Danıştay Kararı 3. Daire 2019/4701 E. 2020/3826 K. 15.10.2020 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2019/4701 E.  ,  2020/3826 K.
T.C.

D A N I Ş T A Y

ÜÇÜNCÜ DAİRE

Esas No : 2019/4701

Karar No : 2020/3826

Kararın Düzeltilmesini İsteyen : … Vergi Dairesi Müdürlüğü/…

Vekili : Av. …

Karşı Taraf : …

İstemin Özeti : Danıştay Üçüncü Dairesinin 21/12/2018 tarih ve E:2016/4107, K:2018/7978 sayılı kararının; usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek düzeltilmesi istenmiştir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Tetkik Hakimi : …

Düşüncesi :Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Danıştay dava daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları tarafından verilen kararların düzeltilebilmesi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54’üncü maddesinde yazılı sebeplerden birinin bulunması halinde mümkün olup, kararın düzeltilmesi istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen sebepler bunlardan hiçbirine uymadığından istemin reddine, 15/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X)-KARŞI OY :

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 3. maddesinde “tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı”, amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacakları şeklinde tanımlanmış, aynı Kanunun mükerrer 35. Maddesinde, “Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir” hükmü öngörülmüş, 55. maddesinin 1. fıkrasında ise, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 15 gün içinde borçlarını ödemeleri hususunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı belirtilmiştir.

Davacının kanuni temsilcisi ortağı şirketin vergi borçları nedeniyle adına düzenlenen ödeme emriyle takip edildiği olayda, asıl borçlu şirket hakkında yurt çapında yapılan mal varlığı araştırması sonucunda herhangi bir mal varlığına rastlanılmadığı dolayısıyla amme alacağının borcu karşılayacak mal varlığı bulunmayan şirket tüzel kişiliğinden tahsiline çalışılmasının sonuç doğurmayacağı anlaşıldığından, şirketten tahsiline olanak bulunmayan kamu alacaklarının ilgili olduğu dönemde kanuni temsilci olduğu ihtilafsız olan davacıdan bu malvarlığı araştırmasından sonra tahsil yoluna gidilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından, kararın düzeltilmesi isteminin kabulü ile Daire kararının kaldırılmasına karar verildikten sonra yazılı gerekçeyle ödeme emirlerinin iptaline ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına katılmıyorum.