Danıştay Kararı 3. Daire 2019/4264 E. 2022/5584 K. 20.12.2022 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2019/4264 E.  ,  2022/5584 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/4264
Karar No : 2022/5584

TEMYİZ EDEN (DAVALI): … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ: Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI): … DışTicaret Limited Şirketi
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı adına, 2014 yılına ait defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmediğinden bahisle dört mükelleften alınanlar haricindeki faturalara konu katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle yeniden oluşturulan beyan tablosu uyarınca ve haksız iade edilen verginin geri alınması amacıyla 2014 yılının Ocak ila Aralık dönemleri için re’sen salınan katma değer vergisi ile tekerrür hükümleri gereğince artırılarak kesilen üç kat vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davacı tarafından, 2014 yılına ilişkin yasal defter ve belgeler ibraz edilememiş olsa da anılan döneme ilişkin muhasebe biriminde olduğu için zarar görmeyen faturaların ibraz edilmek istendiği ancak bu faturaların düzenleyicisi mükelleflerin müfettişliğin yetki alanı dışında kalması nedeniyle kabul edilmediği ve ibraz için kendilerine süre verilmediğinin ileri sürüldüğü, Tekirdağ, Çerkezköy, Çorlu civarında ve müfettişliğin yetki alanına giren bölgelerde yapılan karşıt incelemelerle saptamalarda bulunulduğu, davacı tarafından faturaların incelemeye sunulup sunulmadığı veya sunulan faturaların hangilerinin dikkate alındığı anlaşılamadığından, Mahkemelerince verilen ara kararı ile davalı idareden müfettişliğin yetki alanı dışında kalan mükellefler tarafından düzenlenmiş fatura sunulup sunulmadığı hususlarının açıklanması ile sunulmuş olan tüm alış faturalarının gönderilmesi ayrıca davacı şirketin alım yaptığı firmalar hakkında olumsuz bir tespit, yoklama ya da vergi tekniği raporu bulunup bulunmadığının bildirilmesinin istenildiği, verilen cevapta yetki alanı dışındaki mükelleflere ait fatura ibrazı ile ilgili herhangi bir bildirimin bulunmadığı, davacının 2014 yılında alış yaptığı firmalarla ilgili yapılan incelemede herhangi bir olumsuzluğun tespit edilmediği ve 2014 yılı alışlarına ilişkin 23 klasör faturanın gönderildiği, her ne kadar müfettişliğin yetki alanı dışında kalan mükelleflerce düzenlenen faturaların ibrazı ile ilgili herhangi bir bildirimin bulunmadığı belirtilmiş ise de gönderilen faturaların incelenmesinden, müfettişliğin yetki alanında kalıp da vergi inceleme raporunda karşıt inceleme yapılarak doğruluğu kabul edilen faturaları düzenleyen dört firmanın haricinde başka firmaların da bulunduğu gibi müfettişliğin yetki alanı dışında kalan firmalara ait faturaların da olduğu, davacı tarafından zayi belgesi için başvuru yapılmamışsa da, davacı şirkete ait fabrikada çıkan ve toplam 20 personel, 5 araçla müdahale edilerek beş saat sonra söndürülebilen yangında, yevmiye defterleri, arşiv klasörleri ve ofis malzemelerinin yandığının itfaiye tarafından düzenlenen yangın raporu ile sabit olduğu dolayısıyla uyuşmazlıkta mücbir sebep halinin bulunduğunun kabulü gerektiği, bu durumda, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu dikkate alındığında, davacı tarafından üzerine düşen ispat külfetinin bir gereği olarak 2014 yılında indirime konu edilen ve yangın esnasında muhasebe biriminde olduğu için zarar görmeyen belgelerin vergi incelemesine sunulduğu, ancak inceleme elemanı tarafından yetki alanı içerisinde kalan dört firmayla sınırlı olarak değerlendirme yapıldığı, yetki alanı içinde kalıp da dört firma haricinde kalan diğer firmalar ile yetki alanı dışında kalan firmalara ait faturaların doğruluğunun dikkate alınmadığı, alış yapılan diğer firmalar hakkında herhangi bir olumsuz tespit olmadığı ve davacı tarafından verilen Ba formları, katma değer vergisi beyannameleri ile alış faturaları arasında herhangi bir uyumsuzluğun bulunmadığı anlaşıldığından, 213 sayılı Kanunun 373. maddesi gereğince mücbir sebep halinin görüldüğü olayda, gerçeği yansıtmadığı hususunda herhangi bir saptama olmayan faturalarda yer alan katma değer vergilerine ilişkin indirimlerin reddi suretiyle salınan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu cezalı vergi kaldırılmıştır.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davanın süresinde açılmadığı, yasal defter ve belgelere ilişkin zayi belgesi alınmadığı, söz konusu defter ve belgeler zayi olsa dahi ibraz yükümlülüğünün ortadan kalkmayacağı ve emtiayı satan mükelleflerden belgelerin örnekleri temin edilerek ibraz edilmesi gerektiği ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Elektronik tebligatla ilgili olarak davalı idareye herhangi bir başvuru yapılmadığı, davanın süresinde açıldığı ve kararın hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 20/12/2022 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X)-KARŞI OY :
Katma değer vergisi indiriminden yararlanabilmek için, 3065 sayılı Kanun’un 34. maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilme ve bu vesikaların defterlere kaydedilme şartı aranmıştır.
Beyan esasına dayalı olan Türk vergi sisteminde, idarece aksi ortaya konulmadığı müddetçe, mükellefler beyanlarının doğruluğu karinesinden yararlanırlar. Bu ilkeden hareketle, beyanları üzerinden yasal haklardan yararlanan mükelleflerin defter ve belgeleri, zamanaşımı süresi içerisinde vergi idaresinin incelemeye yetkili elemanları tarafından her zaman incelenebilir. Böyle bir inceleme için defter ve belgelerin, mükelleften istenildiğinde incelemeye yetkili olanlara ibrazı zorunludur. Defter ve belgelerin haklı bir sebep olmaksızın inceleme ibraz etmeyen mükellefler, beyanlarının doğruluğu karinesinden yararlanamazlar.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 30. maddesinin ikinci fıkrasının üçüncü bendinde, bu Kanun’a göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmının tutulmamış veya tasdik edilmemiş olması veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara, herhangi sebeple ibraz edilmemesi hali re’sen tarh sebepleri arasında sayılmıştır.
Öte yandan, 213 sayılı Kanun’un 13. maddesinde sayılan mücbir sebep hallerinden herhangi birisinin bulunması, vergi ödevinin yerine getirilmesini engelleyecek sebep olarak kabul edildiğinden mücbir sebep halinin varlığının ispatlandığı bir durumda vergi ödevinin yerine getirilmediğinden bahsedilemeyecektir.
Aynı Kanun’un 13. maddesinde mücbir sebep halinin mutlak surette zayi belgesi ile ispatlanması gerektiği yönünde bir hüküm bulunmadığı gibi bu konuda Ticaret Kanunu hükümlerine atıf da yapılmamıştır. Bu nedenle, yargı yerlerince, dava dosyasına sunulan zayi belgesi ve/veya diğer deliller göz önüne alınarak defter ve belgelerin mücbir sebep nedeniyle vergi idaresine ibraz edilip edilemediğinin her uyuşmazlıkta ayrı ayrı değerlendirilerek karar verilmesi gerekmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun, 18. maddesinin 2. fıkrasında, her tacirin ticari faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi gerektiği kurala bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından incelemeye ibraz edilemeyen defterlerin çıkan yangında zayi olduğu ileri sürülmüş ise de dosyada yer alan yangın raporunda yevmiye defterlerinin hasar gördüğü belirtilmiş olup bu ifadeden söz konusu defter ve belgelerin tamamen yanıp yanmadığı yani zayi olup olmadığı anlaşılamadığı gibi bağlı bulunulan vergi dairesine iddia olunan duruma ilişkin herhangi bir bildirim yapılmadığı ve yangın raporu dışında başkaca delil sunulmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, olayda normal ve mutad olmayan duruma ilişkin ispat külfetinin davacı tarafından yerine getirildiğinden söz edilemeyeceğinden ve mücbir sebebin varlığının kabulüne imkan bulunmadığından, katma değer vergisi indirimlerinin kabul edilmemesi suretiyle yapılan vergi ziyaı cezalı tarhiyata karşı açılan davayı yazılı gerekçeyle sonuçlandıran Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddine dair Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına katılmıyoruz.