muamelelerden herhangi birinin kefile veya yabancı şahıs ve kurumlar mümessillerine tatbiki veya bunlar tarafından yapılması, ihtilaflı amme alacaklarında kaza mercilerince bozma kararı verilmesi, amme alacağının teminata bağlanması, kaza mercilerince icranın tehirine karar verilmesi, iki amme idaresi arasında mevcut bir borç için alacaklı amme idaresi tarafından borçlu amme idaresine borcun ödenmesi için yazı ile müracaat edilmesi, amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması hallerinde tahsil zamanaşımının kesileceği, kesilmenin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren zamanaşımının yeniden işlemeye başlayacağı, zamanaşımının bir bozma karariyle kesilmesi halinde zamanaşımı başlangıcının yeni vade gününün rasladığı amme alacağının teminata bağlanması veya icranın kaza mercilerince durdurulması hallerinde zamanaşımı başlangıcı teminatın kalktığı ve durma süresinin sona erdiği tarihin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılının ilk günü olduğu hüküm altına alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; vadesi 2002 yılına isabet eden amme alacaklarının tahsili amacıyla asıl borçlu şirkete ait …, …, … plakalı araçların da aralarında bulunduğu bir kısım araçlar üzerine haciz şerhi konulması için 29/07/2003 tarihli, … Mahallesindeki … ve … ve … Mahallesindeki …, …, …, … ada/parselde bulunan gayrimenkullere haciz şerhi konulması için de 22/07/2003 tarihli haciz bildirilerinin düzenlendiği, … Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil ve Denetleme Büro Amirliği’nin 13/10/2003 tarihli yazılarından …, …, … plakalı araçların dosyasına haciz şerhinin işlendiğinin, diğer araçların şirket adına kayıtlı olmaması nedeniyle haciz şerhi konulamadığının bildirildiği, dosyadaki tapu kayıtlarına göre … Mahallesi …, … Mahallesi … ada/parseldeki gayrimenkullere anılan haciz şerhlerinin işlendiği, 11/11/2008 tarihinde …, …, … plakalı araçlara yakalamalı haciz konulması için yeni bir haciz bildirisinin düzenlendiği, iş bu haciz bildirisine istinaden … İlçe Emniyet Müdürlüğünün 17/12/2005 tarih ve 7909 yazıları ile … ve … plakalı araçlara 29/07/2003 ve 11/11/2008 tarihlerinde, … plakalı araca 11/11/2008 tarihinde … Vergi Dairesi lehine haciz şerhi işlendiğinin bildirildiği, anılan araçlar ve gayrimenkuller üzerinde çeşitli icra müdürlüklerinin de haciz şerhlerinin bulunduğu, asıl borçlu şirketin kanuni temsilcisi …’e ait gayrimenkulün satışından dolayı 27/12/2010 tarihinde 46.574,02 TL’nin vergi dairesine intikal ettirildiği ve bu tutarın şirketin borçlarına mahsup edildiği, yapılan malvarlığı araştırması sonucunda kamu alacağının asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması üzerine dava konusu ödeme emirlerinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Haciz uygulanan gayrimenkuller üzerinde birçok haciz bulunması ve taşıtların yakalanamaması nedeniyle kamu alacağının tahsil edilemediği açık olduğundan, 2008 yılında söz konusu araçlar üzerine uygulanan yeni hacizlerin zamanaşımını kestiğinin kabulü gerekmektedir. Bu durumda 11/11/2008 tarihli hacizlerin yeni bir haciz olduğu ve bu tarih itibariyle zamanaşımının kesildiği, asıl borçlu şirketin diğer kanuni temsilcisine ait gayrimenkulün satılması neticesinde amme alacağının bir kısmı tahsil edildiğinden 21/10/2010 tarihinde zamanaşımının yeniden kesildiği açıktır. Dolayısıyla, kamu alacağının zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle dava konusu ödeme emrini iptal eden Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği görüşüyle Daire kararına katılmıyorum.