Danıştay Kararı 3. Daire 2019/5927 E. 2020/6592 K. 29.12.2020 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2019/5927 E.  ,  2020/6592 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/5927
Karar No : 2020/6592

Kararın Düzeltilmesini İsteyen: … Vergi Dairesi Başkanlığı/…
Vekili :Av. …

Karşı Taraf : … İnşaat ve Ticaret Anonim Şirketi
Vekili :Av. …

İstemin Özeti : Davacı şirket adına, ticaret yaptığı … İnşaat Taahhüt Ticaret Limited Şirketi unvanlı mükellefin hesaplarının incelenmesi neticesinde tanzim olunan rapora istinaden yapılan tarhiyatların vadesinde ödenmemesi nedeniyle, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 11. maddesi uyarınca müteselsil sorumlu sıfatıyla tanzim edilen … tarih ve …, …, … ila … takip numaralı ödeme emirlerini; olayda, davacı ile sözü edilen şirket arasında vergi kaybına uğratmak amacıyla sermaye ve organizasyon bakımından oluşturulmuş bir bağlantının bulunduğuna ilişkin herhangi bir tespit yapılmadan, salt anılan şirketle ticari münasebet halinde olmasının davacının bu şirketin vergi borçlarından sorumlu tutulmasına hukuken imkan vermeyeceği gerekçesiyle iptal eden … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen temyiz istemini; aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle reddeden Danıştay Üçüncü Dairesinin 07/03/2019 tarih ve E:2015/2577, K:2019/1644 sayılı kararının; belirtilen şirket adına yapılan katma değer vergisi tarhiyatına ilişkin borcun ödenmemesi nedeniyle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 11. maddesi ve 84 Nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği ile yapılan düzenlemeler çerçevesinde davacı adına müteselsil sorumluluk nedeniyle ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek düzeltilmesi istenmiştir.

Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.

Tetkik Hakimi : …

Düşüncesi : Kararın düzeltilmesi isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince kararın düzeltilmesi istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesinin (c) bendi hükmüne uygun bulunduğundan kararın düzeltilmesi isteminin kabulüyle Danıştay Üçüncü Dairesinin 07/03/2019 tarih ve E:2015/2577, K:2019/1644 sayılı kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra temyiz istemi yeniden incelenerek işin gereği görüşülüp düşünüldü:
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 8. maddesinde mükellef; mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde bu işleri yapanlar olarak tanımlanmış, Kanunun ‘vergi sorumlusu’ başlığı altında düzenlenen 9.maddesinin (2) işaretli bendinde fiili veya kaydi envanter sırasında belgesiz mal bulundurulduğu veya belgesiz hizmet satın alındığının tespiti halinde bu alışlar nedeniyle ziyaa uğratılan katma değer vergisinin belgesiz mal bulunduran veya hizmet satın alan mükelleften aranacağı hükmüne yer verilmiştir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 8. maddesinde, vergi sorumlusunun; verginin ödenmesi bakımından alacaklı vergi idaresine karşı muhatap olan kişi olarak tanımlandığı, 11. maddesinin 1. fıkrasında; yaptıkları veya yapacakları ödemelerden vergi kesmeye mecbur olanların, verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili diğer ödevleri yerine getirmekten sorumlu olacakları; 2. fıkrasında, bu sorumluluğun, bunların ödedikleri vergilerden dolayı asıl mükelleflere rücu etmek hakkını kaldırmayacağı, 3239 sayılı Kanunun 2. maddesiyle eklenen 3. fıkrada, mal alım ve satımı ve hizmet ifası dolayısıyla vergi kesintisi yapmak ve vergi dairesine yatırmak zorunda olanların, bu yükümlülükleri yerine getirmemeleri halinde verginin ödenmesinden, alım satıma taraf olanlar ile hizmetten yararlananlar, aralarında zımnen dahi olsa irtibat olduğu tespit olunanların müteselsilen sorumlu olacaklarının hükme bağlandığı ve 4369 sayılı Kanun’un 81/A-28. maddesiyle 3. fıkrada geçen alım satıma taraf olanlar ile hizmetten yararlananların, aralarında zımnen dahi olsa irtibat olduğu tespit olunanlar ifadesinin alım satıma taraf olanlar, hizmetten yararlananlar ve aralarında doğrudan veya hısımlık nedeniyle ya da sermaye, organizasyon veya yönetimine katılmak veya menfaat sağlamak suretiyle dolaylı olarak ilişkide bulunduğu tespit olunanlar şeklinde değiştirildiği görülmektedir.
213 sayılı Yasa’nın 11. maddesinde geçen müteselsil sorumluluk, aynı Kanun’un 8. maddesinde verginin ödenmesi bakımından alacaklı vergi idaresine karşı muhatap olan kişi olarak tanımlanan ve yaptıkları veya yapacakları ödemelerden vergi kesmeye mecbur olan vergi sorumlularının vergi yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde söz konusu olacağından, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 9. maddesinde tanımlanan vergi sorumlusu sıfatıyla mal alım ve satımı ve hizmet ifası dolayısıyla vergi kesintisi yapmak ve vergi dairesine yatırmak zorunda olanların, bu yükümlülükleri yerine getirmemeleri halinde verginin ödenmesinden, katma değer vergisi uygulaması bakımından ancak, alım satıma taraf olanlar, hizmetten yararlananlar ve aralarında doğrudan veya hısımlık nedeniyle ya da sermaye, organizasyon veya yönetimine katılmak veya menfaat sağlamak suretiyle dolaylı olarak ilişkide bulunduğu tespit olunanlar sorumlu tutulabilecektir. Bir başka ifadeyle, 213 sayılı Kanun’un 11. maddesi kapsamında katma değer vergisi uygulaması bakımından müteselsil sorumluluk doğabilmesi için 3065 sayılı Kanun’un 9. maddesinde tanımlanan katma değer vergisi sorumlusu tarafından vergi hukukundan doğan yükümlülüğün yerine getirilmemiş olması gerekmektedir.
213 sayılı Kanun’un 11. maddesine 3239 sayılı Kanun’un 2. maddesiyle eklenen 3. fıkranın; “vergi yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde yükümlü olmayan başkalarını da sorumlu tutmakta ve böylece suç işlememiş olan şahsa ceza sorumluluğu yüklemekte” olduğu öne sürülerek, Anayasanın 38. maddesinin 6. fıkrasına ve aynı maddeye eklenen son fıkradaki “Müteselsil sorumluluğun şartları, sınırları ve bu konuya ilişkin usul ve esaslar Maliye ve Gümrük Bakanlığınca belirlenir.” şeklindeki düzenlemenin Anayasanın 38. maddesinin 3. fıkrasına ve 7. maddesine aykırı olduğu iddiasıyla açılan iptal davasını inceleyen Anayasa Mahkemesi 19/03/1987 tarih ve E:1986/5; K:1987/7 sayılı kararıyla; sözkonusu iddianın yerinde olup olmadığını araştırmaya, herşeyden önce kanun koyucunun bu fıkraları getirmekteki amacını tespitle başlamak gerekeceğini belirttikten sonra iptali talep edilen fıkrada “mal alım ve satımı ve hizmet ifası dolayısıyla vergi kesintisi” yapılmasından söz edildiğini ve bu hükmün uygulanmasının “Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinde yer alan vergi kesme sorumluluğundan çok Katma Değer Vergisi Kanununda yer alan mal alım satımı ve hizmet ifası nedeniyle yapılan kesintiler için söz konusu…” olacağını belirledikten sonra söz konusu hükmü Anayasaya aykırı görmeyerek davayı reddetmiştir.
Hem madde başlığı ve metninde hem de Anayasa Mahkemesinin kararında belirtildiği üzere vergi sorumlusunun kestiği katma değer vergilerinden dolayı müteselsil sorumluluğu söz konusu olabileceğinden, 213 sayılı Kanun’un 11. maddesinin 3. fıkrasının 3065 sayılı Kanunun 9. maddesi dışında, katma değer vergisi açısından uygulanması mümkün görülmemiştir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 8. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde katma değer vergisinin mükellefinin, mal teslim eden ve hizmet ifasında bulunanlar olduğu kurala bağlandığından, davacıya mal teslimi veya hizmet ifası yapan şirket bu teslim veya ifadan dolayı katma değer vergisinin mükellefidir.
Bu nedenle 213 sayılı Kanun’un 11. maddesinin 3. fıkrasında öngörüldüğü üzere vergi sorumlusu olmayıp verginin mükellefi olduğu anlaşılan şirket tarafından Hazineye intikal ettirilmeyen katma değer vergilerinden dolayı davacının müteselsil sorumlu tutulması olanaklı bulunmadığından, Vergi Mahkemesince verilen kararın hükmüne esas aldığı gerekçe yasaya uygun düşmemiş ise de, kararda sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine, 29/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X)-KARŞI OY :
Düzeltilmesi istenilen kararın “Karşı Oy”unda açıklanan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca kararın düzeltilmesi isteminin kabulü ile Daire Kararı kaldırıldıktan sonra temyize konu vergi mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyuyla Daire Kararına katılmıyoruz.