Danıştay Kararı 3. Daire 2018/6282 E. 2022/573 K. 10.02.2022 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2018/6282 E.  ,  2022/573 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/6282
Karar No : 2022/573

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı/…
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU :… Vergi Mahkemesinin … tarih E:… , K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … Özel Sağlık Hizmetleri Medikal Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nden alınamayan 2008 ve 2009 yıllarına ait kamu alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … ile … takip numaralı ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … tarih ve … ile … tarih ve … sayılı Türk Ticaret Sicili Gazetelerinin incelenmesinden, … ‘nın ve sonrasında Yıldırım Kaya’nın şirket dışından müdür atanmak suretiyle şirketi her hususta temsile yetkili kılındıkları, her iki ilanda da ihale konusu iş ve işlemleri yürütme konusunda temsil yetkisi verilerek davacının müdür olarak atandığının anlaşıldığı, ödeme emri içeriği borçların dönemleri itibarıyla davacının şirketin kanuni temsilcisi olmasına rağmen sorumluluğu sadece değinilen işlemlere ilişkin olduğundan, vergi borçlarının tahsili amacıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle ödeme emirleri iptal edilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Asıl borçlu şirketten tahsil edilemeyen 2008 ve 2009 yıllarına ait kamu alacakları için ilgili dönemde şirketin müdürü olan davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘IN DÜŞÜNCESİ :Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı adına, şirket tüzel kişiliğinden alınamayan 2008 ve 2009 yıllarına ait muhtelif kamu alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla dava konusu ödeme emirleri düzenlenmiştir.
Şirketin % 5 hissedarı olan davacı, 07/03/2008 ve 28/04/2008 tarihli ortaklar kurulu kararıyla sırasıyla 2 ve 10 yıllığına ihale konusundaki iş ve işlemleri yapmak amacıyla; 30/10/2009 tarihli ortaklar kurulu kararıyla ise 10 yıllığına şirketi her hususta temsil ve yetkili kılınmış, bu hususlara ilişkin her bir ortaklar kurulu kararı Türkiye Ticaret Sicili Gazetelerinde ilan edilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kurala bağlanmıştır.
Uyuşmazlık döneminde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Kanun’un “Limited Şirket” başlıklı yedinci fasılda yer alan 540. maddesinde, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, limited şirketi ortaklarının hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idareye ve şirketi temsile mezun ve mecbur oldukları, şirket mukavelesi veya umumi heyet kararı ile şirketin idare ve temsili ortaklardan bir veya birkaçına bırakılabileceği, kuruluştan sonra şirkete giren ortakların, bu hususta umumi heyetin ayrı bir kararı olmadıkça, idare ve temsile mezun ve mecbur olmadıkları, 542. maddesinde, müdürlerin haiz oldukları temsil salahiyetinin şümul ve tahdidi hakkında, anonim şirketin idare meclisine dair olan 321. madde hükmünün tatbik olunacağı, Kanun’un “Anonim Şirket” başlıklı dördüncü faslında yer alan 321. maddesinde, temsile salahiyetli olanların, şirketin maksat ve mevzuuna dahil olan her nevi işleri ve hukuki muameleleri şirket adına yapmak ve şirket unvanını kullanmak hakkına haiz oldukları, temsil salahiyetinin tahdidinin, hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı hüküm ifade etmeyeceği, ancak temsil salahiyetinin sadece merkezin veya bir şubenin işlerine hasrolunduğuna veya müştereken kullanılmasına dair tescil ve ilan edilen tahditlerin muteber olduğu hüküm altına alınmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelerden, limited şirketlerde idare ve temsil yetkisi kendisine bırakılmış ortak ya da ortakların veya müdürlerin haiz oldukları temsil yetkisinin, sadece merkezin veya bir şubenin işlerine hasrolunması veya müştereken kullanılması hallerinde tescil ve ilan edilmekle sınırlandırılabileceği dolayısıyla temsil ve idare yetkisinin belirtilen durumlar dışında herhangi bir nedenle sınırlandırılamayacağı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda, asıl borçlu limited şirketin ortağı olan davacının sadece ihale konusundaki iş ve işlemleri yapmak amacıyla şirketi temsil ve idareye yetkili kılınması üçüncü kişilere karşı sorumluluğunu kaldırmayacağından dolayısıyla tüzel kişiliğe ait kamu alacağı nedeniyle takibinde hukuka aykırılık bulunmadığından, ödeme emrini aksi yöndeki gerekçeyi hükme esas alarak iptal eden Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddine dair Vergi Dava Dairesi kararının; dava konusu ödeme emirleri içeriği kamu alacağının şirketin mal varlığından tahsil imkanı bulunup bulunmadığı ve davacının kanuni temsilci sıfatıyla söz konusu borçtan sorumluluğu değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre bir karar vermek üzere bozulması gerekmiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin kabulüne,
2.Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının BOZULMASINA, 10/02/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.