Danıştay Kararı 3. Daire 2019/3431 E. 2020/4805 K. 25.11.2020 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2019/3431 E.  ,  2020/4805 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/3431
Karar No : 2020/4805

Kararın Düzeltilmesini İsteyen: …
Vekili: Av. …
Karşı Taraf : … Mal Müdürlüğü

İstemin Özeti :Danıştay Üçüncü Dairesinin 24/09/2018 tarih ve E:2014/10442, K:2018/4594 sayılı kararının; icra dosyasından yapılan satışta taşınmazın alacaklı … Anonim Şirketine alacağa mahsuben ihale edildiği ve taşınmazı ihale yoluyla alan bankadan taşınmazın haklarını temlik almış ve icra kanalıyla yeni temlik alıcısı olarak kendi adına tescilinin yapılması amacıyla tapuya talepte bulunulduğu, kanuna karşı hile veya bankanın muafiyetinden faydalanarak taşınmazı satın almaya çalışmasının söz konusu olmadığı ileri sürülerek düzeltilmesi istenmiştir.

Savunmanın Özeti : Kararın düzeltilmesi isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi :Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 55. maddesinin 4. fıkrasına göre yargılamanın yenilenmesi ve kararın düzeltilmesi istemlerinde duruşma yapılması, görevli daire ve mahkemenin kararına bağlı bulunduğundan, davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek dosya incelendi ve işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Danıştay dava daireleri ve İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulları tarafından verilen kararların düzeltilebilmesi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesinde yazılı sebeplerden birinin bulunması halinde mümkün olup, kararın düzeltilmesi istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen sebepler bunlardan hiçbirine uymadığından istemin reddine, 25/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X)-KARŞI OY:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 377 ve 378. maddelerinde mükelleflerin ve kendilerine vergi cezası kesilenlerin tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabilecekleri hükmüne yer verilmiş, aynı Kanun’un 8. maddesinde ise mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettübeden gerçek veya tüzel kişi olarak tanımlanmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununa göre verginin mükellefi, vergiye tabi malları teslim edenler olduğundan, davacıya taşınmazı teslim eden icra müdürlüğü katma değer vergisinin mükellefidir. Dolayısıyla katma değer vergisi beyannamesinin, mükellef olan icra Müdürlüğü tarafından verilmesi ve tahakkukun yine icra müdürlüğü adına yapılması gerekmektedir.
Vergi sistemimizde dolaylı vergileri ödeyenler; vergi mükellefi veya vergi sorumlusu sıfatını taşımadıkları için vergiye tabi işlemin tarafı olmalarına karşın vergi davası açabilecek durumdaki kimselerden değildir. Sözü edilen ve vergi yükü üzerinde kalanlar, kendilerinden işlemin diğer tarafınca tahsil edilerek beyan edilen ve ödenen vergilerin tarhına veya tahakkukuna karşı dava açamayacak durumda olmakla birlikte, tahsilinde hukuka aykırılık varsa vergi idaresinden, iddia edilen aykırılık nedeniyle ödenen tutarın kendilerine iadesini isteyebilirler. Bu konuda oluşacak uyuşmazlığın çözüm yeri de adli yargı mercileridir.
Belirtilen nedenle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15. maddesinin 1/b bendi uyarınca karara bağlanması gereken davanın esasının incelenmesi uygun olmadığından kararın düzeltilmesi isteminin kabulüyle Daire kararı kaldırıldıktan sonra Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyuyla Karara katılmıyorum.