Danıştay Kararı 3. Daire 2018/5393 E. 2022/541 K. 10.02.2022 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2018/5393 E.  ,  2022/541 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/5393
Karar No : 2022/541

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü/…
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF : … Arıtma İnşaat Restorasyon Teknik Mühendislik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, 2011 yılına ait yasal defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle yeniden oluşturulan beyan tablosu uyarınca Şubat ila Aralık 2011 dönemleri için re’sen salınan katma değer vergisi kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu tarhiyata dayanak alınan vergi inceleme raporuna ekli belgelerden, davacı şirket temsilcisinin, 15/09/2015 tarihinde “… Mahallesi … Caddesi …Sokak No:…” adresindeki depoda meydana gelen hırsızlık nedeniyle aynı gün şikayette bulunduğu, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla davacı şirketin dava konusu dönemlere ait yasal defterleri ile belgelerinin zayi olduğunun tespitine karar verildiği olayda, alımlarına ilişkin faturaları temin etmesi için imkan verilmeden, bir kısım alımlarını hakkında sahte belge düzenleme nedeniyle vergi tekniği raporu bulunan firmadan aldığı sahte belgeler ile belgelendirdiğinden bahisle katma değer vergisi indirimlerinin tamamının reddi suretiyle yapılan tarhiyatta hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle vergi kaldırılmıştır.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı adına düzenlenen vergi inceleme raporu uyarınca yapılan tarhiyatın hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ…’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Dava konusu tarhiyata dayanak alınan … tarih … sayılı vergi inceleme raporunda, davacı şirketin “… Mahallesi …Sokak No:… …/…” adresinde faaliyette bulunurken, yapılan yoklamalarda adresinde bulunmaması, başka bir adreste faaliyette bulunduğuna dair bilgi edinilmemesi üzerine mükellefiyet kaydının 31/07/2015 tarihinde re’sen terk ettirildiğinin belirtildiği, ihbarnamelerde ise adresinin “… Mahallesi …Sokak No:.. …/…” olarak yazıldığı, ancak söz konusu ihbarnamelerin, şirket müdürünün ikamet adresi olan “… Mahallesi …Sokak No:… …/…adresinde” eşine 29/12/2016 tarihinde tebliğ edildiği, dava dilekçesinde de tebliğ tarihine ilişkin bir bilgiye yer verilmeyerek 26/01/2017 tarihinde dava açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 93. maddesinde, tahakkuk fişinden gayri, vergilendirmeyle ilgili olup hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazıların adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmühaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yoluyla tebliğ edileceği, 94. maddesinde, tebliğin mükelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere, tüzel kişilere yapılacak tebliğin, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde ise bunları idare edenlere veya temsilcilere yapılacağı, tüzel kişilerin müteaddit müdür veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılmasının kafi olduğu, tebliğin, kendisine tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müsdahdemlerinden birine yapılacağı, 102. maddesinde, tebliğ olunacak evrakı muhtevi zarfın posta idaresince muhatabına verileceği ve keyfiyetin muhatap ile posta memuru tarafından taahhüt ilmühaberine tarih ve imza konulmak suretiyle tespit olunacağı, muhatabın zarf üzerinde yazılı adresini değiştirmesinden dolayı bulunamamış olması halinde posta memurunun durumu zarf üzerine yazacağı ve mektubun posta idaresince derhal tebliği yaptıran daireye geri gönderileceği, bu işlemlerin komşulardan bir kişi veya muhtar veya ihtiyar heyeti üyelerinden biri veyahut bir zabıta memuru huzurunda icra ve keyfiyetin taahhüt ilmühaberine yazılarak tarih ve imza vaz’edilmek ve hazır bulunanlara da imzalatılmak suretiyle tespit olunacağı, 103. maddesinde muhatabın adresi hiç bilinmezse, bilinen adresi yanlış veya değişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan mektup geri gelirse, başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan bulunmazsa tebliğin ilanen yapılacağı, 104. maddesinde ilanın ne şekilde yapılacağı kurala bağlanmış olup 101. maddesinde ise bilinen adresler sayılmak suretiyle gösterilmiştir.
Aynı Kanun’un 113. maddesinde zamanaşımı, süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkması olarak tanımlanmış ve zamanaşımının, mükellefin bu hususta bir müracaatı olup olmadığına bakılmaksızın hüküm ifade edeceği belirtilmiş, 114. madde de vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğrayacağı hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeler uyarınca, dava konusu tarhiyata ilişkin ihbarnamelerin, davacı şirketin idarece bilinen adresinde tebliğine çalışılmaksızın şirket yetkilisinin ikamet adresinde tebliğinin usulüne uygun olduğundan bahsedilemeyeceğinden davacı tarafından ayrıca bir tebliğ tarihi belirtilmeksizin 26/01/2017 tarihinde açılan davada, vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından itibaren beş yıl içinde usulüne uygun şekilde tebliğ edilmeyen dolayısıyla zamanaşımına uğrayan katma değer vergisini yazılı gerekçeyle kaldıran Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddi yolundaki kararda sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Vergi Dava Dairesi kararına yöneltilen TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca bu kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 10/02/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.