Danıştay Kararı 3. Daire 2019/4439 E. 2020/3823 K. 15.10.2020 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2019/4439 E.  ,  2020/3823 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/4439
Karar No : 2020/3823

Kararın Düzeltilmesini İsteyen: … Vergi Dairesi Müdürlüğü
Vekili : Av. …
Karşı Taraf : …
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : Danıştay Üçüncü Dairesinin 20/12/2018 tarih ve E:2015/9133, K:2018/7911 sayılı kararının aleyhe olan hüküm fıkrasının; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 339. maddesi hükümleri uyarınca vergi ziyaı cezasının artırılan kısmı ile sadece belge almayanın tespiti halinde aynı Kanun’un 353. maddesinin 1. bendi uyarınca ceza kesilebileceğinden ve davacı tarafından ödemelerin banka ve finans kurumları aracılığıyla yapılmadığından Kanun’un 355. Maddesinin 4. bendi göz önüne alınarak kesilen cezada hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek düzeltilmesi istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Danıştay dava daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları tarafından verilen kararların düzeltilebilmesi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54’üncü maddesinde yazılı sebeplerden birinin bulunması halinde mümkün olup, kararın düzeltilmesi istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen sebepler bunlardan hiçbirine uymadığından istemin reddine, 15/10/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X)- KARŞI OY :
Düzeltilmesi istenen kararın “Karşı Oy”unda açıklanan hukuksal nedenler ve gerekçe uyarınca karar düzeltme isteminin bu gerekçe ile reddi gerektiği oyuyla Daire kararına katılmıyorum.

(XX).K A R Ş I O Y :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Vergi kanunlarının uygulanması” başlıklı 3. maddesinde, vergi kanunlarının lafzı ve ruhu ile hüküm ifade edeceği; lafzın açık olmadığı hallerde vergi kanunlarının hükümlerinin, konuluşundaki maksat, hükümlerin kanunun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısı gözönünde tutularak uygulanacağı belirtilmiş, aynı Kanun’un “Tekerrür” başlıklı 339. maddesinde ise vergi ziyaına sebebiyet vermekten veya usulsüzlükten dolayı ceza kesilen ve cezası kesinleşenlere, cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından başlamak üzere vergi ziyaında beş, usulsüzlükte iki yıl içinde tekrar ceza kesilmesi durumunda, vergi ziyaı cezasının yüzde elli, usulsüzlük cezasının yüzde yirmibeş oranında artırılmak suretiyle uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Tekerrür halinde cezanın artırılmasından maksat, vergi ziyaına yeniden sebebiyet verilmesinin önüne geçebilmek adına, aynı veya farklı fiillerle gerçekleştirilmiş olmasına veya aynı vergi türüne ilişkin olup olmadığına bakılmaksızın, ilkinden daha ağır bir yaptırım uygulanmak suretiyle mükelleflerin vergi kaybına yol açacak eylemlerde bulunmaktan caydırılmasıdır. Vergi ziyaına yol açan eylemin, mükellef hakkında kesilen cezanın kesinleştiği tarihten, izleyen takvim yılı başına kadar geçecek süre içerisinde gerçekleşmesi ile bu fiilin izleyen takvim yılı içerisinde ya da daha sonra gerçekleştirilmesi arasında, ihlalin ağırlığı yönünden herhangi bir farklılık bulunmamaktadır. Ayrıca,Vergi Usul Kanunu’nun 339.maddesinde yer alan “…cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından başlamak üzere …”ibaresi tekerrürün uygulanacağı iki veya beş yıllık sürenin sona ereceği tarihin tespiti ile ilgilidir.
Bu itibarla, yukarıda anılan Kanun hükümleri amaçsal olarak yorumlandığında, vergi ziyaına sebebiyet vermekten veya usulsüzlükten dolayı ceza kesilen ve cezası kesinleşenlere, cezanın kesinleştiği tarihten itibaren vergi ziyaında beş, usulsüzlükte iki yıl içinde tekrar ceza kesilmesi durumunda kesilecek cezaların tekerrür nedeniyle artırılarak uygulanması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, davacı adına kesilen ve tekerrür uygulamasına esas alınan 2009 yılının Ocak dönemine ilişkin kesilen vergi ziyaı cezasının 16/04/2010 tarihinde tebliğ edilerek kesinleştiği, uyuşmazlık konusu 2010 yılı Mayıs ilâ Aralık dönemlerine ilişkin cezaların da bu tarihten sonra kesildiği görüldüğü, dolayısıyla sözü edilen dönemlere ilişkin cezaların tekerrür nedeniyle artırılarak uygulanmasında hukuka aykırılık bulunmadığından, kararın düzeltilmesi isteminin kabulü ile Daire kararının tekerrüre ilişkin hüküm fıkrasının belirtilen dönemler için kaldırıldıktan sonra, Vergi Mahkemesi kararının değinilen dönemlere ilişkin hüküm fıkrasının bozulması gerektiği oyuyla Daire Kararına katılmıyorum.