Danıştay Kararı 3. Daire 2018/5640 E. 2022/254 K. 31.01.2022 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2018/5640 E.  ,  2022/254 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/5640
Karar No : 2022/254

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı/…
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … İplik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:.., K:… sayılı kararına yöneltilen isitnaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirketin tapuda cins tahsisi yapılmayarak adına tescil edilmemiş ve iki yıldan fazla süreyle aktifinde bulunan fabrika binasının satışının 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17.maddesinin 4.fıkrasının (r) bendi kapsamında istisna olarak değerlendirilemeyeceğinden katma değer vergisine tabi tutulacağı ile ihtiyacının üzerinde kasasında bulundurduğu paranın ortaklarına kullandırılarak transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımında bulunulduğu ve sunulan finansman hizmeti nedeniyle katma değer vergisi hesaplamadığı yolundaki saptamaları içeren vergi inceleme raporuna dayanılarak 2012 yılının Aralık döneminden sonraki döneme devreden katma değer vergisinin azaltıldığı ve buna göre beyannamelerinin düzeltilmesi gerektiğini duyuran … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Uyuşmazlığa konu fabrika binasının iki yıldan daha fazla bir süredir davacı şirketin aktifinde kayıtlı olduğu hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmadığı, vergi incelemesinde; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 705. maddesinde yer alan, “taşınmaz mülkiyetinin kazanılması tescille olur” hükmü gereğince gayrimenkul satış kazancı istisnasından faydalanılabilmesi için satışı yapılan fabrika binasının tapuda davacı şirket adına tescil edildikten sonra satışının yapılması gerektiği, davacı adına tapuda tescil edilmemiş taşınmazların, fiilen malik gibi kullanılsa bile, satılması halinde söz konusu istisnadan faydalanılamayacağı dolayısıyla davacı şirketin aktifinde iki yıldan uzun süredir kayıtlı olmakla birlikte tapuda cins tashihi yapılmadığı için tapu tescil kaydı bulunmayan fabrika binasının satışının 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17.maddesinin 4.fıkrasının (r) bendi kapsamında istisna sayılamayacağı ve satış bedeli üzerinden %18 oranında vergi hesaplanması gerektiğinin belirtildiği, öte yandan davacı şirketin 2012 hesap döneminde şirketin günlük harcamalarını karşılayabilmek için kasada ortalama 200.000,00-TL nakit para bulundurarak, bu tutarın üzerindeki bakiye tutarlara %14 faiz oranı üzerinden toplam 34.095,44-TL adat faiz geliri hesapladığı, söz konusu faiz tahakkuk tutarlarını kanunen kabul edilmeyen giderlere kaydettiği, ancak bu işlemlere ilişkin katma değer vergisi hesaplamayarak fatura düzenlemediği, 2012 hesap dönemi içerisindeki “100.10 Kasa Hesabı” nın çıkış toplamı dikkate alınarak davacının ortalama günlük nakit para kullanım ihtiyacının 24.446,26-TL olarak hesaplandığı, şirketin günlük harcamalarını karşılayabilmesi için hesaplanan tutarı aşan kısma yönelik davacı şirket yetkilisinin açıklaması yerinde görülmeyerek günlük kasa ihtiyacını aşan tutarların ortaklara kullandırıldığı ve bu kısmı için dönem sonu itibariyle tahakkuk ettirilmesi gereken faiz gelirinin 77.145,20-TL olarak hesaplandığı, şirketin daha önce tahakkuk ettirdiği 34.095,44-TL’lik miktar için de katma değer vergisi hesaplamadığı göz önünde bulundurulup 77.145,20-TL’nin tamamı 2012 yılının Aralık dönemi katma değer vergisi matrahına ilave edilerek yeniden oluşturulan beyan tablosu uyarınca 2012 yılının Aralık döneminden devreden katma değer vergisinin azaltıldığının anlaşıldığı olayda, Vergi Hukukunda geçerli olan vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetinin belirlenmesi ilkesi gereği, gayrimenkullerle ilgili olarak yapılan hukuki muamelelerde teslimin, yani vergiyi doğuran olayın gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespiti için mülkiyetin devrine ilişkin hukuk kurallarının uygulanması tek başına yeterli olmayıp, bu muamelelerin ekonomik nitelikleri ve sonuçlarının da değerlendirilmesi gerektiği, 3065 sayılı Kanun’un 2. maddesinde yer verilen, “teslim, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesidir” hükmü gereği davacı şirketin bu anlamda söz konusu fabrika binası üzerinde tasarruf hakkının bulunduğu, aksi halde konu vergi inceleme elemanının bakış açısıyla değerlendirildiğinde; “henüz tapu siciline tescil olmadığı için” ortada yasanın öngördüğü bir teslimden dolayısıyla da vergiyi doğuran olaydan da söz etmek mümkün olmayacağından, satış işleminin de katma değer vergisine tabi tutulamayacağı, bu yönüyle, inceleme raporuyla ortaya konulan hukuki durumun 3065 sayılı Kanunu’nun temel prensipleriyle de örtüşmediği, bu durumda, gayrimenkul ticareti ile uğraşmadığı sabit olan davacı şirketin aktifinde iki yıldan uzun süredir kayıtlı bulunan fabrika binasının devir ve tesliminin Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17. maddesinin 4. fıkrasının (r) bendinde yer alan istisna hükmü kapsamında olduğu sonucuna varıldığı; davacı şirketin ortaklarına veya ortakların kardeşlerine para aktarıldığına dair inceleme elemanınca yapılmış somut bir tespit bulunmadığı, 2012 hesap dönemi “100.10 Kasa Hesabı” nın giriş toplamının 9.036.859,48-TL ve çıkış toplamının ise 8.947.329,92-TL olduğu ve 06/01/2012 tarih ve 7978 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin incelenmesinden, şirketin sermayesinin de 150.000.000,00-TL olduğu dikkate alındığında, şirketin iş hacmi ve ticari kapasitesinin gereği olarak günlük ortalama 200.000,00-TL’yi kasasında bulundurmuş olmasının iktisadi ve ticari icaplara uygun olduğu sonucuna varılmış olup vergi inceleme raporunda da günlük kasa ihtiyacının belirtilen miktarın altında olduğuna ilişkin somut bir tespit de yapılmadığı dikkate alındığında, eksik inceleme ve varsayıma dayalı olarak hazırlanan vergi inceleme raporuna dayanılarak yapılan işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Fabrika binası tapuda tescil edilmediği için satışının 3065 sayılı Kanun’un 17.maddesinin 4.fıkrasının (r) bendi kapsamındaki istisnadan yararlanamayacağı, kasasında günlük nakit ihtiyacını aşan tutarda para bulundurmanın ekonomik ve teknik icaplara uymadığı, fazla tutarın ortaklara kullandırılarak transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtım yapıldığının ortaya konulduğu, sunulan finansman hizmeti üzerinden de katma değer vergisi hesaplanması gerektiği ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ…’ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 31/01/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.