Danıştay Kararı 3. Daire 2018/4575 E. 2022/571 K. 10.02.2022 T.

Danıştay 3. Daire Başkanlığı         2018/4575 E.  ,  2022/571 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/4575
Karar No : 2022/571

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVALI) … Vergi Dairesi Müdürlüğü/…
VEKİLİ : Av. …

2- (DAVACI) …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurularına ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, … Mühendislik Mekanik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketin’den alınamayan 2008 ila 2011 yıllarına ait muhtelif kamu alacağının tahsili amacıyla ortak sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … ila … takip numaralı ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu 12 ve 13 takip numaralı ödeme emirleri içeriği alacağın tamamı ile 14 takip numaralı ödeme emrindeki 1, 2, 7, 8, 45 ilâ 47; 16 takip numaralı ödeme emrinde ise 7, 8, 9, 13 ilâ 31, 37 ilâ 55 sıra numaralı satırlarda yer alan alacaklar için asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin usule uygun bir şekilde tebliğ edilmek suretiyle kesinleşmesi üzerine yapılan araştırma neticesinde şirketin borçlarını karşılayacak mal varlığının bulunmadığı tespit edildiğinden, söz konusu alacağın tahsili amacıyla ortak olan davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, 15 takip numaralı ödeme emri içeriği alacağın tamamı ile 14 takip numaralı ödeme emrindeki 3 ilâ 6, 9 ilâ 44, 48 ilâ 71; 16 takip numaralı ödeme emrindeki 1 ilâ 6, 10 ilâ 12, 32 ilâ 36 ve 56 ilâ 63 sıra numaralı satırlarda yer alan alacaklar için ise asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emirlerin usule uygun bir şekilde tebliğ edildiği davalı idare tarafından ortaya konulamadığından, sözü edilen alacakların usule uygun bir şekilde kesinleştiğinden bahsedilemeyeceği gerekçesiyle 12 ve 13 takip numaralı ödeme emirleri ile 14 takip numaralı ödeme emrinin 1, 2, 7, 8, 45 ilâ 47; 16 takip numaralı ödeme emrinin 7, 8, 9, 13 ilâ 31, 37 ilâ 55 sıra numaralı satırlarda yer alan alacaklar yönünden dava reddedilmiş, 15 takip numaralı ödeme emri ile 14 takip numaralı ödeme emri, içeriği 3 ilâ 6, 9 ilâ 44, 48 ilâ 71; 16 takip numaralı ödeme emri, içeriği 1 ilâ 6, 10 ilâ 12, 32 ilâ 36 ve 56 ilâ 63 sıra numaralı satırlarda yer alan alacaklar yönünden iptal edilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurularının, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davalı idare tarafından, dava konusu ödeme emirlerinin hukuka aykırı olmadığı ileri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenilmektedir.
Davacı tarafından, 29/11/2011 tarihinde hisselerini devretmek suretiyle şirketten ayrıldığı, ödeme emri içeriği vergi ve cezalara ilişkin herhangi bir bildirim yapılmadığı ileri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenilmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI :
Davacı tarafından, davalı idarenin iddialarının somut dayanaktan yoksun olduğu, ödeme emri içeriği vergi ve cezalardan haberdar olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … ‘IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Dava konusu ödeme emirleri içeriği borçlara ilişkin olarak asıl borçlu şirket adına 2009 ilâ 2014 yıllarının muhtelif tarihlerinde ödeme emirleri düzenlenmek suretiyle takibat yapıldığı, sözü edilen borçların yapılandırılması için 13/11/2014 tarihinde 6552 sayılı Kanun kapsamında başvuruda bulunulduğu, yapılandırılan borçlara ait taksitlerin ödenmemesi nedeniyle yapılandırmanın iptal edilmesi sonrasında davacı adına ortak sıfatıyla … tarih ve … ila … takip numaralı dava konusu ödeme emirlerinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Dosyada yer alan 03/01/2012 tarih ve 7975 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesine göre, davacının, 29/07/2011 tarihli hisse devir sözleşmesi ile hisselerinin tamamını devrederek şirket ortaklığından ayrıldığı görülmüştür.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirileceği, temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi veya buna bağlı alacakların, kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
6552 sayılı Yasa kapsamındaki yapılandırma sonucu şirkete ait kamu alacaklarına ilişkin yeni bir hukuki durum ortaya çıkmış olup, yapılandırmanın ihlali sırasında borçlu şirketle ilişkisi bulunmayan davacının söz konusu borçlar nedeniyle sorumlu tutularak adına düzenlenen ödeme emirleriyle takibe alınmasında hukuka uygunluk görülmediğinden, Vergi Mahkemesi kararının, dava konusu 12 ve 13 takip numaralı ödeme emirleri ile 14 takip numaralı ödeme emrinin 1, 2, 7, 8, 45 ilâ 47; 16 takip numaralı ödeme emrinin 7, 8, 9, 13 ilâ 31, 37 ilâ 55 sıra numaralı satırlarda yer alan alacaklar yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasına davacı tarafından yöneltilen istinaf başvurusunun reddi yolundaki Vergi Dava Dairesi kararının ilgili hüküm fıkrasında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Davalı idarenin, temyiz isteminin ise aynı gerekçeyle reddi gerekmiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının; … ve … takip numaralı ödeme emirleri ile … takip numaralı ödeme emrinin … ilâ … takip numaralı ödeme emrinin … ilâ … ilâ … sıra numaralı satırlarda yer alan alacaklara ilişkin hüküm fıkrasının BOZULMASINA,
3. Kararın; 15 takip numaralı ödeme emri ile … takip numaralı ödeme emrinin … ilâ … ilâ … ilâ … takip numaralı ödeme emrinin … ilâ … 10 ilâ … ilâ … ve … ilâ … sıra numaralı satırlarda yer alan alacaklara ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen davalı idare TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE, 10/02/2022 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X)-KARŞI OY:

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 35. maddesinin uyuşmazlık döneminde yürürlükte bulunan şeklinde limited şirket ortaklarının, şirketten tahsil olanağı bulunmayan kamu alacağından sermaye payları oranında doğrudan doğruya sorumlu olacağı ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacağı kurala bağlanmıştır.
6552 sayılı Kanun’un 73. maddesinde, süresinde ödenmeyen veya eksik ödenen taksitlerin belirtilen şekilde de ödenmemesi veya bir takvim yılında ikiden fazla taksitin süresinde ödenmemesi veya eksik ödenmesi halinde bu Kanun hükümlerinden yararlanma hakkının kaybedileceği kurala bağlanmıştır.
Davalı idarece, bir kısım borcun ait olduğu dönemde ortak olan davacı adına ödeme emri düzenlendiği anlaşılan olayda, 6552 sayılı Yasa kapsamında borcun yapılandırılmasının verginin doğduğu dönemdeki sorumlu olan açısından bir değişikliğe neden olmayacağı ve yapılandırmanın yapıldığı dönemde asıl borçlu şirkete ait vergi borçlarının yapılandırıldıktan sonra ödenmemesi halinde verginin doğduğu dönemdeki ortağın sorumluluğuna gidilebileceği açıktır.
Bu durumda, borcun doğduğu dönemden sonraki dönemlerde şirketi idare edenlerin herhangi bir tasarrufunun; borcun doğduğu dönemdeki ortağa yasa ile yüklenen sorumluluğu ortadan kaldırmayacağı, yukarıda sözü edilen Yasa’nın 73. maddesinde, ikiden fazla taksidin ödenmemesi durumunda yasadan yararlanma hakkının kaybedileceğinin belirtildiği, şirket tarafından yapılandırılan borcun vadesinde ödenmemesi üzerine taksitlendirmenin iptal edildiği ve böylece kamu alacağının, yasal şartların oluşması halinde verginin doğduğu dönemdeki ortaktan tahsilinin mümkün hale geldiği oyuyla Daire kararına katılmıyorum.