Danıştay Kararı 3. Daire 2019/1754 E. 2020/5573 K. 15.12.2020 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2019/1754 E.  ,  2020/5573 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/1754
Karar No : 2020/5573

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü/…
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … İnşaat ve İnşaat Malzemeleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLLERİ : Av. …, Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca arsa sahibine yaptığı bağımsız bölüm teslimlerinin katma değer vergisine tabi olmadığı ihtirazi kaydıyla verdiği beyanname üzerine 2017 yılının Eylül dönemi için tahakkuk ettirilen katma değer vergisinin kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 282. maddesinde satış sözleşmesine ilişkin hükümlerin mal değişimi sözleşmesine de uygulanacağının hükme bağlandığı, mal değişimi sözleşmesi ile taraflardan birinin diğer tarafa bir veya birden çok şeyin zilyetlik ve mülkiyetini, diğer tarafın da karşı edim olarak başka bir veya birden çok şeyin zilyetlik ve mülkiyetini devretmeyi üstlendiği, karşılıklı olarak bir malın, başka bir malla, niteliklerinde bir değişiklik olmaksızın alınıp verildiği, arsa karşılığında bağımsız bölüm edinme durumunda farklı bir usul bulunduğu, üzerine bina yapılan arsanın mülkiyeti başlangıçta arsa sahibine ait olsa da, yapılan sözleşme uyarınca ve 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine göre, inşaata başlanırken arsanın paylara bölündüğü, inşaat tamamlandıktan ve her kat bağımsız bölüm haline gelip, kişisel mülkiyete geçildikten sonra arsa paylarının bağımsız bölümlere bağlı olarak devam ettiği ve kat maliklerinin gayrimenkulün ortak yerlerinde müştereken tasarrufta bulunabildiği, dolayısıyla arsa sahibinin arsası üzerindeki mülkiyetinin kişisel olmaktan çıktığı, kendisine intikal eden bölümlere bağlı olarak müşterek mülkiyet hükümlerine göre arsa payı oranında diğer kat malikleri ile paydaş duruma geldiği, söz konusu durum mal değişimi olarak nitelendirilemeyeceği gibi bir kişinin bağımsız bölüm edinme karşılığında arsasını müteahhide vermesi ve inşaa edilen binadan kat sahibi olmasının, hukuki açıdan bir çok işlemi içeren ve arsanın değerlendirilmesi amacına yönelik, Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerinin uygulanmasını da gerektiren tamamen kendine özgü bir hukuki muamele vasfı kazandığı, olayda, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nda tanımlandığı şekilde ticari faaliyet kapsamında gerçekleştirilmiş bir teslimden söz edilemeyeceğinden, davacının arsa sahibine yaptığı bağımsız bölüm teslimlerinin katma değer vergisine tabi tutulamayacağı gerekçesiyle tahakkuk eden katma değer vergisi kaldırılmıştır.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3.fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Vergiyi doğuran olayın müteahhidin arsa karşılığı konut ve işyeri gibi bağımsız birimleri arsa sahiplerine teslimi ile gerçekleştiği, davacının arsa karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında arsa sahiplerine yaptığı bağımsız bölüm teslimlerinin 3065 sayılı Kanun gereğince vergiye tabi olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 15/12/2020 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi

(X)- KARŞI OY:
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 10. maddesinin (a) fıkrasında; mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde malın teslimi veya hizmetin yapılması, katma değer vergisini doğuran olay olarak sayılmıştır. Buna göre, katma değer vergisini doğuran olay bir malın teslimi veya hizmetin yapılmasıdır. Teslimin tanımı ise Kanunun 2. maddesinde yer almaktadır.
Buna göre; bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesi, “teslim” tanımına girmektedir. Ayrıca, Kanun’un 1. maddesinin ilk fıkrasında, teslim ve hizmetin vergiyi doğurabilmesi için, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılmış olması koşulu da aranmıştır. Bu tanımlardan da açıkça görüleceği üzere; “teslim”, satış akdinde satıcının edimini oluşturmaktadır. Arsa sahipleri ile yüklenici arasında yapılan sözleşmelerin başlığı, “Düzenleme Şeklinde Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi”dir. Sözleşme ile yüklenicinin edimi; sözleşmeye uygun olarak inşa edeceği daire ve işyerlerinden bazılarının mülkiyetini arsa sahiplerine devretmekten; arsa sahiplerinin edimi ise, arsanın mülkiyetinin yükleniciye devrinden ibarettir. Söz konusu hukuki durumun, arsanın üçüncü kişilere satılmasından ve bu satıştan sağlanan para ile bir başkasına ait binadan bağımsız bölümlerin satın alınmasından herhangi bir farkı yoktur. Bu tür “bileşik” sözleşmeler, 01 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 282. maddesinde, “Mal Değişim Sözleşmesi” olarak tanımlanmış ve bu sözleşmeye satış sözleşmesine ilişkin hükümlerin uygulanacağı kurala bağlanmıştır. Ayrı ayrı yapılması olanaklı iki satış sözleşmesinin “Mal Değişim” sözleşmesi şeklinde bileşik olarak yapılmasının amacı, her satışa ait semenin (satış parasının) taraflar arasında fiziki gidiş-gelişinin önlenmesidir. Ancak, bu durum, tarafların herbirinin edimine satış sözleşmesinin hükümlerinin uygulanmasına ve sözleşmenin “Mal değişimi” olarak adlandırılmasına engel değildir. Her sözleşmeye ait bedelin karşı tarafa nakden ödenmesinin ortadan kaldırılması; başka ifadeyle, yalnızca mal teslimi ile ilgili edimlerin karşılıklı olarak gerçekleştirilecek olması, sözleşmenin mal değişimi sayılmasına yeterlidir. Olayda da, bu koşul gerçekleşmiştir. Sözleşmenin başlığındaki, “Kat Karşılığı …” ibaresindeki “karşılık” sözcüğü, sözleşmenin mal değişimi sayılabilmesi için gerekli değişim halinin varlığının göstergesidir. Sözleşmenin arsanın değerlendirilmesi amacıyla yapılmış olmasının da, bu hukuki durumu değiştirici etkisi bulunmamaktadır. Zira, her alım satımda, esasen, bir değerlendirme amacı vardır.
Bu durumda, arsa sahiplerine yapılan bağımsız bölüm teslimlerinin, davacının ticari faaliyeti çerçevesinde akdedilen ve satış sözleşmesi hükümlerine tabi olan mal değişimi sözleşmesi uyarınca gerçekleştirilmesi nedeniyle katma değer vergisine tabi olduğu ve bu nedenle ihtirazi kayıtla bildirilen katma değer vergisinde hukuka aykırılık bulunmadığından temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına katılmıyorum.