Danıştay Kararı 3. Daire 2019/7028 E. 2020/4214 K. 27.10.2020 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2019/7028 E.  ,  2020/4214 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/7028
Karar No : 2020/4214

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Teknik Makine Plastik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : …. Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvuusunun, Danıştay Üçüncü Dairesinin bozma kararı uyarınca davanın yeniden incelenmesi suretiyle sonuçlandırıldığı … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannameleri üzerine 2012 yılının Temmuz ila Eylül dönemleri için tahakkuk eden katma değer vergisi, hesaplanan gecikme faizi ile kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davacı hakkında herhangi bir inceleme yapılmadan ve kullandığı faturaların gerçek olup olmadığı, kendisi ve fatura düzenleyicileri hakkında her yönüyle incelenerek ortaya konulmadan, davalı idarenin baskısı altında verilen beyannameler üzerine yapılan tahakkukta, hesaplanan gecikme faizinde ve kesilen vergi ziyaı cezasında hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle dava konusu vergi, gecikme faizi ve vergi ziyaı cezası kaldırılmıştır.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Mükelleflerin ancak süresi içerisinde verdikleri beyannameler üzerine tahakkuk eden vergilere karşı ihtirazi kayıt koymak suretiyle dava açabilecekleri, süresinden sonra verilen düzeltme beyannamelerine konulan ihtirazi kaydın, tahakkuk eden vergiye dava açılmasına olanak sağlayan bir çekince olarak kabul edilemeyeceği, bu nedenle, davacının yasal süresinden sonra vermiş olduğu düzeltme beyannameleri üzerine adına tahakkuk eden vergi ve hesaplanan gecikme faizinde hukuka aykırılık bulunmadığı,öte yandan, katma değer vergisi beyannamelerinin yasal süresinden sonra verilmesi sebebiyle zamanında tahakkuk ettirilemeyen vergi üzerinden vergi ziyaı cezası kesilmesinin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 341. maddesinin gereği olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusu kabul edilerek isteme konu karar kaldırılmış ve tahakkuk eden vergi ve hesaplanan gecikme faizi yönünden davanın incelenmeksizin reddine, vergi ziyaı cezası yönünden ise esası incelenerek reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Anayasa Mahkemesi kararı gereğince temyiz isteminin kabulü gerektiği ileri sürülerek kararın bozulması istenmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacının faturalarını kullandığı firmalar hakkında düzenlenen vergi tekniği raporlarında bu firmalarca tanzim edilen faturaların gerçeği yansıtmadığının saptandığı, bu durumda artık mükelleflerin ya beyanlarını düzeltmeleri ya da işlemlerin gerçekliğini Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nde belirtildiği şekilde ispat etmesi gerektiği ileri sürülerek kararın bozulması istenmektedir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davalı idarenin davacıya gönderdiği … tarih ve … sayılı yazıyla, yazıda ismi yer alan ve hakkında olumsuz tespit/rapor bulunan mükelleften yaptığı alımlara ilişkin işlemin gerçekliğinin Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğde belirtildiği şekilde ispat edilmesi veya ilgili dönem beyanlarının Tebliğ’de belirtildiği şekilde düzeltilmesi halinde hakkında özel esaslar uygulanmayacağı belirtildiğinden, davacı tarafından ihtirazı kayıtla, anılan yazıda ismi yer alan mükelleflerden yaptığı alımlara ilişkin katma değer vergisinin maliyetlerinden çıkartılması suretiyle düzeltme beyannamesi verdiği, ihtirazi kaydın kabul edilmemesi üzerine tahakkuk eden katma değer vergisi ve hesaplanan gecikme faizi ile kesilen vergi ziyaı cezasına karşı dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun idari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı başlıklı 2. maddesinde, idari dava türleri sayılarak (a) bendinde iptal davası, idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan dava olarak tanımlanmaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Vergi dairelerince, ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannameleri esas alınarak yapılan tahakkuk, hesaplanan gecikme faizi ve kesilen vergi ziyaı cezalarına karşı açılan davaların esası incelenmeden reddedilmeleri nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği ileri sürülerek yapılan başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesinin 27/02/2019 tarih ve Başvuru No:2015/15100 sayılı kararıyla; başvurucuların mülkiyet haklarına müdahale teşkil eden vergilendirme işlemlerinin yargı yoluyla denetlenebilmesi imkânına sahip olamadıkları dolayısıyla, derece mahkemelerinin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 378. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen hukuk kuralını, düzeltme beyannamesine ihtirazi kayıt konulmasının dava açma hakkı vermeyeceği şeklinde yorumlamasının sürecin bütününe bakıldığında başvurucuların, müdahalenin hukuka aykırı olduğuna yönelik olarak iddia ve itirazlarını etkin bir biçimde sunamaması sonucuna yol açtığı, buna göre somut olayda mülkiyet hakkının öngördüğü usul güvencelerinin sağlanamamasından dolayı müdahalenin başvuruculara şahsi olarak aşırı bir külfet yüklediği, mülkiyet hakkının korunması ile müdahalenin kamu yararı amacı arasında olması gereken adil dengenin başvurucular aleyhine bozulduğu sonucuna ulaşıldığı, başvurucuların mülkiyet haklarına yapılan müdahale ölçüsüz olduğu gerekçesiyle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine, kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere vergi mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Yukarıda “Mevzuat” bölümünde yer verilen tanıma göre açılan bir iptal davasında iptali istenilen işlemin; yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurları açısından ayrı ayrı hukuka uygun olup olmadıklarının denetlenmesi gerekmekte olup, bu unsurlardan birisinde hukuka aykırılık bulunursa işlem iptal edilmelidir.
Hukuka uygunluk denetiminin yapılması gereken sebep unsuru idari yargıda; idareyi işlemi yapmaya iten saik olarak tanımlanmıştır. İdare tesis ettiği işlemi, gerçek ve hukuka uygun sebeplere dayandırmak zorundadır. Sebebin gerçek olması, varlığının usulüne uygun olarak yapılan tespitlerle ortaya konulmuş olması; hukuka uygun olması ise idarenin işlemi dayandırdığı sebebin, kanunda tesisi için dayanabileceği öngörülen sebeplerden olması anlamına gelmektedir.
Dava konusu uyuşmazlıkta sebep unsuru, davalı idarenin davacıya gönderdiği … tarih ve … sayılı yazıda yer alan ve hakkında olumsuz tespit/rapor bulunduğu belirtilen mükelleften yapılan alımların gerçek kabul edilmemesidir.
Bu durumda, temyiz istemine konu Vergi Dava Dairesi kararının; davacı tarafından verilen düzeltme beyannamelerine konulan ihtirazi kaydın kabul edilmeyerek tahakkuk ettirilen vergi, hesaplanan gecikme faizi ile kesilen vergi ziyaı cezasının sebep unsuru hakkında yapılacak yargısal denetim sonucu yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerekmiştir.
Öte yandan Vergi Dava Dairesince, bozmaya uymak suretiyle yapılan inceleme sonucunda karar verilmiş ise de bireysel başvuru üzerine Anayasa Mahkemesince hak ihlalinin bulunduğu belirtilerek yeniden yargılama yapılmasına karar verilmesi durumunda, bu karara uyulması zorunluluğunun, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin gereği olduğu dikkate alındığında, bozma kararına uyulmuş olmasından hareketle usulî kazanılmış hakkın varlığından söz edilemeyeceği açıktır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin kabulüne,
2…. Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesine,
4.492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13. maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 27/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X)-KARŞI OY :
Davacı tarafından, yasal süresinden sonra ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerinden tahakkuk ettirilen vergilere karşı açılan davada, idari işlemlerin hukuka uygunluğunu denetlemekle görevli idari yargı yerleri tarafından yapılacak yargısal denetimde, davacının beyannameye ihtirazi kayıt koyma nedenleri ile vergi dairesinin ihtirazi kaydın konusunu oluşturan nedeni kabul etmeme sebepleri incelenerek dava konusu tahakkukun hukuka uygun olup olmadığına karar verilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, davayı yazılı gerekçeyle sonuçlandıran Vergi Mahkemesi kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun re’sen araştırma ilkesinin düzenlendiği 20. maddesi uyarınca, davacıdan, uyuşmazlık konusu faturaların gerçek bir mal teslimine veya hizmet ifasına dayandığı yolundaki iddiasını ispatlayacak bilgi ve belgelerin (alış belgeleri, sevk irsaliyeleri, ödeme ve nakliyeye ilişkin bilgi ve belgeler gibi); davalı idareden ise müeyyideli yazıda belirtilen mükellef hakkındaki tespitleri içeren raporlar ile diğer belgelerin ve davacı hakkında düzenlenmiş ya da düzenlenecek vergi inceleme raporu/basit raporun istenmesi üzerine dosyaya ibraz edilen bilgi ve belgeler aynı Kanun’un 21. maddesi uyarınca taraflara tebliğ edildikten ve tarafların bu belgelere itirazlarını ileri sürmelerine imkân verildikten sonra dosyadaki mevcut bilgi ve belgeler ile tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları esas alınmak suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere kararın bozulması gerektiği oyuyla gerekçe yönünden karara katılmıyorum.